Değişen Anlam
Değişiyorsun dostum, tıpkı bir ırmağın sürekli akması gibi… Bazen suyun yükseliyor bir duygu, eylem veya düşünce olarak. Bazen kuraklaşıyorsun bir yasın en derin yamacında veya...
Değişiyorsun dostum, tıpkı bir ırmağın sürekli akması gibi… Bazen suyun yükseliyor bir duygu, eylem veya düşünce olarak. Bazen kuraklaşıyorsun bir yasın en derin yamacında veya...
Bir hissin izinden gittin mi hiç? O hissin seni nerelere sürüklediğine baktın mı? İçindeki o uçurumların sonundaki manzarayı görebilmek için kendi içindeki o uçurumdan o...
Bana bu yola çık, dedi; ilk dediğinde hangi yol olduğunu o kadar kavrayamadım ki şaşıp kaldım. Yoldan çıktım, yol beni apayrı bambaşka yollara itti. Oysa...
Bir yol vardı hep, o bana öğretmek istedi; ben öğrenmemekte direndim bu yüzdendir ki o da benim anlayabileceğim, sadece ama sadece benim çözülmeyebileceğim bilmeceler ile...
Bir şeyler hep en başından bellidir. Belli olan şeylerin devamında nereye nasıl gideceğin ise sende temelidir. Öyle bir temel ki belirsiz bir başın, bitimsiz bir...
Hep bir yolda olacaksın, demişti. Bu yolun ne olduğunu ara ara sezdirdi, hiçbir zaman tam göstermedi. Onun öğretme metodu buydu, şimdi onu tanıdım, nerede onunla...
İnsan kendine hiç yabancı olur mu? Bunu sorup durdu… Oysa insan kendine hiç aşina oldu mu? Asıl bu soruyu unuttu… Sahi ya dostum sen ne...
Ne kadar uzakmış insanların o büyülü sandığı dünyaya. Ne kadar yakınmış kendi iç dünyasına. Tüm bu yollardan geçerken, yaşamın henüz onu öngöremediği onca şeye iterken...
Dışta bir kabuk, içi korumaya çalışan. Tıpkı cevizin yaptığı gibi, tıpkı hücrenin zarında olduğu gibi; bir zar var bizi çevreleyen nereden yaralandıysak onu maskelemek için...
Onun yokluğunda, onu o kadar onsuz var etmiştim ki… Artık ortada duran –öylece- duran, aşikar olan duruşun ben olduğumdan bir haberleşmiştim. Sanki onun olmayışının yas olduğunu...