HİÇBİR YER
Benim dediğin ne varsa bırak, yanlış anlama hepsini bir anda resti çekip bırak olarak değil de benim demeyi bırak anlamında söylüyorum.
Benim dediğin ne varsa bırak, yanlış anlama hepsini bir anda resti çekip bırak olarak değil de benim demeyi bırak anlamında söylüyorum.
Bunca süredir çabalayıp görmek istediğin neydi, onca çağrı netken sen nasıl da belirsizmiş illüzyonuna hapsettin kendini… Sanki belli değilmiş gibi.
Bilgisayarın işleyişindeki algoritmayı öğrenmeye başlamam ile birlikte kendi zihnimi de anlamaya başlamam daha da kolaylaştı.
O sadece bir el, kimin eli bu artık önemli değil. O artık el mi sallıyor, el mi uzatıyor hiç önemli değil; o el hep var...
Merakın katmanları vardır. Merakın aynı zamanda türleri de vardır. Hepsi her ne kadar aynı yöne çıkarıyor olsa da… En temeli belki de –bilme arzusu- arzunu...
İster hüznünle aktar dışa vur kendini ister neşenle… Öyleyse neden neşeli vurmayasın kendini dışa; içte kendini yerden yere vurmaktan sıkılmadın mı?
Hepimiz naçizane bir acizlikle ve o mekanlardan ve zamanlardan taşan varoluş formlarını bir şekilde var ettik, bazı şeyleri yok ederek üstelik.
Dostum bugün seninle sevgi hakkında düşünelim istiyorum. Zira bu konuyu kendim düşününce içinden çıkması epey zor oluyor. Bana yardım edebilir misin?
Dostluklarını geliştireceğim derken kendini geçiştirmiş olmayasın dostum? Kendini zamansız ettiğin yetmiyor gibi dostlarını mekansız bırakıyor olmayasın dostum?
Bir şeyi söylemekten çekindikten sonra ve sırf tadın kaçmasın diye sustuktan sonra nasıl da boğazın düğümlendi, bir ağrı oluştu değil mi?