34,2737$% 0.29
37,5110€% -0.05
44,8401£% 0.01
2.929,44%1,40
2.656,16%1,01
8.876,22%-0,98
Hiçbir durum, his, olay veya olgu yanlış değildir; tamamıyla doğru olmadığı gibi. İnsan dünyasında olup biten her şey akış halinde ve değişken dinamiklere sahipse peki o zaman nedir bu doğruluk ve yanlışlık? Bir şeye “…doğrudur.” veya “…yanlıştır.” demeden önce bilmemiz gereken öncül şey doğru ve yanlışın ne olduğudur. Bu yazı “doğru olanı görebilmek” ve “yanlış olanın ne bağlamda yanlış olduğunu çözebilmek” adına bir izlek olmaya çalışacaktır.
Durumları, olayları, kişileri, bilimleri, sanatı yani kısacası hayatın her alanını bize sunan bir beşeri sistem ve bunun ürünleri olan alanlar vardır, kişiye ne ideal geliyorsa veya ne doğru geliyorsa ona bağlandığı ve ne yanlış geliyorsa ne saçma geliyorsa ondan şiddetle kaçtığı bir alan vardır. Peki, bir şeye bizi körü körüne bağlayan veya bizi bundan uzaklaştıran şey (his, duygu, düşünce) nedir? “Değer”dir. Bizim için değer olan şeylere bağlanır ve ötesindeki her şeyi ya görmezden gelir ya şiddetle karşı çıkarız. Peki, bu şekilde verilen değere, değer mi denr, yoksa “yargı” mı? Türkiye’de ilk kez felsefe bölümünü açma gibi bir eyleme girişen İonna Kuçuradi koca bir felsefece yaşamı sonucu insan hakları ve değerleri üzerinde çalışmıştır. Türkiye’ye kazandırdığı bu bölüm ve üzerinde konuşulan bu alan da körleşmeye çok açık olan bir alan olarak bize aslında neden bahsetmektedir? İsteyen alandaki yazıları inceleyebilir ancak ben konuyu zihinde de olduğu gibi Tao’ya çekeceğim:
Hiçbirimiz kusursuz bir yaşam yaşamamışken, kusursuz bir hayata sahip olmamışken ve alelade kurulu düzende nadir farkındalık anlarındayken bir değerlendirme yapmak mümkün müdür? Evet, mümkündür. Hayattaki her şey hem kusursuz hem kusurludur. Olaylardaki hisler bizi dibe götürebilir ancak hayatın yeni bir durumu olduğunun ve değişimin hala mümkün oluğunun kanıtı olabilir; bu durumlar öyleyse iyi midir yoksa kötü müdür? Bunun değerini görebilmek için kavramlarda yitmek, kitaplarda boğulmak, bilimlerin ilkelerini dogma haline getirmek zorunluluk mudur? Tao, tam da bunları yaptığımız zamanlarda ortada olan şeyden uzaklaştığımızı ve bir şeyleri göremez hale geldiğimizi bize sunar. Çünkü sadece bir perspektif veya bir alandan, bir kişinin gözünden veya hissinden bakarsak bütünden koptuğumuzu bize bildirir ve sonucunda ya koca bir hüsran ya da rahatsızlık veren bir durumla karşılaştırır.
Durumun netleşmesi adına bir doğa bir de insan durumu örneği vereceğim: Gökkuşağını izlemek hepimize haz verirken, gökkuşağı kırılımının öncesinde yağan yağmur, esen rüzgâr veya çakan şimşek pek çoğumuzu rahatsız etmektedir; öyleyse bize haz veren gökkuşağını oluşturan ve bize rahatsızlık veren yağmur iyi midir yoksa kötü mü? O olmasa gökkuşağı olur muydu? O olmasa gökkuşağının bir önemi olur muydu? Bir diğer örnek: İngiltereli bir uyuşturucu baronunun iki çocuğundan biri babasının izinden gitmeyi seçip uyuşturucu baronu olmuş. Diğeri ise bir sivil toplum kuruluşunda bu olayla mücadeleyi seçip aktivist olmaya karar vermiş. kendileriyle yapılan bir röportajda sorulan, “Neden böyle bir seçim yaptınız?” sorusuna verdikleri yanıt ise her ikisi için de aynıdır: “Babam yüzünden”. Öyleyse aynı durumu yaşayan iki kardeş aynı durumdan, aynı çıkarımdan farklı bir sonuç çıkarır da görece zıt yollara devam ederlerse; bundan iki kardeşten birinin iyi bir diğerinin ise kötü olduğu sonucunu çıkar mı? Bu durumda kimi değerlendirebilir veya ne tepki verebiliriz.
İşte insan dünyasındaki ikirciklerin biricik hali de bizi doğada da var olan bir hayat döngüsüne sokmaktadır. Kişi hem iyidir hem kötü; hem haklıdır hem haksız ve eş zamanlı olarak kişi bunların hepsi olabileceği için hiçbiridir de. Kişi ne haklıdır ne haksız, ne iyidir ne kötü… Kişi, sadece kendi yaşamını kendi dünyasından gören; yaşanılan tek bir dünyada, pek çok farklı dünyaların da olabileceğini fark etmedikçe yitip giden bir dünyadır.
En iyi diziler
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.