Çeyrek ekmeğe havyar rica edeyim…
“Yalnız havyarla yaşanmaz”. Bir zamanlar popüler olan ama şu anda baskısı bile bulunmayan Mario Simmel’in bir romanının adı bu. Havyar, lüksle eş anlamlı bir kelime....
“Yalnız havyarla yaşanmaz”. Bir zamanlar popüler olan ama şu anda baskısı bile bulunmayan Mario Simmel’in bir romanının adı bu. Havyar, lüksle eş anlamlı bir kelime....
Hani hep verilen bir örnek vardır; Fatih, domates bile yiyememişti. Fatih, Kanuni ve 4. Murat çikolata da yiyememişti ama nedense kimse bunu örnek olarak vermez.
Size çip, üstelik de biyolojik çip yerleştireceklerse, neden böyle huylandırıcı bir metot seçsinler?
İyi bir yemekle ilişkiniz yemeği bitirinceye kadardır. Sonrası yoktur. Onunla ilgili olarak sadece tatlı bir hatıranız kalır.
Osmanlı ordusunda görevli Alman topçu subayı Van Ristoff, Beyoğlu birahanelerinden Janni'nin müdavimi olduğundan "Bira Paşa" diye anılırdı.
Domuz geni konunun dışında bırakılıyor ama örneğin böcek ve böcek geni hakkında hiçbir şey denmiyor ki, İslam’a göre çekirge dışındaki böcekler de haramdır.
Sınıf atlayan grubun zeki olanları, sofra düzenine ve yiyeceklere alışık olmadıklarını düşündükleri toplantılara tok gelmeyi tercih eder.
Fast food ve yağlı yiyeceklerle beslenenlerin dengeli beslenenlere göre daha heyecanlı davrandıkları, daha acele karar verdikleri de gözlenenler arasında.
“Bilmem ne yerseniz bilmemneniz için çok iyi olacaktır, bilmemneniz düzelir, bilmemneniz normale döner” gibi fasa fisolara inanmadan önce iki kere düşünün.
Sık sık yemek konusunda atışmalar yaşanır. “O bizim yemeğimiz!” “Hayır, bizim!” “Hiç sizin olmadı, bizden çaldınız” “Asıl hırsız sizsiniz!” Uzar gider tartışma. Önemli olan aslı...