34,2618$% 0.31
37,6224€% -0.44
44,9742£% -0.11
2.912,01%-0,12
2.646,91%-0,33
9.109,34%2,37
Çoğumuz iyi ve dengeli beslendiğimizi, her şeyden yeterince yediğimizi düşünürüz ama doktora gidip tahlil yaptırdığımızda, hep bir şeylerimiz eksik çıkar. Her şeyin en sağlıklısını, en iyisini yediğimiz düşüncesi, öfke dolu bir duman çıkartarak uçar, gider.
Bu “Basurunuz varsa dolunayda patlıcanı kaynatıp, ezin, şekerle karıştırdıktan sonra oranıza sürün” tarzı bir yazı değil. Şifalı bitkiler ve emraz (marazlar, hastalıklar) ile ilgisi yok. Kulaktan dolma bilgileri ve ne idüğü belirsiz reçeteleri de içermiyor. O yüzden biraz canınızı sıkabilir.
Masterchef Deniz Orhun’la birlikte yazdığımız “Yedikleriniz Davranışlarınız Olur” isimli kitapta bir çok konu var ama yediklerimizin davranışlarımıza etkisi, değindiğimiz en önemli konulardan biri.
Yediklerimiz, davranışlarımızda 3 şekilde etkili olur; Fiziksel, kimyasal ve psikolojik. Fiziksel etki en kolay ve net anlaşılabilendir. Diyet reçetelerini ve kalori hesaplamalarının sebebidir fiziksel etki. Ne kadar kalori harcadığımız ve ne kadar kalori almamız gerektiğinin hesabıdır.
Eskiden hayati bir problem olan yeterli kaloriyi alma, endüstriyel şekerin bulunup, şeker kamışının bir kenara atılmasıyla ve yeşil devrim sayesinde buğdayın daha verimli hale getirilmesiyle aşılmış bir engel. Artık insanlar yeterli kaloriyi almadıkları için açlıktan ölmüyorlar. En azından dünyanın büyük bir bölümünde. Dünyanın küçük bir bölümünde ise nüfus artış oranı, kalori artış oranından daha hızlı olduğu için açlık ve ölümler yaşanıyor. Burada yenilenlerin değil, yenilemeyenlerin rolü söz konusu. Altında yatan stratejik, jeopolitik, iklimsel ve geleneksel öğeler hakkında, çok önemli beyinler tarafından etütler yapılmasına rağmen, çözüm sağlanamıyor. Bizim şu anda baktığımız yer, bu açlığın söz konusu olduğu Afrika ve Asya’nın bazı bölgelerinin dışındaki alanlar.
Özellikle gelişmiş ülkeler dediğimiz ülkelerde, yiyeceklerle ilgili yaşanan en önemli dertlerden biri, fiziksel aktivitede daralmaya sebep olması. Alınan kalori fazlalığı, insanoğlunun on binlerce yıllık açlık korkusunun etkisiyle depolanıyor ve gittikçe artan bir kütle yaratıyor. Kısır döngü oluşuyor, bu fiziksel aktivite yetersizliği yüzünden doğan durum, fiziksel aktivite kapasitesi yetersizliğini büyütüyor. Obezite dediğimiz bu olgu bir süre sonra hem fiziksel deformasyona hem de organlarda bozulma ve yıpranmalara neden oluyor. Fiziksel ölüm gerçekleşmese bile, hayat kalitesinde ciddi düşüşler yaşanıyor.
Fiziksel etki bu kadarla bitiyor mu? Hayır. Bir de fiziko kimyasal etki var. Bu, en rahatsız edici taraflardan biri. Çünkü kabul etmekte zorlanacağımız bir şeyleri içeriyor. Evet, geldik yazının başında ilgi çekeceğini düşündüğüm için koyduğum cümleye.
“Çoğumuz iyi ve dengeli beslendiğimizi, her şeyden yeterince yediğimizi düşünürüz ama doktora gidip tahlil yaptırdığımızda, hep bir şeylerimiz eksik çıkar. “ Bu araştırma oldukça rahatsız edici gerçeklikler içeriyor. Nedenleri kısaca belirtilmiş. Araştırma 1985 2002 yılları arasını içeriyor. 2002’den sonraki yıllar için ise araştırma yapılmamış.
Hani insan tablodaki oranları görünce, bir şeyler yiyince borçlu çıkabileceğini bile düşünüyor. Doktora gidince onun neden vitamin ve mineral katkısı yazdığını (maalesef) anlıyor. Yani kitaplarda ve internet sitelerinde yazılan “Bilmem ne yerseniz bilmemneniz için çok iyi olacaktır, bilmemneniz düzelir, bilmemneniz normale döner” gibi fasa fisolara inanmadan önce iki kere düşünün. Kullandığınız, yediğiniz, suyunu kaynatıp aynen denildiği gibi içtiğiniz halde iyileşmediyseniz de “sorun bende herhalde” diye dertlenmeyin. O bitki ya da meyvenin vitamin ve mineral analizinin ne zaman ve nerede yapıldığının bilgisi yazmaz o yazıda. Gelecek yazımda yediklerimizin üstümüzdeki kimyasal etkisinden bahsedeceğim. Merak etmeyin, o bu kadar karamsar bilgiler içermeyecek.
Şairane suskunluk
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.