34,9564$% 0.15
36,7397€% 0.28
44,1705£% -0.24
2.977,12%-0,96
2.650,12%-1,09
10.125,46%0,66
Bu ülkede bir tek parası olan akıllıdır, gerisi hep salaktır. Bu ülkede böyle düşünür cebinde üç kuruş yatırım sermayesi olan. Konuşurken, bir yandan başparmağını imame ile tanelerin arasına sokarak 33’lük tespihi sana doğru kaldırıp indirirken bir yandan “okumuş ama boş, teyyyy” diye geçirir içinden. Zenginliği de uzağa gitmez. Babadandır, hadi bilemedin dededen. Soramazsın ki “nasıl zengin oldun/uz sen/siz?” diye. “Baban, deden zamanında Ermeni’nin Rum’un malına mı çöktü, İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de arazi çevirip imar affıyla o araziye mi kondunuz, aşiret maşiret ayağı mısın, gömü mü bulup erittiniz, hemşehrin milletvekili oldu sanayide imalat-montaj fabrikası için cebinde 3 kuruş yokken milyonlarca dolarlık teşvik mi aldın” acaba? Bilirsin ki, büyük ihtimal bunlardan biri ama sesini çıkartmazsın. Ben yiyecek işi dışında herhangi bir ticari iş için “bu işte 4. kuşağız” diyene rastlamadım henüz.
Yıllardır gastroturizm konusunda konuşuyorum, ne zaman ki Springer’de bu konudaki araştırma yazım (aslında yazım değil yazımız – değerli masterchef Deniz Orhun ile birlikte hazırladığımız/yazdığımız makale) yayınlandı, söylediklerim kıymete bindi! Önüne gelen soruyor; “Ne yazdın?” “Hep söylediğim şeyleri derleyip toparladım. Metodunu vererek yazdım”. “Hımmmmmm. Nerden indirebilirim? Link verebilir misin?” “Veremem, link yok, indiremezsin” “Hımmmm”
“Hımmmm” ya… Tabii, yanındaki adam söyleyince çok önemi yok ama Nobel makalelerini yayınlamaya yetkili dört platformdan birinde yayınlanınca “woaaavvvv”. “Dabıl yu” ilen “woaaavvv” hem de.
“Ne yazdın?” “Neeaapıcan?” Üniversiteleri intihal fırtınalarıyla çalkalanan, her yerde “teziniz yazılır” ilanlarına rastladığın ülkede bilim camiasının fikri ne ki, çarıklısının fikri ne olacak? Aklınca fikir çalıp, uygulayacak. Bu kafayla turizmde gelinebilen son nokta “her şey dahil” tatil olur tabii. Çünkü zenginliği para istifinden çıkartıp, yaşamı kalitelendirmek için kullanmak kadar, yatırım stratejisi kurmak da bir görgü meselesi. “E yardımcı olsanız da yapsah”. Olur, ben senin kazancını 3 sene içinde ikiye katlarım da, sen o bugün bilmem kaç milyar dolar eden, hazine arazisine kurulmuş, neredeyse sıfır faiz ve 20 yıl vadeli devlet bankasından çekilmiş krediyle yapılan 300 odalı 50 süitli 5 kral daireli otelinin kaç dairesi değerinde para vereceksin bana? “Ya şincik üç beş guruş bir şeyler vereceez dabi. Bedava da yabdırmah niyetinde deelik de, çok isteyyonuz siz de” Bizde böyle hacı ağa. Bak adresi verem sana. https://link.springer.com/chapter/10.1007/978-981-15-5370-7_10 Adam benim yazdığım makaleyi alıyor, redaksiyonu için bir yerlere göndertip bana üstüne para verdiriyor, o yetmiyor, 1,5 yıl bekletiyor ve son olarak da 25 euro’ya sattığı makalemden bana telif vermiyor. Benim “gık”ım çıkıyor mu? Çıkmıyor. Çünkü o yazının o platformda yayınlanmasının değeri o. Ben bunu biliyorum ve “eyvallah” diyorum. Tıpkı senin diyeceğin gibi. Madem “ben sana bu barayı virmem yeenim” diyorsun, bastır 25 euroyu, indir, oku. Anlıyorsan da nasıl yapılacağını izah et, yaptır emmicoğline, bazanağına vs.
Günümüzde Türkiye’deki en değersiz şeylerden biri de eğitimlilik, okuyup bir şeyler yapmaya çalışmak. Yukarıda saydıklarım gelip, aynen yazdığım şekilde ağalık taslıyor ki, bu yazıyı okuyanların çoğunun başına geldiğine eminim.
Hani bir kız vardı “vermiycem işte, vermiycem” diye şarkı söylüyordu. Vermiycem arkadaş. Mezarıma götüreceğim ama benim istediğim fiyatı vermezsen, vermeyeceğim. O fikir, beynimle sıkıştırılan pamuk arasında bir yerlerde sonsuza kadar mühürlenecek. Ben yurt dışında yerleşmek için artık biraz yaşlıyım ama bu kafayla Z kuşağını Türkiye’de tutmak isteyenleri gülümseyerek izliyorum.
Ve Nijeryalı korsanlar gemiye çıktı! Alpay’ın denizcilik maceraları devam ediyor (2)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.