34,0074$% -0.18
38,0528€% 0.33
45,2506£% 0.48
2.832,67%1,07
2.591,60%1,28
9.975,61%2,06
Şu mobbing s.kini iyi bulduk ha! Zira bu kadar çok maruz kaldığımız bir hareketi yıllarca isimlendiremememiz bünyelerimizde bir rahatsızlık yaratıyordu. Tıpkı “başkası adına utanmak” ya da “başkasının düştüğü kötü durumdan zevk almak” gibi. Aslında bunların isimlendirmesini biz Türklerin yapıp dünyanın geri kalanına hediye etmemiz lazımdı. Çünkü bu hareketler bir Hans’tan Helga’dan çok bir Serkan’a bir Duygu’ya yakışıyor.
Geçen hafta iş yerinde yapmakta olduğum bazı işleri tamamlayıp ilgili yerlere elektronik postayla gönderdim. İşlerim bittiği için de ayıptır söylemesi tuvalete gittim. Tuvalete giderken de telefonumu yanıma aldım. Çünkü ben tuvalette telefonumla oynarım dostlar. İnternette gezerim, haber okurum, instagramda başkalarının hayatlarına bakıp “şu tipe bak tipe, şu hallere bak hallere!” diye yorumlar yaparım. Yani kısacası tuvalete telefonlar girmek benim kırmızı çizgimdir. Ben tuvalette bir yandan işimi görüp bir yandan telefonla oynarken tuvaletin kapısının önünde “ANIIIL ANIIIIIIL!” diye bir kadın sesi duydum. Belli ki işleri gönderdiğim kişi beni arıyordu. Herhalde görsellerde bir tashih olacak, çıkınca hallederiz diye düşünüp işime kaldığım yerden devam ettim. Ama söz konusu şahıs durmuyordu. Bütün ofisi “ANIIIL ANIIIIL” diye inletiyordu. Tövbe tövbe dedim. Bunu dememle telefonumun çalması bir oldu.
Arayan O’ydu. Tabii ki açmadım. Çünkü tuvalette telefonla konuşacak kadar özgüvenim yoktu. Hâlâ da yoktur. Telefonu ısrarla çaldırmaya devam etti. Ben de aynı ısrarla açmamaya devam ettim. Aramızda yaşanan bu kısa süreli ısrar savaşı sonucunda sesler kesildi. Ben de vazgeçtiğini düşündüm. Ama yine tuvaletin önünden gelen “ANIIIIIL ANIIIILL ANIIIIL” sesleriyle yanıldığımı anladım. Dedim bu manyak içeri girecek galiba. Kapıyı kırıp beni yaka paça bilgisayarın başına oturtacak. Sonra “yok ya, o kadar da demedik” diye düşündüm. Ben böyle düşünürken tuvaletten içeri bir erkek arkadaş girdi. “Anıl Bey, Anıl Bey” diye adımı bağırmaya başladı.
Daha fazla ölü taklidi yapamayacağımı anladım ve içerden tehditkâr bir sesle “Efendim abi!” dedim. Erkek arkadaş “Burcu Hanım seni arıyor” dedi. “Biliyorum abi, telefondan da aradı” dedim. “Tuvaletteyim abi” dedim. Sonra iyice sinirlenip Burcu Hanım’ın da duymasını ümit ederek “TUVALETTEYİM ABİ, S.ÇIYORUM!” diye bağırdım. Ben bunu der demez benim tuvaletin yanındaki iki tuvaletten kahkaha sesleri yükselmeye başladı. Onları duyunca sinirim bozuldu. Ben de gülmeye başladım. Üç tane adam, yanyana tuvaletlerde hem s.çıyor hem gülüyorduk. Sonra ben tuvalette suratını görmediğim adamlarla dertleşmeye başladım; “Tuvalette bile rahat yok abi görüyorsun değil mi olayı! İçeri adam yollamış ya var mı böyle bi şey!” dedim. Diğer kabinlerden bana destek geldi. İşimi bitirip çıktım. Bilgisayarın başına geçtim. Az önce ne yaptığım çok belliydi. Ellerim daha tam kurumadan utana sıkıla çalışmaya başladım.
Lütfi Acun yazdı: Meyhanenin içindeki kilise
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.