33,9008$% 0.03
37,6352€% -0.04
44,6724£% -0.16
2.809,88%0,81
2.577,74%0,76
9.685,49%1,73
Seni tanıyorum; tanıdığım tek referans olan kendimden yola çıkarak seni tanıyorum. Seni biliyorum; bildiğim tek referans olarak kendimden biliyorum. Seni görüyorum; bakan tek gözün ben olduğumu bilerek…
Bunların hepsini bana sunan bu kendini tanıma halini açmak istiyorum ki: sen de ben de tek referans olan kendimizden bilebilelim birbirimizi.
Tanımak kelimesinin ne kadar tatmin edici ve ne kadar da vazgeçirici bir yanı var değil mi? “Senin gibisini tanımadım” diye başlayan klişe ilişkiler nasıl da yine, “hiç tanıdığım gibi değilmişsin” diye klişe cümlelerle bitti değil mi?
Tanımak kelimesinin sözlükteki anlamı belki klişeleri tatmin eder; ancak eğer artık bir noktada bir klişeden ibaret olmadığını fark ettiysen, sende de o kekremsi his vardır; bunu da kendimden biliyorum. Demiştim ya tek referans noktam kendimim.
Tanımak kelimesindeki -tan- kısmını ne de üstelemeden geçiyoruz; oysa o güneşin ilk doğuş anı gibi, biriyle veya bir şeyle tanıştığın ilk anda da içine doğan o his demetinin bir tanışması olur. Sen, orada yoktu da o anda var oldu sanıp o tanıştığın şeye karşı duyduğun hazzı sanki tamamen ondan kaynaklı gibi ona atfedersin. Sanki unuttuğumuz bir nokta kendi referansımızın varlığı oldu; yani bir noktada tanıştığımız şey bir nevi kendimizi yadsıma halimizdir belki de…
Dışsal referansla tanımaya her çalışışında klişelerin o boşluğuna düşmüş halde bulursun kendini; sanki bu düşmüşlük halindeki konforda da gizli bir haz var sana yine çok tanıdık gelecek: Düşkünlük hali… Referansını dışa verdiğin kendini yadsıdığın her noktada bir çeşit bağımlılık var sanki; o tanıştığın hisse olan bağımlılığın… Bu bağımlılıkla başvurduğun o kişi veya şey her neyse, zamanla ilk tanışıklık halindeki tatmin duygusunu vermemeye başlayacak. Bağımlılık da bu değil midir zaten? O hazza olan anlık ihtiyacın çoğaltılma halinden gelen süreklilik hissi… Buna bir kişi, alkol, sigara, uyuşturucu, mastürbasyon her ne dersen de… Hep tanışmadaki o hazzı arama ihtiyacı ile artan doyumsuzluk…
Neyse; kavramımıza dönecek olursak: Tanıdığında, o -tan- ile doğan şey aslında Güneş gibidir; zaten hep oradadır, sen doğduğunda fark etmiş olsan da karanlığın ardında güneş zaten vardır, yalnızca zaman-mekan denkliğini sağlamak gerekmektedir. Öyleyse o tanışma halinde tüm hisleri ve hazları depoladığın o şey veya kişi her ne ise; unuttuğun nokta şu ki; sende zaten bunların hepsi mevcuttu. Tanıdığını sadığın şey belki de içinde hatırladığın şeydi, yalnızca izleri takip etmenin peşini bıraktın… Tıpkı güneşin doğuşunu izlerken gelen o rehavet ve tan kızıllığının görsel yanılsamasına kapılıp, o süreçte aklındaki her düşüncenin uçup gitmesi gibi…
Salağa yatmak için salak olmanız gerekmez
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.