DOLAR

36,2388$% 0.35

EURO

38,0197% 0.32

STERLİN

45,6053£% 0.35

GRAM ALTIN

3.360,93%-1,10

ONS

2.885,16%-1,46

BİST100

9.877,59%-0,37

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul ORTA ŞİDDETLİ YAĞMUR
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Yüreğine Sağlık

ad826x90
ad826x90
ad826x90

Süleyman, işyerindeki en insancıl, en cana yakın, en sevdiğim arkadaşlarımdan biridir şu fani dünyada. Üç sene önce feysbukta Harun Kolçak’ın videosunu paylaşıp, kendi sayfasındaki paylaşımı hem beğenip hem de altına sanki Harun Kolçak bunu görecekmiş gibi, “yüreğine sağlık Harun abi” diye yorum yazınca, “yüreğine sağlık” unvanını almıştı benim sayemde.

ad826x90

Uzun zamandır Eskişehir’de yaşadığım halde Eskişehirlilerin önde gelen alışkanlıklarından olan hamama gitme ritüelini edinememiştim. Hatta hiç gitmemiştim hamama. Bunun sebebi; hem ihtiyaç duymamam hem de temizlenmek yerine daha da kirlenecekmişim gibi bir hisse sahip olmamdı.

Süleyman’a bunu söylediğimde şimdi yazarak ifade edemeyeceğim bir ses çıkarıp, “yaani Fatih hocam, gideriz birlikte, bi şey olmaz, seversin bence” diyerek beni ikna etmeye çalışırken “hem beline de iyi gelir bi masaj yaptırırsın fıtık mıtık kalmaz, bi de kese attırdın mı oh, mis mis” şeklinde teşvik edici ek cümleler kuruyordu. O sırada yanımızda bulunan diğer arkadaşlar da Süleyman’ı destekleyince benim aklıma da yattı ve hafta sonu hamama gitmek üzere söz vermiş bulundum. Ortamdaki herkes sabah erken saatlerde gitmek gerektiğini, en temiz zamanın o saatler olduğunu söyledilerse de ben üç harflilerin, dört harflilerin hamamda düğün dernek yaptıklarını düşündüğüm için on bir gibi gidelim dedim.

Cumartesi,  Hamamyolu’nda (Eskişehir’in en bilinen caddelerinden biridir) buluşup Sıcak Sular’a gittik. “Bak Yüreğine Sağlık, temiz bi yere gidelim, ayrıca ben masaj ya da kese yaptırmak istemiyom, belimi temelli sakatlarlar, kıllı, dolma parmakların vücudumda dolaşmasını, ovmasını falan istemiyom, benim bedenim benim kararım, girelim biraz havuzda yüzelim, bi su dökünüp çıkalım” dediğimce Yüreğine Sağlık yine aynı sesi çıkarıp, “Yaani Fatih’im merak etme sen, bana bırak” cevabını verdi.

ad826x90

Keçeciler Hamamı’nın kapısından girdiğimizde bizi dandik otel lobisine benzeyen deskin arkasında oturuyormuş gibi görünen ama deske yaklaştığımda ayakta durduğunu gördüğüm bir adam karşıladı. Hemen başımı uzatıp, ayaklarının ters mi düz mü olduğuna bakıp Rabbime şükrederken Yüreğine Sağlık Süleyman, adamın uzattığı peştamalı ve takunyaları alıyordu. Ben evden kendi havlumu, şortumu, terliklerimi getirdiğimi söyleyip müessesenin imkanlarından (imkanlara gel!) faydalanmayı reddettim. İçeri doğru giden koridordaki ilk kapıdan geçerek üst baş değiştirilen odaların olduğu salonumsu bir yere girdik. Üç odanın ikisi dolu olduğu için Süleyman boş odaya girdiğinde ben bankta oturmuş sıramı bekliyordum. Yüreğine Sağlık Süleyman peştamalı belinde takunyaları ayağında odadan çıkınca, elimde çantamla ben girdim soyunma odasına. Tam tişörtümü çıkarıp asmak üzereyken odadaki ikili askının tekinde asılı duran, söylemeye dilim varmıyor ama orijinal renginin beyaz olduğunu tahmin ettiğim, ön tarafı ve yan lastikleri ağır gri, arkasına doğru karla karışık yağmura maruz kaldığı anlaşılan (karın rengini sizin hayal gücünüze bırakıyorum dostlarım), kirden tahta gibi olmuş slip donu gördüm: “Lan Yüreğine Sağlık! Bu ne olum donun kalmış burda!”,
“Benim değil Fatih hocam, benden önceki unutmuş olabilir” ,
“Olabilir Süleyman olabilir, ya da müessesenin demirbaşıdır belki…”.

ad826x90

Giriş kapısının dört metre berisinden itibaren bizi kucaklayan ısıya bıraktık kendimizi. Cehennem ne kadar sıcak bilmiyorum ama Keçeciler Hamamı’nın sıcaklığı tahammül sınırlarımı zorluyordu gerçekten. Dört köşesindeki aslanların ağızlarından dökülen suyla beslenen havuza girince bırakın yüzmeyi birkaç adımdan fazla yürüyemedim bile. Can havliyle çıkıp göbek taşına oturdum. Altıma havlu sererek oturduğum halde yine sıcaklığa dayanamayarak, kalkıp dolaşmaya başladım hamamın içinde. Süleyman o sırada kese yaptırıyordu kendine ve halinden memnun görünüyordu. Biraz kendime gelebilmek için hava alma bölümüne geçtim. Benim dışımda iki adam daha vardı o loş bölümde. Karşılıklı muhabbete dalmış adamlardan biri pos bıyıklı ve bıyıklarının burun altına denk gelen kısımları nikotinden sararmış, sinirsek (sert görünüşlü ve gergin), zayıflıktan diz kapakları dışarı fırlamış bir dayıydı. Diğer adam ise hafif etine dolgun, ortalama bir herifti ve sinirsek dayıyla konuşurken bir yandan da ayağının altında sanki bir ayak daha varmış gibi duran süngerimsi mantar dokuyu kazıyordu tırnaklarıyla. Her ikisi de içerde kaybettikleri sıvı ve mineralleri geri kazanabilmek amacıyla limonlu soda içiyorlardı…

Biraz önce Süleyman’ı keseleyen adam hava alma bölümüne gelip “kardeş! Sıra sende, hadi gel!” diye bünyesinden beklenmeyecek derecede gür sesiyle gürleyince, cılız bir sesle “abi ben istemiyom kese” dedim. Keseci, ücretinin ödendiğini ve ücretini aldığı hiçbir işi yapmadan bırakmayacağını kararlı bir şekilde ifade edince, kurban bayramında kasabın önüne uzatılan koyunlar gibi kuzu kuzu gidip yüzükoyun yattım göbek taşının üstüne. Duşun altında kabaran derilerinden kurtulmaya çalışan Süleyman’la göz göze geldiğimizde dudaklarımı oynatarak söverken, Yüreğine Sağlık başparmağını kaldırmış her şey yolunda işareti yapıyordu bana. 

Keseci tahminimin aksine, zayıf, kemikli elli, pire gibi bir adamdı. Kemiklerini batıra batıra sırtımı öfelerken, göbek taşının etrafındaki kurnalardan birinde koltukaltlarını tıraş eden adamın kıllarının tıpkı çiftleşmek için akıntının tersine canhıraş koşuşturan somon balıkları gibi ama bu sefer akıntı yönünde tahliye deliğine doğru akın edişini izliyordum. Keseci sırtımı tımarladıktan sonra bacaklarımı, göğsümü (aynı zamanda bir çeşit ağda da yapılmış oluyordu) ve boynumu da keseleyip keseyi yüzüme sürmeye başladığında keskin bir apış arası kokusuna boğuldum. Adamın elindeki kese değil Süleyman’ın torbalarıydı sanki. Göbek taşının üstündeki suya “şıp şıp” edip yüzümü ovdukça tiksintiyle kafamı kaçırmaya uğraşıyordum fakat nafile… “ Yür.. eğin. Sıç. Ym Süley.. n!.. Allah sen. Bild. Ğğ gibi yaps.. “ diyerek inledikçe Süleyman’ın torbaları ağzımı ve burnumun üstünü kazıyordu…

Dışarı çıktığımızda güneş tepeye varmış pırıl pırıl parlıyordu. Temiz havayı ciğerlerime doldurup ferahlasam da kendimi kirletilmiş hissediyordum. “İyi bari en azından namusumuzla çıktık, daha fazla da kirletebilirlerdi” dedim. Süleyman yine aynı sesi çıkarıp “yaani Fatih’im haftaya gene geliriz, şimdi bi tavuk döner çakalım” diye cevapladı. “Geliriz, kesin geliriz amk! Senin bildiğin -temiz- bi tavuk dönerci de vardır elbette Yüreğine Sağlık” dedim. Ok yaydan çıkmıştı artık ve ne olacaksa olacaktı.

ad826x90

Milenyumunyirmisindedokuzuncuayınyirmiüçündeydik.

https://instagram.com/fatihgoksu9?igshid=eq90pdd503jy

ad826x90
ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Alpay anlatıyor: Her geminin bir hayaleti vardır (2)

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.