34,8023$% 0.32
36,8259€% -0.01
44,4028£% 0.06
2.948,08%0,47
2.638,18%0,26
10.083,27%1,48
Zenginsen: Sağlam basıcan bu hayatta! Fakirsen: Sağlam kasıcan bu hayatta! Bassa!
Kastamonu’nun çok değişik isimli ilçeleri var: Devrekani, Daday, Azdavay gibi. Bu ilçe belediye başkanlarının yerinde ben olsam, derhal Rusya’daki bazı il veya ilçelerle kardeş şehir olmak için adım atardım.
Manisa’nın ilçeleri ise daha bi değişik: Salihli, Ahmetli, Turgutlu, Saruhanlı gibi. Her gelen kendi adını koymuş sanki isim olarak.
“Kapıyı aralayıp onu gördüm, bir başkasıyla yatağımda
Son sözleri hala kulağımda
Bu ilk kez değildi dedi bana
Dokunup, hissettiğim kadını, bana aitmiş sanarken
Artık bildiğim tek bir şey vardı
Acıydı dünyanın diğer adı
Mutlu olmak için görme, işitme, bilme, çok düşünme”
diye bi şarkısı var Redd grubunun. N’apalım peki hacı abi? Sanayide şöyle güzel bi altın kaplamalı boynuz mu yaptıralım? Neye sıcak bakalım?
Geniş bi kayık tabağın içine mısırlı balık kraker döktüm. Elimle alıp, yerken her alıştan sonra parmaklarımı yalamak zorunda kaldığım için yemek kaşığıyla yemeye çalıştım. Bu sefer de bu tarafa doğru doldururken kaşığı, bu taraftan taştı balıklar tepsiye, öbür tarafa meylettiğimde de öbür taraftan atladılar. Yıldım! Oltaya mısır takıp atsam daha kolay yakalardım inan balık şeklindeki krakerleri.
Eskiden kibarlık olsun diye ya da ne bileyim belki de estetik görünsün diye bazı kadınlar su içerken, çay içerken falan bardağı tuttukları ellerinin serçe parmağını havaya kaldırarak tutarlardı bardağı. N’oldu o hareket, bitti mi, n’oldu?
Koskoca Mehmet Şef bile “dolmalar sarıldı mı çocuklar?” diyo ya! Dolma doldurulur, sarma sarılır! Yaprak dolması demiyoruz, yaprak sarması diyoruz! Sarması! Sarmastraslı.
Neşeli Günler:
* Adile Naşit’in kaşları gibiyim şu hayatta. İnce, narin, var ile yok arasında.
* Münir Özkul’ un favorileri gibi olmadım asla. Azgın, taşkın ve de olgun.
* Ayşen Gruda’nın arzusuyum bazen ama naifliğinin altında ezilenim yine ve tekrar şu hayatta.
* Turşu düşkünü sarhoş İhsan Yüce’nin bilemedim ki nesiyim? Hepsiyim sanırım!
Hastanede kulak yıkayan bi arkadaşım anlatmıştı. Adamın kulağından kulak içi kulaklık çıkarmış yıkarken. “Bu ne hiç mi fark etmedin?” diye sormuş. Adam ”valla anlayamadım, duymuyordum hiç” demiş cevap olarak. Lan! Kulağına soktun bi şey! Çıkardın! Görmedin mi eksik bi parça olduğunu amk! Bir hafta da gliserin kullanmış sığır ski!
Bıyıklarını yalayan adamları yadırgamayın bence. Yılların bıyıklısı zaten yalamaz bıyığını, alışıktır. Yeni bıyık bırakan adam yalar bıyığını ve her seferinde yeni bir şey keşfeder.
Çorum ile Çankırı: Yıllarca beraber yaşamış, bir ömrü beraber geçirmiş yaşlı çiftler gibi sanki. Birbirlerine “goca garı”, “goca adam” diye hitap eden, en az yarım asırdır evliler adeta.
Medine diye kız ismi varken Mekke diye bi erkek ismi hiç yok nedense.
Numan Kurtulmuş’la Murat Karayalçın’ın ses benzerliği ne kadar ilginç değil mi? Konuşanın yüzünü görmeyen bir insanın ikisini ayırt edebilmesinin tek yolu söylenilen şeylerdeki farklılıkları tespit etmek değil, sadece “ııh ııh” ları takip etmektir! Yılmaz Erdoğan’ın sesini bunlardan ayırmak içinse vurgulara dikkat etmek gerekir.
Bu yazıyı marula “maaarul” , liseye “liiise” , börülceye “bööörülce” , böreğe “bööörek” diyerek bös bös böğüren ağzı ayarsızlara armağan ediyorum.
Haydin kankiloplar! İyi bakın kendinize, üstünüzü, başınızı yırtmayın. ÖPERLER!
Miki Fahri Covid-19 gerçeğini açıklıyor!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.