Maske, mesafe ya da mezar!

Tat almıyorum, koku almıyorum, nefes alamıyorum, zevk almıyorum; ben doğuştan covidmişim, yemişim koronayı moronayı…

Maske, mesafe, ya da mezar!

Gönülsüz ilişkiden çüksüz çocuk doğarmış, eee kızlar gönülsüz ilişkilerden mi oluyor?

Neden hayatlarımızda da dizilerdeki, filmlerdeki gibi fon müziği yok?

Susmaya kabullenmek anlamı yükleyenler! Osurmaya da bir anlam yükleyin bari; hadi göreyim sizi, boşa gitmesin o kadar enerji.

Boyuna kısa gelen yorgan gibi yaşam, çektikçe hep bir yerlerin açıkta kalıyor.

Eceliyle ölmenin formülü var mıdır? Beş kilo acı, dört kilo sıkıntı, üç kilo hüzün, iki kilo hasret, bir kilo da ihanet biriktirirsen anında ölürsün gibi…

İnsan kadar hayvan bir canlı yoktur, asırlardır tüm hayvanlara üç beş kelime öğretmeyi başarı sayar da, hiçbirinin dilini öğrenmeyi akıl etmez?

“Hiçbir şeyden” çekmedi dünyada, “her şeyden” çektiği kadar…

Asıl egosunun kıçından kolunu sokup konuşabilene vantrolog denir.

Gençlik fotoğraflarına; orta yaşlıyken gülmek için, orta yaşlılık fotoğraflarına yaşlıyken ağlamak için bakılır gibi geliyor bana sanki?

Yaşam filminin tehlikeli sahnelerinde dublör kullandığın sürece kendi hayatına figüran olmaya devam edersin.

Doğrusu sen ne anlatırsan anlat, anladığın kadarını anlatırsın.

Yalnızlar sızlanamaz, çünkü yanında sızlanacak birileri olmaz.

Ne oldum deme, ne olacağım da deme, oluruna bırak.