Hayal tacirlerinin sattığı paketlenmiş ürünleri tercih etmeyiniz

Hayal kurmak tıpkı turşu kurmak gibidir. İçine kelek de koyabilirsiniz, deste deste para da... Hayalinizin daha lezzetli ve kıvamlı olması için üstüne bir tutam “imkansız tozu” serpiştirmeyi ihmal etmeyiniz. Aksi takdirde hayaliniz gerçeğe dönüşür, onca emeğiniz de boşa gider. Hayaliniz gerçeğe dönüştüğünde kullanım ömrü biter, garanti kapsamından çıkar. Akabinde hayalsiz, tatsız, tuzsuz bir hayatın içinde kendinizi bulursunuz. Hayal kurma gücünü kaybettiğiniz durumlarda hemen umutsuzluğa kapılmayınız. Hayal tacirlerinin sattığı hazır, paketlenmiş ürünleri tercih etmeyiniz. Onun yerine, terk edilmiş hayallerin koruma altına alındığı hayal barınaklarından kendinize en sıcak gelen hayali sahipleniniz.

Köpek Öldüren’i bakkaldan, çakkaldan alırken kesinlikle siyah poşete koydurmayınız, haysiyetiyle oynamayınız. Mümkünse gazete kağıdına sardırınız. Direk şişeden kafaya dikmek suretiyle tüketilmesi tavsiye olunur. Sakın cam kadehe veya balon bardağa koymaya kalkışmayınız. Tadı kaçar, aroması uçar, muhabbeti bozar. Köpek Öldüren’in yanına gidecek en iyi meze; acı soslu, iste kurutulmuş isyandır. Yanında meşrebinize göre Müslüm Baba da dinleyebilirsiniz, Tom Waits de... 

Saksıyı var eden saksıdaki çiçektir. Bedeni var eden de taşıdığı ruhtur. Saksı tepesindeki çiçeği, beden içindeki ruhu kıskanır. Saksı salonun en güzel, en görünür yerine konur. Saksıdaki çiçek öldüğünde kökünden çıkarılıp, yerine yeni ve taze bir çiçek dikilir. Ruh öldüğünde beden öylece kalır, bomboş bir saksıya dönüşür ve bir kenara atılır. Tıpkı içinde çiçek olmayan, işe yaramaz bir saksının depo niyetine kullanılan cam balkonun bir köşesine tıkıştırılması gibi. İçinde ruh olmayan beden “Ben saksı değilim” diye isyan eder. Evin en müstesna yerini ister. Hep göz önünde olmayı, salonun baş köşesine kurulmayı talep eder. Ama nafile, yeşerecek ne yaprağı, açacak ne çiçeği kalmıştır artık.