DOLAR

36,6753$% 0.09

EURO

40,0531% 0.19

STERLİN

47,6169£% 0.05

GRAM ALTIN

3.515,47%-0,04

ONS

2.984,18%-0,12

BİST100

10.840,59%1,05

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul AÇIK 24°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Vedat Tülek

Vedat Tülek

09 Eylül 2021 Perşembe

Hazırda sevginiz yoksa o zaman içine nefretinizi katın

Hazırda sevginiz yoksa o zaman içine nefretinizi katın
0

BEĞENDİM

ABONE OL
  1. 1 PROMPTER


    Prompterı çalıştırmadan önce sesli ve sessiz harfleri özenle ayıklayınız. İçlerinde çer çöp kalmasın. Sert ünsüzleri akşamdan ayrı bir kabın içinde suda bekletin ki sertlikleri gitsin. İyice ünsüz olsunlar, hatta yerin dibine batsınlar. Bu işlemlerin ardından konuşma metninizin hamurunu hazırlamaya başlayabilirsiniz. Büyükçe bir leğenin içine beş ölçek sessiz harfe karşılık iki ölçek sesli harf dökerek konuşma metni hamurunu yoğurmaya girişiniz. Hamurunuzun yapış yapış olmaması için arada imla kurallarına bulayınız. Arzu ederseniz konuşma hamurunuzun içine “q,w,x” gibi yabancı harfler de katabilirsiniz. Böylece içinde oluşacak yabancı kelimeler kıtır taneleri, sürpriz lezzetleri, havalı okunuşlarıyla sunumunuzu enfes bir hitabet şölenine dönüştürür. 

    Hazırladığınız metin hamurunu prompterın konuşma kabına koyduktan sonra noktalama işaretlerini üzerine serpiştirmeyi ihmal etmeyiniz. Noktalama işaretleri marketlerde yüzer gramlık poşetler halinde satılmaktadır. Baharatlar reyonunda, çörek otlarının bulunduğu bölümde bulabilirsiniz. Noktalama işaretleri yoğun aroması ile konuşma metninize hem tat verir, hem doğallık katar. Son olarak metin hamurunun içine sevginizi katın. Hazırda sevginiz yoksa o zaman içine nefretinizi katın, o da olur.  

    Her şey tamam olduktan sonra prompterın dil seçeneklerine giriniz. “Sokak dili, esnaf dili, plaza dili, kuş dili” gibi yüzlerce dil seçeneği arasından tercih ettiğiniz dili seçiniz. Kıvam ayar düğmesini ruh halinize göre ayarlayınız. Modunuza göre “Agresif, yumuşak, didaktik, esprili, atarlı giderli” seçenekler prompterınızda bulunmaktadır.

    Akabinde prompterınızın 10 bin 500 wattlık ikna gücünü maksimum seviyeye çıkartıp, yaradana sığınarak başlat düğmesine basınız.

    Eğer ki konuşma esnasında promter takılır, tekler, cozutur, akış hızı kontrolden çıkıp konuşma hızını 240 km/s ile sollayarak geçerse ne sen bizi tanıyorsun, ne biz seni tanıyoruz İhsan abi, baştan söyleyelim.

  2. 2 ASANSÖRLÜ GENÇ BİNADA KİRALIK BAHÇE KATI


    Hakikaten bulunmaz hint kumaşı gibi bir dairedir. Düşün! Hem asansörlü, hem bahçe katı. Üstelik asansörün içi de led ışık aydınlatmalı. Böyle rengarenk, ışıl ışıl, mini gece kulübü gibi. Elinizde içki kadehinizle günde en az üç kez asansöre bininiz. Onuncu kata kadar çıkıp tekrar bahçe katınıza ininiz. Bu muhteşem atmosferin keyfini doya doya çıkarınız. Hem de bedavaya. Aslında bedava değil de, neyse. Misafirlerinizi akşam evden uğurlarken asansör kapısını açık tutunuz. Misafirleriniz binadan çıkana kadar asansörü bekletiniz. Asansörün açık kapısından koridora süzülen renkli ışık hüzmelerinin oluşturduğu ışıltılı ambians eşliğinde misafirlerinizin arkasından el sallayınız. Hayır, biz de biliyoruz kat kanunu. Mevzu o değil. Mevzu böyle cins cins cümleler kurup malum sitede ilana koymakta. Neyse, kiralık ev arayanların üstüne fazla gitmeyiniz, onlarla empati kurunuz, “Tamam abi, sakin ol” filan diyerek alttan alınız. Aksi takdirde fena zıplarlar, bizden söylemesi.

    Dip not: Ayrıca genç bina ne ya? Demek ki ergen bina olsaydı hepten ayvayı yemiştik. 

Devamını Oku

Feleğin çemberinden geçerken U dönüşü yapmayınız

Feleğin çemberinden geçerken U dönüşü yapmayınız
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

  1. 1 ALTINCI HİS


    Serinin son ürünüdür. Önceki hislerde olmayan erken uyarı özelliği altıncı histe standart donanım olarak bulunmaktadır. Sağ gözün seğirmesi, sol bacağın tepiklemesi, iç daralması, beyin ürpermesi altıncı hissinizin sağlıklı çalıştığına delalettir. Kullanım esnasında bu erken uyarı sistemlerinden hiçbiri devreye girmiyorsa altıncı hissinizde sıkıntı var demektir. Servise başvurmadan önce kalp gözünüzün açık olup olmadığını, on/off düğmesinin açık pozisyonda olduğunu, akabinde kırmızı led ışığın yanıp yanmadığını kontrol ediniz. Eğer kalp gözünüz bir türlü açılmıyorsa fabrika ayarlarına geri dönmenizi ve başa dönüp, birinci hissinizden itibaren her şeye yeniden başlamanızı öneririz.

  2. 2 FELEĞİN ÇEMBERİ


    Müşteri geçiş garantisi yoktur. Fakat bu sizi sevindirmesin. Zira feleğin çemberinde geçiş garantisi olmadığı gibi çıkış garantisi de yoktur. Geçiş ücreti olarak ödeyeceğiniz bedel feleğin keyfine göre değişkenlik gösterebilir. Feleğin çemberi, Kahpe Felek Holding çatısı altında bir araya gelmiş Kader Ltd.Şti., Şansıma Tüküreyim A.Ş. ve yabancı yatırımcı olarak Karma Corporation ortaklığında hizmet vermekte olup geçiş bedeli kimi zaman hayallerinize, kimi zaman geleceğinize, kimi zaman hayatınıza mal olabilir. Feleğin çemberinden geçerken U dönüşü yapmayınız, farlarınızı açık tutunuz, duygu kesme tümseklerine dikkat ediniz. Feleğin çemberinden sağ salim geçmeyi başardığınızda “Ben feleğin çemberinden geçmiş adamım” diyerek, ortamlarda hava atmayı ihmal etmeyiniz.

  3. 3 VATSAP GRUP


    Telefonunuza gelen bildirim sesi ile irkilip, vatsaptan herhangi bir tanıdık, eş dost, komşu grubuna eklendiğinizi gördüğünüzde hemen panik olmayın. Mevzu sizi alakadar etmiyor ise gruptan anında çıkın. İşi sonraya bırakırsanız sıkıntı büyür. Gruptan ilerleyen zamanlarda çıkmanız durumunda arkanızdan laf sokma şenlikleri başlar, bizden söylemesi. Konuyla alakalı laf olsun torba dolsun babında hiçbir fikir paylaşmayın. Zira grupta fikrinize bok atacak mutlaka bir kaç kişi çıkacaktır. Eğer güdümlü füzeniz ya da yeterli laf cephaneniz yoksa bu tür laf savaşlarına girmeyiniz. Ortamda başka hiç kimse yokmuş gibi üç beş kişi arasında canımlı cicimli, konu dışı, muhallebi kıvamında muhabbetlerin dönmeye başlaması grubun raf ömrünün dolduğuna işaret eder. Tahammül eşiğinizi test etmek istiyorsanız grupta kalmaya devam edebilirsiniz, o sizin bileceğiniz iş tabii. 

Devamını Oku

Bir ölçek acındırma, bir çorba kaşığı duygu sömürüsü…

Bir ölçek acındırma, bir çorba kaşığı duygu sömürüsü…
0

BEĞENDİM

ABONE OL
  1. 1 BAHANE


    Karşınızdakinin saflık derecesine göre bahanenize inandırıcılık katınız. Artan inandırıcılık malzemesini bir sonraki bahanenizde kullanmak üzere buzdolabı poşetine koyup, derin dondurucuda saklayınız, israfa gerek yok. Bahanenizi kolay yutturabilmek için içine bir ölçek acındırma, bir çorba kaşığı duygu sömürüsü eklemenizi ya da duruma göre “sistem gitti” tarzı egzotik soslarla tatlandırmanızı tavsiye ederiz. Özenle uydurduğunuz bahanenizi servis ederken sırıtmamaya azami derecede dikkat ediniz. Aksi takdirde bahanenizi yiyen kişide hazımsızlığa bağlı kıl dönmesine sebebiyet verebilir. Ancak siz sırıtırken karşınızdaki de size sırıtıyorsa ortada bir sorun yok demektir, oyna devam.

  2. 2 TAKİPÇİ


    SGK’ya tabi değildir. Sigorta, yol, yemek gibi masrafları yoktur. Buna karşın her an takibi bırakma riski vardır. Bu sebeple takipçinizi boş bırakmamanızı öneririz. Ara ara dikiz aynasından bir taksi şoförü titizliğinde takipçinizi kesin. Düzgün oturuyor mu, frikik veriyor mu, falsosu var mı yok mu anlık olarak tespit ediniz. Her şey yolunda görünse bile takipçiniz İnsta’da gezi fotolarınızı beğenmiyor, storylerinizi takdir etmiyor, tweetlerinize madalya takmıyor olabilir. Bunlar iyiye delalet değildir. Ortada vahim sorunlar var demektir. Paylaşımlar conta da yakıyor olabilir, yağ da kaçırıyor olabilir. Eğer önlem almazsanız sosyal medya hesaplarınız fazla takipçi yakmaya başlar. Bu tip durumlarda önceden terk ettiğiniz aile, komşu gruplarına acilen geri dönüp “Sabahlarınız hayırlı olsun… İyi ki doğdun Remziye teyze” temalı paylaşımlar yapmanızı öneririz.

  3. 3 İLHAM AYISI


    İlham meleğinin muadilidir. İlham ayısı, ilham meleği kadar naif olmayıp beklenmedik yan etkiler gösterebilir. İlham ayısının da ilham meleği gibi ne zaman geleceği belli olmaz. Ancak geldiği zaman da adamı ilham manyağı yapar. Yetişkin bir ilham ayısı herhangi bir yaratıcıya en az üç sezon yetecek kadar ilham, heyecan, coşku ve korku verebilir. Telif avcıları ve sansür takıntısı olanlar  yüzünden nesli tükenmekte olan ilham ayılarını doğal ortamlarından koparmayınız, fındık fıstık atmayınız, evcilleştirmeye kalkışmayınız. 

Devamını Oku

Artistli

Artistli
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yıllar sonra acıkmışım. Önüme çıkan ilk büfeye girdim ve bir artistli söyledim kendime. “Artist sensin” dedi büfedeki eleman. 

Sinirlendim ve anladım ki her şey değişmiş. Gözlerim bağlı dolaşıyorum ara sokaklarda. Yüzümü sımsıkı saran siyah bez gün ışığını görmemi engellese de, burun çıkıntımdan dolayı görüş alanımın alt açısını görmemi engelleyemiyor. Sadece attığım adımları, bağcıkları çıkartılmış botlarımı, kaldırım taşlarını, yere atılan izmaritleri, çamur dolu çukurları görebiliyorum. Hayır benim alt metnim bu değil. Düşün, o zamanlar plastik kelepçe bile yok! Beni unuttular altı metrekarelik bir hücrede. Ben de onları unuttum. Neresi olduğunu sormayın. Ben de bilmiyorum. Bilmiyorum çünkü gözlerim bağlı.

Sonradan öğrendim tabii. Aradan ne kadar zaman geçtiğini kestiremiyorum. Bir bandonun çaldığı askeri marşla fırladım çelik ranzamdan. Bando marşını bitirdiğinde bu kez alkış kıyamet koptu. Belli ki dışarıdaki avluya kalabalık bir güruh doluşmuş. Daha ne olduğunu anlayamadan koridorun sonundaki demir parmaklıkların açılırken çıkardığı metalik sesinin taş duvarlarda yankılanmasıyla kendime geldim ve bir sigara yaktım. 

O zamanlar neskafe de yok tabi. Vasati kırk çöplük kibritim ve bir paket Birincim vardı bir zamanlar ama ne zaman olduğunu da hatırlamıyorum. Birinci paketindeki son sigaramı vasati kırk çöplük kibritimin sondan dördüncü çöpüyle yaktım. Yılda bir dal Birinci sigarası içsem, 20 yıl eder. Günde bir dal içsem, 20 gün. Günde dört beş tane içsem, üç beş gün eder. Fakat hangi hesabın doğru olduğundan hiç emin değilim. Daha sigaramdan ilk dumanı çekmiştim ki hücremin önünde kalabalık bir insan topluluğu peydah oluverdi. Oysa hücremin bulunduğu yetmiş seksen metre uzunluğundaki koridorda şimdiye kadar çıt çıktığını hiç duymamıştım. Duymamıştım, çünkü bir tek benim hücrem benimle doluydu. En güzel elbiselerini giymiş hanımlar, beyler ve renârenk giysileri içinde bana şaşkın şaşkın bakan çoluk çocukla burun buruna geliverdik. İnsan bozuluyor tabii, hücre de olsa orası senin evin sayılır. Öyle habersiz, paldır küldür gelmelerine bozuldum açıkçası. İnsan bir haber salar en azından yani. Neyse bu kalabalık güruhun arasından resmi görevli olduğu anlaşılan bir zat ön plana çıkarak karşıma dikildi ve bana “Sen ne arıyorsun burada?” diye sordu.    

“Kendimi” dedim filozofik bir sarsaklıkla.                         

Bu bir durdu. Sonra bana; “Sen çok yanlış gelmişsin kardeş. Burası askeri müze dedi. Tam ben “Fakat benim geldiğimde burası askeri müze değildi.” diyecekken aradan sıyrılan cırtlak sesli, hal ve tavırları itibarı ile gıcığın teki olduğu belli olan bir kadın, elimde tüttürdüğüm Birinci sigarasını işaret edip, “Müzelerde sigara içmek yasak değil mi memur bey? Lütfen sigarasını söndürmesini söyler misiniz beyefendiye?” diyerek cırlamaya başladı. O an sigortalar attı bende. Birinci sigarası benim kırmızı çizgimdi o zamanlar. Bu paketi de bana içerdeyken dayım getirmişti. Ki biz, değil dayımızın yanında sigara içmek, bacak bacak üstüne bile atamazdık. Fakat kendimden beklemediğim bir sakinlikle “Savaşta yaralanan askerler kanamalarını durdurmak için yaralarının üstüne tütün basarlar. Geriye kalanını da sarıp, o tarifsiz acılarını dindirmek için içerler küçük hanım” deyiverdim. 

Ortam bir anda buz kesti. Herkes bir anda saygıyla başını öne eğdi. Sanırım beni müzelerde sergilenen, balmumundan yapılmış karakterler misali bir animatör zannettiler. Sessizliği, gözleri fıldır fıldır dönen küçük bir çocuk bozdu. Gözlerini bana dikerek, “Ama senin hiç kanayan yaran yok ki” dedi. 

Çocuk haklıydı. Benim kanayan hiçbir yaram ve çektiğim o tarifsiz acılarım yoktu. Hiçlik duygusuyla sigaramı ansızın kolumun üstüne bastırıp söndürdüm. Ortalığı inceden sigaranın ateşi ile yanan kılların ve derinin yanık et kokusu kaplamıştı. O an çığlığı basan kadınlar ve kızlar panikle sağa sola kaçışırlarken, müze görevlisi ortamın daha da kaotik bir hal almasını engellemek gayretiyle hücremin kapısını açıp usulca beni dışarı çıkardı. Gözlerim yanıyordu haziran güneşinin altında. Gözlerimi açamıyordum. Bando konserine devam ediyordu. Tam bandonun önünde, resmi geçitteymişim gibi yürüyordum. Daha doğrusu sendeliyor, düşüyor, gözlerimi güneş ışınlarından koruyarak körlemesine bir o yana, bir bu yana savruluyordum. Ruhum özgürlüğe koşmak isterken, gözlerim karanlığı özlüyordu. 

Olan bitene bir anlam veremeden, şaşkın gözlerle sahneyi izleyen kalabalığın arasından genç bir kız kopup yanıma geldi. Kolumdan tutup yürümeme destek verdi. Sonra çantasından çıkardığı Blues Brothers tarzı, kalın siyah çerçeveli, siyah camlı gözlüğünü bana verdi ve takmama yardım etti. O an kendimi daha iyi hissettim. Gözlerimin yanması biraz olsun geçmişti. Artık güneş ışınları ok gibi saplanmıyordu gözlerime. Genç kıza teşekkür ettim ve ismini sordum. Genç kız gülerek “Nihil” dedi. Ne kadar güzel ve bir o kadar da garip bir isim. Kafama çivi gibi çakılmıştı ismi. 

“Her zaman gelir misin askeri müzedeki konserlere?”
“Hayır. Bugün sadece senin için geldim” dedi. 

Ve o günden sonra Nihil’i bir daha hiç göremedim. 

“Artist sensin” diyen büfedeki elemanın iki yakasına yapışıp tam kafayı gömecekken arka taraftan görmüş geçirmiş dükkan sahibi büfeci çıkageldi. Ortalığı sakinleştirip, elemanına yalandan sinirlenmiş gibi yaparak “Artistliyi bilmiyon mu lan sen? Sosislinin üstüne Amerikan salatası döşüyon, üzerine de hıyar turşusunu koyuyon, al sana artistli” diyerek inceden fırçaladı elemanını. 

Ben tabii, her zamanki gibi kendimi tutamayıp “O salatanın ismi Amerikan salatası değil, Rus salatası” diye itiraz ettim. Büfeci bu kez öfkeli bakışlarını bana yönelterek “Gominist misin sen?” diye sordu. 

Artistlimi aldım, parasını verdim, kaşınmaktan tüyleri dökülmüş, yağmurdan sırılsıklam ıslanmış bir halde kaldırım kenarında bekleyen köpek kardeşimin önüne koydum. Köpek kardeşim artistliyi tek hamlede hüplettikten sonra tekrar kaşınmaya devam etti. Yanımdan hiç ayırmadığım, Nihil’in bana verdiği siyah gözlüğümü takarak sorusunun cevabını bekleyen büfeciye döndüm ve “Hayır nihilistim ben” dedim. 

Tam yoluma devam edecekken büfecinin arkamdan seslenmesiyle durdum ve geri döndüm. Büfeci elinde tuttuğu beş lirayı bana uzatıp, sahte bir müşteri memnuniyeti odaklı samimiyetiyle “Kardeş indiriminizi almayı unuttunuz. Biz büfemizde nihilistlere indirim yapıyoruz da” dedi. Ve aceleyle ekledi. “Yalnız size bir sorum olacak. Turgenyev’in “Babalar ve Oğullar” kitabını okudunuz mu?

Hiç sektirmeden cevabı yapıştırdım. “Hayır okumadım ve okumayı da düşünmüyorum” dedim. Biraz önceki sahte müşteri memnuniyeti odaklı samimiyet ifadesi yüzünden buharlaşan büfeci uzattığı kağıt beş lirayı hızla geri çekerek “O zaman sana indirim mindirim yok” dedi.

Sebepsiz bir mutlulukla, kurşun grisinden hücre karanlığına dönmeye başlayan gökyüzüne siyah gözlüklerimin arkasından bir süre baktıktan sonra büfeciye “İndirimine sallayayım, sana bir şey olmasın” dedim ve yoluma devam ettim.  

Devamını Oku

Salağa yatmak için salak olmanız gerekmez

Salağa yatmak için salak olmanız gerekmez
0

BEĞENDİM

ABONE OL
  1. 1 SALAĞA YATMAK


    Zor durumlarda hayat kurtaran bir üründür. “Hadi ya! Öyle miymiş? Allah Allah! Bak sen şu işe.” komutlarından herhangi birini devreye soktuğunuz anda otomatikman çalışmaya başlar. Akabinde havalara bakınarak ıslık da çalarsanız tadından yenmez, bahar kokulu inandırıcılık etkisi yaratır. Salağa yatmak için salak olmanız gerekmez. Ancak, karşınızdakinin eser miktarda da olsa salaklık semptomları gösterdiğinden emin olunuz. Aksi takdirde salağa yattığınız yerden bir daha kalkamayabilirsiniz. Salağa yatmadan önce saatinizin alarmını kesinlikle kurmayınız. Bu tür kullanımlarda ürünün garanti belgesi geçersiz olur. Sabah, öğle, akşam fark etmez; başınız her sıkıştığında bir doz salağa yatmak bünyenizi beladan, heladan ve helvadan korur.

  2. 2 UTANÇ


    Öncelikle suratınızdaki derinin kösele kıvamında olup olmadığını kontrol ediniz. Utanma duygusunun düzgün çalışabilmesi için mutlaka yüzünüzün önerilen derecede nar gibi kızarması gerekir. Kösele kıvamındaki surat derilerinde yüz kızarması ideal seviyeye ulaşamayacağından, utanç duygusunun tadı tuzu eksik kalır. Bu tip durumlarda tatlandırıcı olarak “Özür dilemeyi, istifa etmeyi ya da koşarak uzaklara gitmeyi” deneyebilirsiniz.

  3. 3 SELAM SÖYLE O YARE


    Sinire, sitrese birebirdir. Her şeyi kafaya takıp, beyninizi yiyeceğinize günde bir doz “Osuruktan Teyyare Selam Söyle O Yare’yi” kullanın. Tansiyonunuzu düşürür, nabzınızı normalleştirir, dağınık odanızı düzenler. Muhteviyatında osuruk hariç hiçbir rahatsız edici madde kullanılmamıştır. Kutup ayıları üzerinde yapılan faz 3 deneylerinde etkinliği tescillenmiş, denek kutup ayılarının yüzde doksanı buzulların erimesini kafaya takmayıp “Bize ne amk… Ayarı kim bozduysa, erimemiş son buzullar da ona girsin...” moduna evrildikleri gözlemlenmiştir. Doz aşımı sonucunda oluşabilecek “sosyal mesaj verme duygusu” kayıplarını kaale almayınız. Bir süre sonra koku alma duygunuz nasıl aktif hale geçtiyse, sosyal mesaj verme duygunuz da normale dönecektir.    

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.