35,9976$% 0.22
37,2320€% -0.56
44,6905£% -0.07
3.307,64%0,36
2.860,40%0,15
9.951,65%1,11
Diyojen, Milattan Önce 412-323 yılları arasında yaşamış Sinop (Sinope) doğumlu antik çağ düşünürüdür. “Kinizm” olarak bilinen felsefi akımın kurucusu olarak kabul edilir. Kuyumcu olan babasının sahte para basması üzerine baba-oğul Sinop'tan sürülmüşler, değişik şehirleri dolaştıktan sonra Atina'ya yerleşmişlerdir.
Yazılı tarihi MÖ 5. yüzyıla kadar uzanan kentin adını bölgenin yerlileri olan bir Amazon kraliçesinden ya da Irmak Tanrısı Asopos'un kızından aldığı sanılır. Paflagonya Bölgesi’nde yeralan Sinop’ta Milet kolonilerinin ardından Kaşka, Hitit, Pontus, Bizans ve Osmanlı dönemlerinin izleri bulunur.
Diyojen, yaşamın anlamını aradığı dönemlerde Anthistenes adlı bir düşünürün öğrencisi oldu. Yunanca “köpeksi” anlamına gelen “kinik” sözcüğü uygarlık değerlerini ve zenginliği küçümseyen bir “ihtiyaçsızlık” felsefesidir. Kinizm, insanı erdemli yaptığı için sadece bilgiye değer verir. Mülkiyet zenginlik, tüketim gibi kavramlara karşı çıkar. İnsan ancak böylece tam bağımsız olabilir. Gereksinimleri ne kadar azsa, o kadar mutlu olur. Bu da onu toplum karşısında özgür kılar.
Diyojen sokaklarda kirli bir elbiseyle dolaşırdı. Geceleri meydanlardaki heykellerin diplerinde ve sokak köşelerinde yatardı. Bir keşkülü (dilenci çanağı), bir fıçısı ve bir sopası vardı. Fıçının içinde yaşaması herkesi şaşırtıyor, nedenini soranlara da bir köpek olduğunu söylüyordu. Kışın çıplak ayakla kar üzerinde dolaşır, donmuş heykelleri kucaklar, vücuduna zulmederdi. Ünlü düşünür Eflatun, ondan “Çılgın Sokrates” diye söz eder. Bu aykırı filozof insanların saygısını kazanmıştı.
Genç Diyojen, Atina'daki ilk yıllarında umduğunu bulamamıştır. Babası ile birlikte çok sıkıntı çekmiş, sefalet içinde yaşamışlardır. Diyojen’in farelere bile imrendiği ve “Bu hayvanlar Atinalıların mutfağına girmeyi biliyor, ama ben onların sofralarına oturamıyorum" dediği anlatılır. Hayvanların yaşamını doğaya daha uygun bularak onlara özenmiştir. Bir sürgün olarak itilip kakılmasına rağmen cesur ve zeki biriydi. Ayrıca çok iyi bir konuşmacıydı.
Diyojen, dar bir yolda zengin ve kudretli görünümlü biriyle karşılaşır. Yol hakkının kendisinde olduğunu söyleyen Diyojen adamdan yol vermesini ister. Zengin adam “Ben bir sefile yol vermem” der. Diyojen aniden kenara çekilir ve şöyle der: “Ben veririm.”
Diyojen’in içinde yaşadığı fıçısı ve su içmekte kullandığı bir çanaktan başka eşyası yoktu. Bir gün çeşme başında suyu avucuyla içen bir çocuk gördü. O anda elindeki çanağı atarak kırdı ve şöyle bağırdı: "Bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti.”
Doğu seferine çıkan Makedonya kralı Büyük İskender, çok merak ettiği çılgın filozofla tanışmak ister. Atina’da fıçısının içinde dinlenirken bulduğu Diyojen’in karşısına geçip kendisinden bir isteği olup olmadığını sorar. Aldığı yanıt dünyanın en ünlü aforizmalarından biri haline gelecektir: "Gölge etme, başka bir şey istemem."
Diyojen öğle vakti Atina sokaklarında elinde fener "Bir adam arıyorum" diye bağırarak dolaşır, böylece Atina'da adam görmediğini anlatmak isterdi. Her şeye rağmen sayılan bir insandı, krallar bile onun zekasına ve kişiliğine hürmet ederlerdi. "Yeryüzündeki en iyi şey nedir?" sorusuna "özgür olmak" yanıtını verirdi.
Diyojen, MÖ 323 yılında Korint kentinde öldü. Toplumun yerleşik ahlak kurallarını alaya alan bu ünlü filozof ölümünden sonra da saygı görmeye devam etti. Korintliler ve Sinoplular heykellerini dikip anısını yaşatmayı sürdürdüler.
■ Astronomiden söz edenlere: "Gökten ne zaman geldiniz?" diye sorarmış.
■ Kendisini iyi döşenmiş bir eve götüren adam "Bir daha yerlere tükürmemesini" tembihlemeye kalkınca Diyojen derhal adamın yüzüne tükürmüş ve "Buradan daha kirli bir yer bulamadım." yanıtını vermiş.
■ Diyojen'e "Dünyada en kötü şey nedir?" diye sordular. "Hem ihtiyar hem fakir olmaktır," diye yanıtlamış.
■ "Erkekler ne zaman evlenmeli?" diye soranlara "Genç ise, henüz evlenme zamanı gelmemiştir. İhtiyar ise, vakti geçmiştir." diye yanıt vermiş.
■ Bir keresinde sokak ortasında, "Adamlar! Adamlar!" diye haykırmaya başlamış. Bir takım insanlar etrafına toplanmış. Diyojen, "Ben adamları çağırıyorum" diye sopası ile onları kovalamış.
■ Pis yerlerde oturduğu için kendisine ileri geri söylenenleri şöyle yanıtlarmış: "Güneş daha da pis yerlere girer, ama hiçbir zaman bozulmaz."
■ Diyojen'e, "İhtiyarladınız. Artık sizin dinlenmeniz gerek!" demişler. Diyojen "Niçin? Eğer koşucu olsaydım, koşunun sonuna doğru yavaşlamam mı gerekirdi? Tam tersine bütün gücümle koşmam gerek."
■ "Ne zaman yemek yemeliyim?" diye soranlara yanıtı: "Zengin isen, canının istediği zaman; fakir isen, bulduğun zaman..."
Çizgi Roman ve Güldürü – 6
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.