34,8023$% 0.32
36,8259€% -0.01
44,4028£% 0.06
2.948,08%0,47
2.638,18%0,26
10.083,27%1,48
İçinden çıkamadığımız, içine sığamadığımız… Varlığının kıymetini bilmediğimiz, yokluğunda isyan ettiğimiz… Bazen dost bazen de düşmanımız olan zaman. Kendi uydurduğumuz soyut kavramlara ne çok anlam yüklüyoruz. Hem de çoğu kez net bir tanım bile yapamazken…
Michael Ende, Momo adlı romanında; "zaman yaşamın ta kendisidir" diyor. Çocuk kitabı gibi görünse de aslında yetişkinlere hitap eden bu roman, günümüzde oldukça popüler. Ortaokul öğrencilerine okuması için öneriliyor ama o yaş grubunu yetişkinler kadar etkilemeyecek bir anlatıma ve konuya sahip. Bir yanı ile Saint-Exupery’nin Küçük Prens’i gibi, diğer taraftan bir distopya. Çocukları değil ama yetişkinleri derin düşünmeye sürükleyecek, güzel bir hikâye Momo’nun hikâyesi.
Tarihi eser bir amfi tiyatroda yaşıyor Momo. Sevgi dolu insanların yaşadığı bir mahallede yine o insanların yardımıyla hayatını devam ettiriyor. Zamanı sayan yetişkinler 8 ya da 12 yaşında olduğunu söyleyebilirler ama kendisine sorsanız 100 de olabilir yaşı. Oraya nereden geldiği pek belli değil, ne zamandır orada olduğu da… Üstü başı bakımsız, kendi halinde, kıvırcık saçlı bir kız. Arkadaşlarıyla her gün türlü türlü hayaller kurarak oyunlar oynuyorlar. Yetişkinler de çok seviyor onu. Çünkü Momo dinliyor, öylesine değil, gerçekten dinliyor insanları. Bazen sorunları olur yetişkinlerin ve çözemezler, birbirlerine “Momo’ya bir uğra” derler. Ona uğrayan derdini anlatırken, çözümünü de kendisi bulur. Çünkü Momo şimdilerde hepimizin hasretini duyduğu o özel dinleyicidir…
Bir gün bir şey olur, güzel giden her romanda, her filmde ve her yaşamda olduğu gibi bir gün bir şey olur… Ağzında sigarası, ellerinde Bond çantaları ile Duman Adamlar ortaya çıkar…
Duman Adamlar, Zaman Tasarruf Şirketi’nin elemanlarıdır. Önce şehrin esnafına uğrarlar bir bir. Sakince işini yapan güler yüzlü esnafa; “Zamanının çoğunu boşa geçiriyorsun aslında” derler. “Daha hızlı çalışsan sana daha çok vakit kalır. Müşteriyle konuşmasan, öğle yemeğini ayaküstü yesen, akşamlara kadar çalışsan ve ailene vakit ayırmasan… Zamandan tasarruf etmiş olursun… Biz de senin bu zamanlarını biriktiririz.”
Duman adamlar her yere yayılır, her dükkâna, her insana ulaşır. Onlara inanan insanların en ufak bir arkadaş sohbetine, hatta birbirlerine güler yüz göstermelerine dahi zamanları yoktur artık. Çünkü çalışmak dışında her şey, zaman kaybıdır.
İnsanlar böyle tuhaf şeyler yapmaya başlayınca bu durum Momo’nun dikkatini çeker ve dostlarına eski günleri hatırlatmak ister. Böyle olunca da Duman Adamlar’ın yoluna çıkmış olur.
Roman böyle ama hayatlarımız bir roman olmamasına rağmen o Duman Adamlar bizi de ele geçirmiş durumda. “Zamandan tasarruf et! Bırak zaman sana kalsın!” O kadar çok duyuyoruz ki bu cümleleri. Sahi zamandan tasarruf nasıl olur bilen var mı? Duman Adamlar tüm şehir halkını kandırdılar romanda. Peki ya biz nelere kanıyoruz? Yavaş yaşamayı, etrafa bakmayı, derin nefesler almayı önemsemiyoruz bile. Hızlandıkça asılıyor suratlarımız, tıpkı romandaki kahramanlar gibi…
Michael Ende romanın sonunda, kendisine bu hikayeyi trende karşılaştığı esrarengiz bir adamın anlattığını söylüyor. Bu yolcu, anlattıklarının geçmişte ya da gelecekte olmuş olmasının bir anlamı olmadığını belirtiyor. Bu açıdan baktığımızda zamanın döngüsel olması ihtimali geliyor aklımıza. Döngüsel ya da doğrusal ne tür bir akış içerisindeyiz bilinmez ama Momo, tam da böyle bir zamanda okunabilecek en güzel romanlardan…
İyi ya da kötü insan yoktur, insan vardır!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.