DOLAR

32,3400$% -0.07

EURO

34,8790% 0.06

STERLİN

40,6534£% 0.01

GRAM ALTIN

2.392,77%-0,15

ONS

2.301,22%-0,06

BİST100

10.276,88%0,67

Akşam Vakti a 20:12
İstanbul PARÇALI AZ BULUTLU 16°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Bu ne biçim hikaye böyle…

ad826x90
ad826x90
ad826x90

Sıradan bir tatlı kaşığı olmaktan başka, elinde avucunda tutunabileceği hiçbir şey yoktu. İşi gücü olmayan, sıradan bir sokak tatlı kaşığı… Kaldırımın kenarında kim bilir hangi tarihten bugüne kalakalmış, ne kuvvetli yağmurlar, ne de ayarsız kasırgalar onu durduğu yerden kıpırdatabilmişti. Her tatlı kaşığının bu hayatta iyi veya kötü bir takım hayalleri olurdu. Kimi bir kıraathanenin çekmecesinde, çay kaşığının yedeği sabırsızlığında; kimi köşe başı pastanesinde, iki sevgilinin elinden tek bir ağza gitmenin arsızlığında… Kimi ise hastalıktan tir tir titreyen bir bebenin şurubunun aracısıyken, aynı bebenin yıllar sonra krizden tir tir titreyen ellerinde, mum ışığının üzerinde pişirdiği aşının pişmanlığında… 

ad826x90

“Aman aman…” dedi elini kulağına götürüp dudağını büzerek kocaman bir “Muccccck” çekip, tahtaya vurmak istedi. Vuracak tahta bulamadı. Kaldırımın taşına tıkladı. Önemli olan tahta değildi. Olamazdı da. Niyetiydi önemli olan. İçinde birazcık vicdan barındıran her tatlı kaşığı gibi o da böylesi bir çirkinliğe alet olmaktansa, tüm hayatını şu kaldırımın kenarında sessiz sedasız durarak geçirmeye razıydı. “Hem illa tahta olacak diye bir şart yok” dedi içinden. Tahta yalıtkandır. Bu yüzden içerisinde duran ve dudağını büzüp, kulağını çekerek çıkardığı nazarı tahtaya bırakırlar ki, nazar orda hapsolsun. Bir daha dışarıya çıkamasın. Ömrü billah o tahtanın içinde yaşasın ve ilk mangalda, döşün altında yanıp kül olsun diye. 

Alaaddin’in lambasındaki cine benzetti bunu. Ama hangi akıl hastası ne diye bir tahtayı okşasın ki. Durdu. Zaten duruyordu. Tatlı kaşığı olmanın en büyük dezavantajıydı durmak. Hiç ellemezlerse, yüz yıllar boyunca orda durmak zorunda kalacaktı. “Acaba doğa, bir tatlı kaşığını ne kadar zamanda yok edebilirdi.” İçi ürperdi. Bugüne kadar yok olmak düşüncesi gelmemişti hiç aklına. Yok olup gitmek. Bir daha varlığından kimsenin haberinin olmaması… Ahmet Kaya’nın türküsünde seslendirdiği şiiri mırıldandı kendince: “Muhallebiye dalamayacağım örneğin, toprak olmak ne garip şey anne.” 

“Ama taş da yalıtkandır.” diye düşündü birden. Özellikle kaldırım taşları iyice bir yalıtkandır. Atomları sıkı sıkıya bağlıdır birbirine. Kilit kaldırım taşlarının daha bir sıkıdır atomları. Destek olurlar birbirlerine. Dayanıklıdırlar. Öyle her şeye karartmazlar yüzlerini. Tek yürektirler, tek ruh. Bundandır ki her gün binlerce insan çiğneyip geçerken üzerlerinden, dayanırlar bu amansız zulme. Ve umut ederler her gün, bir kez daha bu kahpe devranın dönmesini. Sosyalist düşüncelere sahip bir tatlı kaşığı olmak gülüncüne gitti.  

ad826x90

İçi sıkıldı iyice. “Tatlı kaşığı nedir ki!” dedi içinden. Dünyanın en gereksiz şeyi olduğunu düşündü. Yarım kalmışlık… Buydu tam olarak hissettiği. Çorba içsen içilmez, çay karıştırsan karıştırılmaz… Ama bir muhallebiyi yemek kaşığıyla da pek ala yiyebilirdin. Tek bir tada özgü olup ta bu kadar alternatifinin olması gerçekten can sıkıcıydı. Rafadan yumurta geldi aklına. Yüzü güler gibi olsa da sonradan sadece çay kaşığı kirlenmesin de bir bardak daha çay içebileyim düşüncesine nesne oluşu, düşürdü yine yüzünü.  

ad826x90

Bir tatlı kaşığı olarak ilk kez sorguladı var oluşunu. Vasıfsızlığının farkına varmak, sıradan bir nesnenin intiharından başka bir şey değildi. Hayatı boyunca hiç bir şeyi değiştiremeyeceğini anlamak, adının sadece yemek tariflerinde bir ölçü olarak anılması… Bu değildi istediği. Burası değildi olması gereken yer. “Ya ne peki? Nerde durmalı bir tatlı kaşığı? Lüks bir restoran da mı? Sıradan bir aile evinin çekmecesinde mi?” Ne önemi vardı bunların. Kendi hayatını sorgulamayı bile beceremiyordu. “Demirin şekil almış haliyim. Hepsi bu.”  ama uzay mekiği de demirin şekil almış haliydi. Bu değildi öğrenmesi gereken. Anlamaya çalışması gereken bu değildi. Neden burada olduğuydu. Neden bu siktğimin kaldırımının kenarında durduğu. Etrafında başka tatlı kaşıkları yoktu. Vasıflı veya vasıfsız, her biri şuan kaldırım kenarının haricinde bir yerlerde, kendi benliklerini sorgulamadan, sadece tatlı kaşığı olmayı kabullenerek mutlu bir hayat yaşamaya devam ediyorlardı. 

Kesti düşünmeyi. Öylece baktı boş boş. Gülümsedi. “Hey allaam neler saçmalıyorum ben böyle. Karşı apartmanın üçüncü katında oturan kadının silkelediği sofra bezinden düşmedim mi sanki. Yok var oluşmuş, yok benlikmiş…Çok güldü buna. Kahkahalarla güldü. Bir tatlı kaşığı bir şeye en fazla ne kadar gülebilirse onun yüz milyonlarca katı fazlasıyla güldü. Ta ki az önce sokaktan geçen bir çocuk tarafından gelişi güzel tekmelenip savrulana dek.  Bir iki defa yerde sekip durdu. Uzun zaman sonra ilk defa yer değiştirmenin mutluluğu yansımıştı yüzüne. Şansı yaver gidecek olursa böyle böyle tüm dünyayı gezebileceğini düşündü. Bir kere daha şükretti haline. “İyi ki” dedi. “İyi ki ben böyle bir tatlı kaşığıyım” Kulağına götürdü elini. Dudaklarını büzüp derin bir “Muccccck” çekti. Farkına varmadan vurdu sonra yanında durduğu yaşlı adamın, sokakta sattığı tahta kaşıklara.

Comments

comments

ad826x90
ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Emre Aksoy’dan “AH BE ABİ!”

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

Araç çubuğuna atla