34,2452$% 0.28
37,6376€% -0.37
45,0841£% 0
2.921,73%0,22
2.653,23%-0,08
9.109,34%2,37
Yavaş yavaş süzülecek yapraklar. Hafif bir rüzgâr esecek denizden. Sağa sola dans edercesine sallanacak kocaman, yol boyu dizilmiş palmiyeler. Ama bunların hiçbiri ilgilendirmeyecek kaldırım kenarında ünlülerin kortejini bekleyen küçük bir oğlan çocuğunu. Zaten sonbaharın hüznü neden ilgilendirsin ki küçük bir çocuğu. Çocuksan zaman bir bütündür. Mevsimler yoktur. Aylar, günler, haftalar, saatler yoktur. Küçük bir çocuksan yarın, bugün, dün yoktur. Tam olarak neyi beklediğini bilmemek vardır. Yanında annen vardır. O bekler, sen de beklersin, o gider sen de peşinden…
“Niye bekliyoruz burada?” dedim kafasını kaldırmış yola doğru bakan anneme.
“Film yıldızları geçecek birazdan buradan.” dedi annem.
“Film yıldızı ne demek?”
“Televizyonda izliyoruz ya hani…” dedi annem. “İşte o filmlerde oynayan oyuncular buradan geçecek.”
“İyi de neden geçecekler yani durduk yere?”
“Çünkü bugün film festivali başladı. Film festivali zamanlarında sinema oyuncuları böyle jiplerin üzerinde buradan geçerek bizleri selamlarlar. Festival geleneğidir bu.”
Antalya’da yaşamış bir çocuksanız, ölmeden önce hayatınızın gözlerinizin önünden bir film şeridi gibi geçmesine ihtiyacınız yoktur. Sinemayı, sinemada anlatmak gibi, hayat gözlerinizin önünden hâlihazırda film yıldızları olarak geçecektir zaten.
Alkışlar, ıslıklar tezahüratlar içinde göründü ilk jip. Beyaz üstü açık etrafı çiçeklerle donatılmış üzerinde dimdik durmuş etrafını selamlıyordu Cüneyt Arkın. Dünya büyüktü ve yuvarlak… Ben ise küçük ve düz. Uzaklardan gelen Cüneyt Arkın’ın önce kafasını görecektim bu yüzden. Sonra yavaş yavaş boynunu, kollarını ve bacaklarını ve sonra nedense büyük, parlak gözlerini… Küçük bir çocuksanız, hayranı olduğunuz bir ünlünün ilk kafasına bakarsınız. Burnuna, kulaklarına, alnına ve saçlarına… Hepimiz gibi burnu, kulakları ve alnı olan bir insan neden bu kadar çok sevilir acaba?
Parlıyordu Malkoçoğlu… Büyük bir yıldız gibi… Bu yüzden film yıldızı diyorlar sanırım bunlara…
Tam önümden geçerken ellerimi kaldırıp bağırdım.
“GERÇEK KARA MURAT BENİMMMM!!!”
Birden ters takla atarak geldi yanıma. Kocam elleriyle küçücük enseme yapışıp kendine çekti. Büyük çakır gözlerini gözlerime dikerek,
“Şimdi var git söyle o Bizans Köpeğine… Battal Gazi çok yakında kelleni alacakmış de.”
“Olur abi, söylerim” dedim. Eblekçe sırıtarak…
Gözlerimi açtığımda annem tutmuş ensemden kendine çekiyordu beni,
“Ayıp ulan! Ne bağırıyosun adama”
Dünya büyüktü ve yuvarlak… Bu yüzden uzaklaşan Cüneyt Arkın’ın en son briyantinli saçları kaldı aklımda. Belki de o yüzden ilkokul hayatım boyunca kıpkıvırcık saçlarımı tonlarca jöle ve limonla geriye doğru yapıştıracaktım. Bilemezdim…
Fail-i Meşhur Kırıntılar (4. Bölüm)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.