DOLAR

34,9739$% 0.16

EURO

36,7420% 0.28

STERLİN

44,1241£% -0.32

GRAM ALTIN

2.974,72%-1,04

ONS

2.647,78%-1,18

BİST100

10.125,46%0,66

Akşam Vakti a 17:43
İstanbul AZ BULUTLU
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Yüz on iki

ad826x90
ad826x90
ad826x90

Böyle olsun istemezdim. Kim ister ki? Ben nereden bileyim? Bana bilgi vermediler. Haberdar etselerdi ne yapacağımı bilirdim. Ettiler mi, etmediler! Bu olanlar hep eksik bilgiden. Eksik bırakanlar da onlar. 

ad826x90

Kaç yıldır buradayım! Herkes tanır beni. Hasan, derler, Hasan abi, derler. En çok Hasan Bey’i severim. Hasan Efendi’den pek hoşlanmam ama sesimi de çıkarmam. B bloktaki Mehmet amca, “oğlum” der, Hasan oğlum. Rahmetli babam gibi pos bıyıkları var, böyle bembeyaz. Bilmez miyim bana nasıl güvendiklerini? Hepsinin canı malı, çoluğu çocuğu şahsıma emanet. 

Okul servisleri kapıya yanaştığında içeri salmam hiçbirini. Hulusi Bey tembihledi. “Olur mu öyle şey!” dedi. “Burası yolgeçen hanı mı?” dedi. “Önünde okul ismi yazıyor diye her minibüs hemen servis mi oluyor bakalım?” dedi. Haklı. Sadece demedi. Elli iki maddelik bir de yönetmelik hazırlamış. Bilgisayarda yazmış, üşenmeyip bastırmış. Sonra da çerçeveletmiş. Birbirinin devamı üç çerçeve. Yan yana astım ofisimin duvarına. Bir’den elli iki’ye sırayla. Yılın haftaları gibi. Her biri ezberimde, aklımda. 

Servislerle ilgili madde numarası on sekiz. İtiraz eden şoför olursa burunlarına dayayıveriyorum yönetmeliği. Altında Hulusi Bey’in kapı gibi imzası. Padişah tuğrası gibi. Görünce seslerini çıkaramıyorlar. Ana babaları getiriversin çocukları kapıya. Ben demedim. Hulusi bey dedi. Büyücek olanlar kendileri geliyorlar zaten.  Hava yağmurluysa şemsiyeyle bekliyorum yanlarında. Çok soğuk olduğunda ofisin girişine aldığım bile oluyor. Kimseyi yarı yolda bırakmam ben. Ama önce güvenlik. Hulusi Bey’in de dediği gibi. 

ad826x90

Herkes kulübe diyor. Ben ısrarla ofis diyorum. Öyle demelerine azıcık bozuluyorum ama sesimi çıkaramıyorum. Her kulübe dendiğinde ofisle cevap veriyorum. Ne kadar çok duyarlarsa o kadar çok akıllarında kalır. 

ad826x90

Ne de olsa beş metrekarelik yeri cennete çevirdim ben. Yan pencerelerin önüne anacığımın elleriyle ektiği pembe sardunya saksılarını yerleştirdim. Duvardaki yönetmeliğin yanına sitenin günbatımında çekilmiş bir fotoğrafını çerçeveletip astım. Elektrikli çaydanlık getirdim. Boş kaldığımda çay iyi oluyor. Gündüz vardiyasını bana verdiler. Sabah yedi akşam yedi. Benden sonra nöbeti Nahit devralıyor. Onun işi kolay. Gece pek giren çıkan olmuyor ki! Arada uyuduğunu bile biliyorum da Hulusi Bey’e söylemiyorum. Kendi gözleriyle görsün. Uyanık kalmak için çay içiyor Nahit. Bir de kahve makinası koyaydın ya, dedi. Ben de kendisinin getirmesini söyledim. Allah Allah ya! Az ye de kendine bir uşak tut. Zaten poşet çaylarımı bitirip duruyor. 

Ofis, öğleden sonra güneşini alıyor ve çok sıcak oluyor. Klima taktırsak mı diye sorayım dedim ama Hulusi Bey öyle baktı ki bir daha lafını bile edemedim. Güneşi kessin diye ön tarafa plaj şemsiyesi koydum. Nasıl da güzel. Sarı kırmızı. Bence site girişine de yakıştı. Hem Hulusi Bey’in tuttuğu takımın renklerinde. Ama nedense beğenmedi. Hatta galiba kızdı. “Burası sahil sitesi değil!” dedi. “Kaldır şunu çabuk!” dedi. E ben ne yapayım yaz sıcağında? İçerisi cehennem gibi oluyor. Kışın kolay. Küçük bir elektrikli sobayla ayaklarımı ısıtıyorum. Kimse de görmüyor ama yazın zor. Allahtan ofisin arkasında kısır bir dut ağacı var. Gölgesine bir bank yerleştirdim. Üzerindeki banka ismi silinmiş. Sarı kırmızıya boyasam mı diye düşündüm ama sonra vazgeçtim. Böyle de güzel. Servis bekleyen öğrencilerle taksi bekleyen teyzelere de yarıyor. Nahit sıcak gecelerde üzerinde uyukluyordur ama ben bir şey söylemem. Hulusi bey kendi gözleriyle görsün.

Diplomamı da asacaktım yönetmeliğin yanına. Yakışırdı bence ama Hulusi Bey ona da izin vermedi. Ben lise mezunuyum, Nahit değil. Bunu herkesin bilmesinin ne sakıncası olabilir ki? Zaten beni onun için gündüz vardiyasına vermişlerdir. Gece vardiyası kolay.

Sahil sitesi değiliz, dedi Hulusi Bey ama o kocaman havuza ne demeli? Yarı olimpikmiş, öyle büyük yani. Onunla ilgili madde yönetmeliğin başlarında. Sadece daire sahipleri kullanabilir. Misafirler faydalanamaz. İtirazlar gelince masraf faturalarını önlerine koyuvermiş Hulusi Bey. Haklı. Bakımı, temizliği dünya para tutuyor. Misafirlerin de faydalanmasını istiyorsanız aidatların arttırılması gerekir, deyince susmuşlar. “Ama biz hiç girmiyoruz, misafirlerimiz girsinler, aynı şey!” diyenler olmuş. “O sizin bileceğiniz iş, havuzda hijyen önemli, tanımadığımız kişilerin girmesi hiçbir koşulda kabul edilemez!” diye postayı koymuş Hulusi Bey. Ne de olsa albay emeklisi. Nerede nasıl dik duracağını çok iyi biliyor. 

ad826x90

Bilezik yaptırdı daire sakinlerine. Plastikten, üzerlerinde daire numaraları yazıyor. Havuza onunla giriyorlar. Bilezikleri misafirlerine veren uyanıklar çıktı ama Hulusi Bey hemen fark etti. Ondan kaçar mı? Yılların albayı. Gerekli uyarıları yaptı. Tekrarı olursa bunu yapan daire sakinlerinin bileziklerinin geri alınacağını ve havuzdan faydalanmalarının engelleneceğini söyledi. Hâlâ şikâyet edenler oluyormuş ama şimdilik sesler kısık çıkıyor. “Beğenmiyorsanız siz yapın yöneticiliği!” deyiverdi de sesler daha da azaldı. Kolay mı kırk daireyi yönetmek? Düzen olmazsa kaos olur. Bu da Hulusi Bey’in lafı ama güzel laf. 

Havuzun giriş çıkış saatleri belli. Birkaç yaz gecesinde gençler havuz kenarında eğlenmeye kalkınca hemen saatlere de düzenleme getirdi. İyi de yaptı. Benim vardiyama denk gelmedi ama Nahit’in anlattığına göre içki bile içmişler. Olacak şey değil. Burada aileler yaşıyor. Çoluk çocuk var. Kimse öyle her istediği gibi davranamaz! 

Site giriş çıkış saatlerine de el atmayı düşündü aslında. Kimseye söylemedi de bana söyledi. Dut ağacının altında otururken usulca söyledi. Gece geç saatlerde gelenler oluyormuş. Hatta yabancı kimselerle giriş yapıyorlarmış. Tüm site güvenliğini de tehlikeye atıyorlarmış. Sabahları bazı dairelerden hiç tanımadığımız kişiler çıkıyormuş. İçeride ne yaptıkları belli değilmiş. Ben de gördüm bazı sabahlar. Nahit’in vardiyasında girmişler de çıkışları bana denk geldi. Ama çıkıyor oldukları için bir şey diyemedim. Hemen hak verdim Hulusi Bey’e ama neden bilmem, yönetmeliğe bununla ilgili madde eklemedi. Belki de doğru zamanı bekliyordur. 

Her çıkanı değil ama siteye her gireni tanıyorum ki ben. Yönetmeliğin elli iki maddesinin elli iki’sini de uygulatıyorum. Her biri Hulusi Bey’in kelamı. Albay emeklisi o. Lafı sözü emirdir. Vardiyamı bir gün aksattığım olmamıştır. Vaktinden önce gelir, uykulu Nahit’ten görevi devralırım. Vaktinden sonra görevi bırakır, Nahit’e geçen günle ilgili kısa bir rapor veririm. Mecbur değilim ama veririm. Lise mezunuyum ben. Nerede nasıl davranacağımı bilirim. Pantolonum ütüsü hiçbir zaman çift çizgi olmaz. Anacığım sağ olsun. Tıraşım hep sinek kaydıdır. Poşet çaylarımı eksildikçe hemen tamamlarım, hatta son zamanlarda talep olursa diye bitki çayları da eklemişimdir. Nahit’in aklına bile gelmez de sardunyaları hep ben sularım. Servis bekleyen öğrencilere şemsiye tutarım. Alışverişten dönen teyzeler dut ağacının altında benim koydurduğum bankta soluklanırlar. 

Ama ben nereden bileyim Mehmet amcanın gizli şekeri olduğunu. Bak gizliymiş işte. Gizli olmasa bilirdim. Aniden fırlamış da ambulans çağırmışlar. Bana haber vermediler. Yönetmelik elli iki madde ama baktım baktım ambulanslarla ilgili bilgi yok. Hulusi Bey herhalde unutmuş. Albay emeklisi de olsa unutabiliyor demek. Ben de inisiyatif kullandım. Hep öyle der, Hulusi Bey. “Sen burada bir nevi beni temsil ediyorsun, gerekiyorsa inisiyatif kullanacaksın!” der. Ben de öyle yaptım. Haber de vermemişler ki! Bir telefon etselerdi, “Mehmet amcan rahatsızlandı, ambulans gelecek!” deselerdi, salardım içeri. Niye salmayayım? Demediler. Ben nereden bileyim gerçek ambulans olduğunu? Üzerinde her 112 yazan beyaz minibüs ambulans mı bakalım? Neler duyuyoruz, neler izliyoruz! 

ad826x90

Hiç ister miyim bıyıkları babama benzeyen Mehmet amcanın şeker komasına girmesini? Durumu çok ağırmış. Ambulans gecikti diye olmuş bütün bunlar. Ben salmamışım diye olmuş. Geç müdahale edildi diye olmuş. Hulusi Bey çıktı karşıma, neler neler söyledi. Şaşırdım. Haksızlık ediyor. Yönetmelikte yazsaydı o da. Yazmış mı? Elli iki maddeyi tek tek okudum. Yazmamış. O zaman inisiyatif kullandım ben. Her 112 yazan, bir de üstüne aralıksız siren çalan ambulans mı bakalım!

ad826x90
ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Metin Fidan’dan bir öykü: Yağ filtresi

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.