34,2968$% 0.34
37,5112€% -0.06
44,8400£% 0.01
2.927,77%1,34
2.658,22%1,09
8.876,22%-0,98
Baharın boş sokaklarında, baharın boş caddelerinde, tek bir motor sesi gelirken caddeye doğru dönüyorum. Körfeze gün batımının kıpkırmızı çatlakları çökmeden gel diye bekliyorum. Gecenin rengine buz atmadan henüz bir bardak kahve bulmanın haklı gururunu yaşıyorum. Her yer bomboş günlerdir zira. Bir bardak kahve, güzel bir ışık, güzel bir şehir. Ama mutsuzluk da yağıyor üstüme ince ince. Soğuğunu hissetmezden geliyorum, başka şeylerle ilgilenmem lazım biliyorum.
Hava kararıyor, tepelerden ışıklar sönüp yanıyor, ılık bir Körfez rüzgarı esiyor; sen esiyorsun şehrin sokaklarında. Aynı miktarda ben… Ruhlar karışıyor birbirine, gecenin rengi değişiyor. Su şeffaflığından, rakının beyazına doğru dönüveriyoruz. Tövbe bir yudum bile içmiyoruz. Kıyıya bir gemi yanaşıyor. Gerçek hayattan uzaklaşma gemisi. Bir süre yok olacağız, sonra başka bir yerde bulacağız kendimizi. Hatlar, soy hatlar sırayla yazılıyor. Yazıları çizgi yapıp yalpalamadan üstünde yürümeye çalışıyoruz. Kaslar acıyor, rüzgar esiyor. Hattayız ama yol bir türlü bitmiyor. Yanaşır diyoruz bu gemi de kıyıya elbet. Ama hep diyorlar ya; en güzeli yolda olmak veya gitmek.
Sabah tekrar gün doğuyor; renkler aslına dönüyor. Herkes su gibi, rakı gibi şeffaf. Hangimiz hangisiyiz, kokumuzdan anlaşılıyor.
Hikayeler anlatıyorum sana; gerçek değil diye kızıyorsun. Hayallerden söz ediyorum; o hiç gelmeyecek diye beni bozuyorsun. Bir trenle en doğuya, bir uçakla en kuzeye doğru hayaller kuruyorum. Geceleri senin fikrinle uyuyamayıp, sabahları sana ulaşmak için uyanamıyorum. Geceleri de sürünüyorum, gündüzleri de. Bu gömlek bu bedene dar geliyor.
Bir sehpanın kenarı, bir çekyatın üzeri. Kuruluyorum öyle otağ gibi. Bir Selami Şahin, bir Yıldız Tilbe, bir de Müslüm Gürses… Sırayla çıkıyorlar sehpanın sahnesine, yağ olup yüreklere kayıyorlar. İçler yanıyor, yaralar birbirine bakarken birbirlerini yakalıyor. Sen etme diyor biri diğerine. Yaraladan yararlar çıkmaz. Zararları sayarız, üzülür tekrar yolumuza bakarız.
Zararı yok. Hangi rüyadan uyandık da sonra orada yaşamaya devam edebildik. Yoksa masalar, sandalyeler, bilgisayarlar, cep telefonları manalı şeyler olurdu. Rüyada değiliz ki; ne mana?
İzmir’in sarı hüzmeli ışıkları bardağa sıvanıyor. Ne kadar yıkasam da çıkmıyor. Bu akşama bir tek hüzün yakışıyor.
Dağlar seni zirve zirve gezerim
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.