33,9008$% 0.03
37,6352€% -0.04
44,6724£% -0.16
2.809,88%0,81
2.577,74%0,76
9.685,49%1,73
Tek satır yazmanın içimden gelmediği günlerdeyim. Gündüz hayat telaşesi yorarken gece ülkemdeki yangınların üzüntüsü doluyor beynime. Oralara uzaktayım diye hayıflanıyorum sık sık. Yapabileceğim hiçbir şey yok diye üzülüyorum. Zihnimde kova kova su taşıyorum o yangınlara, hayvanları kucaklayıp kaçırıyorum dumanların arasından, evini, her şeyini kaybetti diye ağlayan teyzeye sarılıp ağlıyorum.
Belki ben de dışarıdan bakınca tüm bunlar umurunda değilmiş gibi görünüyorumdur, bilemiyorum ama ülke yanarken sosyal medyada saçını tarayanları gördükçe daha da kasvetle doluyor içim.
Yangınların ortasında aklıma Fahrenheit 451 romanı geliyor. Ray Bradbury’nin 1952 yılında yazdığı bu roman distopik bir bilim kurgu. Korkunç ve dramatik bir hikaye…
Yine öyle bir zaman ki romandaki, itfaiyeciler en vatansever ve milliyetçi halleriyle yangın çıkartıyorlar. Evet, yanlış okumadınız. Bu romanda itfaiyecilerin görevi yangın söndürmek değil, yakmak! Hem de kitap yakmak…
Her evde televizyon varken ve çok başarılı bir şekilde beyinleri yıkıyorken, kitaplarla insanlar zehirlenmesin diye, hangi evde kitap varsa girip itinayla yakıyor bu itfaiyeciler.
İtfaiyeci Guy Montag da onlardan biri. Yaptığı işin ne anlama geldiğini, bunu neden yaptığını uzun zaman sorgulamamış bir karakter. Sonra bir gün komşularının kızıyla karşılaşıyor durakta. Kız biraz “deli”, kitap okumayı seviyor, hayatı sorguluyor falan… O kadar deli yani…
Öyle bir ortam ki, herkes müthiş bir şekilde bu kitap yakmaları normalleştirmiş ve halk da “Aman ağzımızın tadı kaçmasın Ali Rıza Bey” modunda çanak tutuyor bütün yangınlara. Ama Montag’ın, komşu kızı Clarisse ile karşılaşmasından sonra zihninde bir takım kıvılcımlar tutuşmaya başlıyor.
Özellikle yaşlı bir kadının kitaplarını yakarken, kadının kitapların önünde cansiperane durması Montag’ı düşündürüyor. Canını bile ortaya koyuyorsa bu insanlar, bu kitap denen şeyler oldukça önemli olmalı…
Roman, teknolojinin oldukça ilerlemiş olduğu bir zamanı anlatıyor; bu yüzden de bilim kurgu kategorisinde. Yanmayan evler var mesela, tabii kitapları yakarken evlerin ve eşyaların zarar görmemesi lazım… Mekanik tazılar var, böcek adı verilen son sürat araçlar var. Belki kitabın yazıldığı yıllarda okumuş olsaydık tüm bunlar saçma gelebilirdi ama günümüzde hepsi olası şeyler. Ve hatta halkın cahilliği de o derece olası. Sadece cahilliği de değil, aptallığı da diyelim hatta.
Sinemaya da uyarlanmış Fahrenheit 451. 1966 yapımı 2018 yapımı iki film var bu isimle. Ben 1966 tarihli olanını izledim ve seyirciye vermeye çalıştığı o kasveti sevdim. 2018 yapımını ise henüz izlemedim, ama yaptığım kısa bir araştırma sonucu yeni filmin daha kasvetli olduğu söyleniyor. Başrolünde ise Michael B. Jordan oynuyor yeni filmde.
Fahrenheit 451; kitap kağıdının yanma derecesi. Şahsım adına hiçbir şeyin kaç derecede yandığını merak etmiyorum… İçimizin yangını, dışımızdakinden daha büyük bugünlerde. Tabii hissedebilenler için…
Kitaptan bir diyalog ile bitirelim;
-Ben düşünüyordum da… Geçen haftaki yangında kütüphanesinin icabına baktığımız adam… Ona ne oldu?
-Çığlıklar arasında tımarhaneye götürüldü.
-O deli değildi ki.
-Devleti ve bizi kandırabileceğini düşünen herhangi bir kimse delidir.
Sevgiler.
Ayran
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.