34,7566$% 0.05
36,6142€% 0.19
44,1442£% 0.25
2.966,00%0,54
2.651,76%0,38
9.886,05%0,60
Hemen söyleyeyim 500 sayfa.
Sema Soykan'ın son romanı Keşke 500 sayfada ömürlük keşkelerden bir demet sunuyor okuyucuya. Bu hafta bahsetmek istediğim kitap, içerisinde yakın tarihimize ait ekonomik ve siyasi gelişmeler ile mümkünsüz bir aşkı ve güçlü kadınları barındırıyor.
Alfa Yayınları'ndan çıkan Keşke, Sema Soykan'ın dördüncü ve son romanı. Yazar, bu romanı babasının vasiyeti üzerine yazmış olduğunu söylemişti bir söyleşisinde. 2.5 yıllık yoğun bir çalışma ve araştırmanın ürünü olduğu için de dolu dolu bir roman.
Ben okuduğum kitapların bana bir bilgi ya da bir fikir vermesini çok seviyorum. Okuyup geçmektense satır aralarında "Hımm burada da böyle bişey var" diyerek altını çizmeyi, hatta o an telefonu elime alıp o konuyu araştırarak etkin okuma yapmayı seviyorum. Keşke'de de böyle oldu, altını çizmediğim çok az sayfa kaldı, kitabı mahvettim kısacası, ama sağlam bir okuma yaptım.
Son zamanlarda aslında daha uzak tarihle ilgileniyordum. Mesela Sümer tanrıları ve Anunnakiler veya Göbeklitepe mevzuları çok ilgimi çekiyordu. Bu konularla ilgili de ne bulursam dinlemeye ve kendimce değerlendirmeye çalışıyordum. Ama Keşke'yi okurken kendimi gecenin bir yarısı Youtube'da 32. Gün belgesellerinde buldum. Zihnimin oradan oraya sıçramasını seviyorum. Bunu bir de Azra Kohen kitaplarında yaşıyorum. Okumak benim için bu yüzden çok güzel, bitmek bilmeyen öğrenme isteği başa bela…
Keşke, adı gibi hüzünlü bir roman aslında. Karakterlerin keşkeleri kurgu içinde hayatlarına yön verirken toplumsal ve gerçek keşkelerin de bizlerin hayatını bugünlere dek etkilediğini düşünmek ve bizlere de keşke dedirtiyor olması arttırıyor bu hüznü. Yazar genel olarak Köy Enstitüleri'nden bahsetse de aslında 1940 ve 80 yılları arasındaki birçok siyasi ve ekonomik olaya da değinmiş. Bazılarını farklı yerlerde okumuş veya dinlemiş olmakla birlikte birçok yeni bilgiyi de bu kitapla ve eş zamanlı izlediğim tarihi videolar/belgesellerle öğrendim. (Sadece 32. Gün izlemedim tabii ki.)
Bir süredir İnstagram hesabımda okuduğum kitaplarla ilgili paylaşımlar yapıyorum. Önceden bazı çok sevdiğim kitapları "mutlaka okuyun" diyerek paylaşırdım ama sonrasında baktım ki benim mutlaka dediğim başka birine hiç birşey ifade etmeyebiliyor, doğal olarak. Keşke, uzun zamandan beri mutlaka dediğim ilk kitap olacak. Bahsettiğim mevzulara ilginiz varsa hiç beklemeden okuyun diyebilirim.
Yine Sema Soykan'ın bir söyleşisinde dinlediğim üzere Keşke'nin dijital platformda dizi olma ihtimali de var. Sonuç nedir bu konuyla ilgili bilemiyorum ama gerçekten kitapta olduğu gibi verilebilirse tüm olaylar, izlenmeye değer olur.
19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı haftasında bu kitabın ve konunun denk gelmesi çok güzel bir tesadüf oldu. (Yazımın doğum günümde yayınlanacak olması da pek güzel!) Keşke'yi okurken Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere kitapta ismi geçen bir çok değerli ismi de saygıyla andım.
Hasan Ali Yücel ve Köy Enstitülülerin Tonguç babası İsmail Hakkı Tonguç'u mesela… Ve tabii saygıyla anmadıklarım da oldu. Onların kim olduklarını da Keşke'yi okuyarak öğrenebilirsiniz.
Haftanın anlam ve önemine binaen yine kitaptan bir alıntıyla bitiriyorum.
"Düşman zihnimizi kuşatamazsa, toprağımızı ele geçiremez."
Sevgiler.
Bu O’nun hikayesi
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.