34,3470$% 0.34
37,0353€% -0.1
44,5548£% 0.13
2.975,37%-0,01
2.694,73%-0,35
8.946,13%0,95
Bostancı Dükü Orsino, Kartal Kontesi Olivia’ya aşıktı. Fakat bu Kontes Olivia da yaşına başına rağmen Kartal taş ocakları gibi kadındı. Orsino, Kontes’e bin bir maymunluk yapmış, deve yüküyle hediye göndermişti fakat Olivia bi türlü Dük’e yüz vermiyordu.
Hemen bi info için araya girelim. Bu Şekspir oyunlarında bolca dük, kont, vikont falan var. İlk baktığında ucuz don markası, köpek ismi gibi gelen bu ünvanlar öyle boru ünvanlar değil. Mesela dük dediğin adam prensten bi aşağıda. Onun altında marki var. Böyle, kont, vikont, baron, şövalye diye gidiyo. Bu sıralamayı iyi bilmek lazım. Diyelim bi vikontla papaz oldun, amcanın dayının en aşağı bi kont olması gerekiyo ki yırtasın.
Neyse bu esnada Bostancı açıklarında Yalova’dan gelen bir feribot fırtınaya kapılıp batmıştı. Bu feribotta Viola ve Sebastian isminde Yalova soylusu ikiz kardeşler de vardı. Viola kız, Sebastian erkek olmasına rağmen birbirlerinin 3D çıktısı gibi aynılardı. Hatta bi zaman, Sebastian’ın kankalarından yağız bir genç, Viola’yla nişanlanmıştı da sonradan düşününce, “Ulan şimdi bu Viola’yla aynı yatağa girsem, abisiyle yatağa girmiş gibi olacam, sinirlerim bozulacak” deyip nişanı atmış, Yalova’dan kaçmıştı.
Viola, batan feribottan sağ salim kurtulanlar arasındaydı. Ondan başka feribotun kaptanı (İhsan Yüce) ve çaycısı kurtulmuştu. Fakat abisi Sebastian’ı gören yoktu. Abisinin boğulduğunu düşünen Viola, beş kuruşsuz, sefil bir haldeydi. Feribot kaptanı İhsan abi, Bostancı’daki salaş bi balık lokantasının sahibiydi. Viola’ya, “Burası artık senin evin sayılır kızım. İstediğin kadar kal” dedi. Fakat Viola, bir iş bulup, para biriktirmek, memleketi Yalova’ya dönmek niyetindeydi. Bir gün iş ilanları sayfasında Bostancı Dükü Orsino’nun, eli yüzü düzgün, üniversite mezunu bir erkek uşak aradığını gördü. Üstelik sigorta vardı ve mayış dolgundu. Viola, erkek kılığına girip iş görüşmesine gitti ve işi aldı. İsminin de Cesario olduğunu söyledi. Orsino, Cesario’yu (yani Viola) çok tutmuştu. Hatta Cesario (Viola yani) kısa zamanda Dük Orsino’yla kanka bile olmuştu. Artık Orsino, Cesario’ya çok güveniyor, sayısal kuponlarını bile ona doldurtturuyordu.
Günler bir su gibi akıp geçti. Viola için erkek kılığında dolaşmak sorun değildi. Zira o zamanlar erkekler yoga taytı giyip, peruk takıyorlardı. Biraz sıksa gerçek bıyık bile çıkarabilirdi. Fakat bu Dük Orsino, sabah akşam Kontes Olivia’dan bahsedip etrafındakilerin kafasını skiyordu. Yalnız burada Cesario’nun aslında bir kadın olduğunu unutmayalım. Yani bu romantik muhabbetler Cesario’yu (bildiğin Viola) çok da darlamıyordu, aksine kızcağızı tavlamaya bile başlamıştı. Cesario kılığındaki Viola, Orsino’yu dinlerken içinden, “Ay canıım yazııık, çok tatlı yhaa” demeye başlamıştı. Adama aşık oluyordu mu ne… Cesario (aslen Viola), Orsino’ya yakın olmak için ona tavsiyeler vermeye başlamıştı. E kadın olduğu için kadın ruhundan çok iyi anlıyordu tabi.
Fekat Orsino, Cesario’nın kadın ruhundan çok iyi anladığını farketmişti. Kendi denyoluğunu Cesario ile kapatmayı düşündü. Ve onu aşk elçisi olarak Kontes Olivia’ya yollamaya karar verdi. Cesario, gidip Olivia’yı kendi hoş sözleriyle tavlayacak, parsayı ise Orsino toplayacaktı. Cesario (Viola… Tamam bi daha hatırlatmıyorum siz şeyedersiniz), çok bozulmuştu. Fekat istemeye istemeye bu acımasız görevi kabul etti. Cesario yola çıkarken, Orsino ellerini ovuşturarak, Kenan Doğulu’dan bir parça mırıldanıyordu, “Kandırdım nazlı yari sonunda çılgın sözlerlee…”
Cesario, Kontes’in Kartal metro çıkışındaki şatosuna vardığında, kapıdaki uşaklar Cesario’yu içeri almak istemediler. Cesario ise gizli aşkı Orsino’ya, kendisi için çok acı verici olsa da Kontes’i kafalayacağına dair söz vermişti ve bu sözünü tutacaktı. Metro çıkışına gaste kağıtları, karton falan serdi oturdu. “Ya Kontes’le görüşürüm ya da sittin sene burda yatarım” diyordu. Uşaklar, Kontes’e gidip, “Ekselansları! Kapıda bi manyak var. Orsino yollamış, ne yaptıysak gitmedi” dediler. Kontes, bu inatçı genç adamı merak etmişti. Camdan bakar ve Cesario’yu görür görmez aşık olur.
Şimdi buraya kadar olanları bi toparlarsak; Dük Orsino, Olivia’ya aşık. Cesario kılığındaki Viola, Dük Orsino’ya aşık. Kontes Olivia da erkek sandığı Viola’ya aşık. Fakat Viola erkek suretinde dolandıkça Orsino ile manita olamaz. Aslında kadın olduğu için de Oliva’yla manita olması şu an olası görünmüyor. LGBT olayına karşı olduğumuzdan değil tabi ama oyunun karakterleri gayet straight anladığımız kadarıyla.
Neyse efenim, Cesario haliyle kadınların hoşlanacağı damarlardan yürüyebildiği için Olivia’ya güya bir aşk elçisi sıfatıyla yazdıkça yazar. Fakat Olivia, sözde Cesario’ya çok fena tutulmuştur, aklı başından fırlamıştır. Bu sözleri Cesario’nun sözleri gibi dinler. İyiden iyiye kaptırır kendini oğlan kılığındaki bu kıza. Cesario gittiğinde ayılır anca. Hemen uşağını çağırır ve kendi yüzüklerinden birini çıkarıp vererek “Ayol herif zorla elime bi nişan yüzüğü tutuşturdu. Git geri ver şunu” der numaradan. Uşak, koşup Cesario’ya yetişir, yüzüğü verir. Cesario ise kadın olduğundan bunun kadınlar arasında gizli bi sinyal olduğunu bilmektedir. Olivia’nın kendisine iş attığını hemen çakozlar. Meğer o zamanlar bi erkeğe sinyal yakmak için bu yüzük numarasını yapıyollarmış. Cesario’nun, yani Viola’nın fena halde kafası karışmıştır. Viola’nın bile kafası karıştıysa, ya biz n’apalım di mi?
Cesario, Dük Orsino’nun yanına döner. Çok üzgünmüş numarası yaparak, “Maalesef lordum. Kadın nuh diyor peygamber demiyor. Bu iş yaş, gelin vazgeçin bu karıdan” der. İşi garantilediğini sanmakta olan Orsino yine yıkılmıştır. Bir rakı sofrası kurdurur. Karşılıklı demlenip dertleşirler. Eski manitalardan falan bahsederler. Cesario, kafayı bulunca kendisinin de birine fena halde abayı yaktığını kaçırır ağzından. Orsino, halinden anlayan birini bulduğuna sevinmiş, neşesi yerine gelmiştir. “Anlatsana kankito. Çıtırdan mı?” diye sorar. Cesario, iyice çakırkeyf olmuş, ötmeye başlamıştır, “Yok be lordum. Sizin yaşlarınızda der”. Orsino neşelendikçe ayıya bağlayan bir adamdır. Hemen belden aşağı muhabbete başlar, “Oo yaşlı seviyon demek? Nası bişii? Fizik yerinde mi bari?”. Cesario sırıtarak, “Etine dolgun bişii amirim. Aynı size benziyo” deyince Orsino kıllanır. “Ulan bu Cesario gay falan olmasın. Laf döndürüp inceden bana mı yazıyor acaba?” diye düşünür. Konuyu değiştirerek tekrar Kontes Olivia’ya getirir. Cebinden hayvan gibi pahalı bi yüzük çıkarıp masaya vurur. “Bak yiğenim! Gözüng yüzüg görsüng! Tam beş yüz bin gayme saydım buğa” der, “O Olivia garısı buna direnemeyeceyg!”. Orsino aslen Adanalı’dır ve çok içince şiveli konuşmaktadır.
Orsino, gidip Kontes’in kapısına dayanmak konusunda ısrarcıdır. Cesario, “Hay skicem kontesini de Olivia’sını da” diye düşünmektedir. Fakat Orsino’ya aşık olmuştur bi kere, sakinliğini koruyarak, “Siz alkollüsünüz lordum. Gece gece bi tatsızlık çıkmasın şimdi. Yüzüğü ben götüreyim, işi bağlayayım” diyerek Orsino’yu ikna eder.
Cesario, gecenin köründe kendini Olivia’nın Kartal metro çıkışındaki şatosunda bulmuştur yine. Bu kez Olivia kararlıdır, Cesario’ya sahip olacaktır. Suzan Avcı misali, gecelikle şatonun kapısına çıkar. Cesario’ya “Ölüyorum bitiyorum aşkından yiğidim” diye sülük gibi yapışır. Cesario’nun tepesi iyice atmıştır, oradan kaçmak ister fakat kadın bırakmaz. “Kadınım ulan ben kadın” diye bağırıp, sahte bıyığını fırlatıp atma noktasına gelmiştir Cesario. Ama Orsino’yu bi daha göremememekten korkmaktadır.
Burda devreye Sir Andrew ve şakacı dayısı Sir Toby giriyor. Sir Andrew de Kontes Olivia’ya yanık bir gerzodur. Şakacı dayısı Sir Toby ise tam bir şakacı dayıdır. Sir emeklisi maaşıyla geçinmekte, akşama kadar feysbukta vatsapta komik resim paylaşmakta, mütemadiyen dayı şakaları yapmaktadır. Sir Andrew, Cesario ile Kontes’in işi pişirdiğini düşünüp kıskançlık krizleri geçirmektedir. Şakacı dayı Sir Toby ise yiğeni Andrew’i iyice gaza getirip, Cesario’yu duelloya davet etmesini fiştikler. Çıkışta Cesario’yu kıstırıp duelloya davet ederler. Şakacı dayı Toby, içten içe “Ulan instagrama malzeme çıktı yine” diye sevinmektedir. Cesario ise “Akşama halamgiller gelecek, başka zaman inşallah” diyerek kaçmak ister, kaçamaz. Kılıçlar çekilir. Fakat o sırada bir ekip otosu gelir ve kavga dağılır. Cesario, Orsino’nun şatosuna doğru topuklar.
Bütün bunlar olurken Viola’nın boğuldu sanılan ikiz kardeşi Sebastiyan (Sebo), çıkıp gelir. Sebo, kazadan sonra beş parasız kalınca metro çıkışlarında sahte maske ve kolonya satmaya başlamıştır. Metro çıkışında Sir Andrew ve dayısı Toby ile karşılaşır. Sir Andrew, Sebo’yu görünce, “Yakaladım şerefsizi!” diyerek saldırır. Sebo da Andrew ve dayısını kapkaççı sanmıştır. İkisini de bi güzel döver. O sırada cama çıkan Kontes Olivia da Sebo’yu Cesario zannederek eve çağırır. Sebo, Olivia’dan hoşlanmıştır. Hemen o gece bi nöbetçi imam çağırılır ve nikah kıyılır.
İşler karışıyor iyi dinleyin. Cesario’nun rakı masasında bıraktığı Dük Orsino, içip içip iyice zıvanadan çıkmış, Kontes’in kapısına dayanmak üzere metro çıkışına varmıştır. Yolda Cesario ile karşılaşır. O sırada yine cama çıkan Kontes Olivia, (bu kadın niçin sürekli camda hiç bilmiyorum) Cesario’yu görür ve ona, “Aaa Cesario aşkım napıyosun sen dışarda?” diye seslenir. Kontes’in bu tavırları üzerine Orsino, Cesario’nun aşk elçisi ayağıyla Kontes’i ayarttığını zannederek sinirinden çıldırmıştır. “Ulan Cesario, hayın Cesario! Seni kanka bildik, meğer yılanın önde gideniymişsin şerefsiz Cesario! Gebertecem seniii!” diyerek, kızın üstüne yürür. Pencereden “A a aa! Yetişin komşular kocam elden gidiyooor!” diyerek aşağıya inen Kontes, Orsino’nun saçını başını yolarken Orsino şaşkındır. “Bi dakka ulan ne kocası? Ne ara nikah kıydınız siz allahsızlar?!” diye feryat eder. Cesario kılığındaki Viola da şaşkındır, “Ne nikahı lordum? Ben kimsenin kocası falan değilim yaa!” dese de, çağırılan imam Viola’yla (Cesario) Olivia’yı nikahladığını doğrular. O sırada ağzı yüzü dağılmış Sir Andrew ve şakacı dayısı Toby de gelir ve Cesario’dan davacı olduklarını söylerler.
İşler iyice karışmışken Sebo (Sebastian) gelir, Cesario bıyığını çıkarıp atar, yine Viola olur. İkiz kardeşler sarılıp hasret giderir. Olay çözülmüştür. Olivia, Sebo’yu alır, Viola da Orsino’ya kalır. Gırgıriye soundtrack eşliğinde çifte düğün ile mutlu son.
Ülkü Tamer Sözlüğü: Sıddık Akbayır yazdı, Necmi Yalçın çizdi
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.