34,8869$% 0.03
36,8010€% 0.46
44,5909£% 0.23
3.045,17%-0,01
2.718,72%0,07
10.124,06%0,65
Bazı kitaplar vardır, bizi kara delikler gibi içine çekeceği daha ilk cümlelerden bellidir. İşte Albert Camus’un “Yabancı” eseri bu türden bir kitap. Okuyucuyu içine çeken kitabın ilk cümleleri şunlardır: “Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum.” Başkahramanımız Meursault için pek önemli değil. Önemli olan Meursault’un annesinin kaldığı huzur evinin uzun yolu. Evet, başkahramanımız hiçbir şeyi umursamayan, vurdumduymaz, ilgisiz, hissiz, gamsız bir ruh hali var.
Annesinin öldüğüne dair telgraf alınca cenaze işlemleri için huzurevine gidiyor. Görevliler tabutu açmak istiyorlar çünkü annesini son kez görmek isteyebileceğini düşünüyorlar. Meursault, buna gerek olmadığını söylüyor. Cenaze töreninden defin sürecine kadar tek damla gözyaşı da dökmüyor. Sevgilisi “evlenelim” diyor. O “fark etmez” diyor. Çok önemli bir özelliği daha var, o da yalan söylememek, belki de tek olumlu özelliği diyebiliriz.
Yukarıdan anlaşıldığı gibi roman annesini ölümünü tebliğ eden telgrafla başlıyor. Meursault orta sınıf bir ailenin çocuğudur. Annesi öldükten sonra ertesi gün hayatın olağan akışına kendini bırakıyor. Sevgilisi ile sinemaya gidiyor, geziyor vesaire… Bir gün arkadaşlarıyla gittiği sahil kenarında bir suç işliyor. Tutuklanıyor ve yargılanma süreci başlıyor. Meursault inançsız biridir, onun için ölüm ile yaşam aynıdır. Yargıç, Meursault’u cezalandırıyor ama bu ceza işlediği suçtan mütevellit değil. Yargıç, cezayı annesini cenazesinde ağlamadığı için veriyor. Ceza başkahramanın ahlaksızlığına veriliyor. Bu yüzden ceza aslında kişiye değil, düşünceye kesiliyor.
Kitaptaki başkahramanımız Meursault, ahlaksız bir vatandaştır. Ahlak: din, kültür, toplum ve benzerleri tarafından belirlenen kurallardır. Başkahraman bunların hiçbirine uymaz. Kitabın ismi de oradan geliyor. Bu başka şehirlerden ya da coğrafyalardan gelen bir yabancının hikâyesi değil. Tamamen kendi içinde yaşadığı topluma “yabancı” olan adamın hikâyesidir. Albert Camus, bize toplumun ahlak yapısına karşı gelmenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Sözlü kuralların yazılı kuralların çok ötesinde olduğunu hikâyeyi okuduğunuzda sizde anlayacaksınız. Toplumsal ahlak insanları bir arada tutar. Herkesin kafasına göre yaşadığı bir dünyada kargaşa egemen olur. Bu yüzden eserde de belirtildiği gibi adli suçlar işleyebilirsiniz ama ahlaksız suçları asla işleyemezsiniz.
Eserde anne karakteri üzerinde çok durulmamış. Nasıl biri olduğunu bilmiyoruz şefkatli mi zalim mi, orası müphem ama dikkatli okuyucular fark edeceklerdir ki en önemli karakter odur. Her şey onun ölümünden sonra başlıyor. Kitapta yaşanan tüm olaylar eninde sonunda onun hissiz karakterinin yanında annesinin cenazesinde ağlamamasına geliyor.
Toplum bireylerden oluştuğu için bireyin yeri çok önemli. Bireyin ahlak dışı davranışlarının affı bu yüzden olmaz. Bu eserde psikoloji, felsefe, sosyoloji gibi birçok alan mevcut. Çünkü Albert Camus hem yazar hem de filozoftur. Onu tanıyanlar entelektüel kişiliğine saygı duyar. Diline gelecek olursak çok sade ve akıcıdır. Bir günde okuyabileceğiniz kitaplardan.
Yazar: Albert Camus
Eser adı: Yabancı
Tür: Roman
Yayın: Can yayınları
Sayfa sayısı: 110
Pazardaki iplikler
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.