94 yılı. Hadımköy'de görev yapıyorum, Flash'ım var (bilen bilir) dergilerde karalamalarım yayınlanıyor. Kızlardan bayağı bir çevre yapmışım, oldukça popülerim. Öğlenleri yemek yediğim, akşamları da iki tek attığım Hadımköy'deki tek restorana takılıyorum. Sahibiyle sohbetim iyi, ama asıl çalışanı Piç Ali'yle samimiyim. Kızlarla gittiğimde, param olmasa bile idare ediyor filan…
Bir süre sonra eşimle tanıştık, çıkmaya başladık. Öğrenciydi, cuma mesai bitimi Eskişehir'e yola çıkıyorum, pazartesi sabah saat 7'de dönüp içtimaya yetişiyorum. Ayda en az 5-6 depo benzin harcıyorum. Kredi kartında kuruş yer yok. O dönem Tansu Çiller başbakan, 5 Nisan kararları diye faizleri düşüren bir karar aldı. Devalüasyon, karmaşa, kredi kartına aylık %17.5 faiz öder oldum.
Tüketici kredisi çektim, bir süre rahatladım ama uzun sürmedi. Bir akşam restoranın sahibi servis yaptıktan sonra direkt sordu.
– Komutanım beylik tabancasını satan yok mu, silah lazım bana.
– Bilmem, sorarım.
Piç Ali araya girip patronuna "Komutanımda bir silah var abe, fena vuruyor" diye espiri yaptı, kızları kastederek…
– Sen sat o zaman dedi.
Ali tekrar söze karışıp "Almaya paran yetmez" dedi patronuna gülerek.
(O sıralar tabancasını satan arkadaşlar vardı, 10-12 bin lira arası. Ben 7-8 bine razıyım)
"Ne istiyorsun söyle komutan bu akşam bitirelim bu işi" diye ısrar edince piç Ali tekrar devreye girdi. "30 binden aşağıya bırakmaz" diye fiyat belirledi, pazarlık ettiler benim adıma. Ben yokmuşun gibi. 28 bine anlaştılar. Patron müsade isteyip gitti, bir saat sonra parayı getirdi. Aramızda tutanak tuttuk, ertesi gün de Çatalca Emniyet Müdürlüğüne gidip dilekçe verdik.
Tüm borçları kapattım, Ali'ye de bir binlik verdim dünyalar onun oldu (yarım maaş). Devir işlemi 8 ay sürdü (silah bende kaldı). O süre içinde tekrar silah isteğinde bulundum 4 bin liraya sıfır bir tane daha aldım. Restoran sahibi ise beni her gördüğünde masama gelip, "Ah be komutan anamı belledin, ben o paraya 2 tane makinalı tüfek alırdım" diye sitem edip dururdu.
0 Yorum