36,6704$% 0.06
40,0350€% -0.1
47,6037£% -0.04
3.555,14%0,54
3.013,94%0,44
10.862,14%0,20
Hüseyin uzun yıllar Hollanda’da işçi olarak çalıştıktan sonra rahatsızlandı. Doktorlar akciğer kanseri teşhisi koydular ve yaklaşık altı ay ömrü kaldığını söylediler. İşyeri hemen izne ayırdı. Kalan süreyi eşi dostu akrabasıyla birlikte geçirebileceğini söyledi. Hüseyin Hollanda’dan memleketi Adana’ya, akrabalarının yanına döndü.
Hüseyin’in maaşı her ay düzenli ödendi. Hüseyin’in maaş evrakları düzenli olarak postayla gönderildi. Hüseyin okuma yazma bilmediği için her ay maaş evraklarına parmak basıp geri gönderdi.
Aradan bir yıl geçti. Hüseyin maaş almaya devam etti. Maaş ödendi, evraklar geldi, parmak basıp geri gönderdi.
Aradan birbuçuk yıl geçti. Durum aynı…
Hollandalı işveren bir mektup yazdı. Hollandaca yazılan mektubun çevirisi şöyle olabilirdi.
“Hüseyin’im, Allah uzun ömür versin, ne diyelim. Doktorlar sana 6 ay ömür biçtiler malum. İnsana bu sürede neden ölmediği sorulmaz ille, eğer iyileştiysen gel işinin başına geç, eğer hastaysan da bize son durumu doktor raporuyla ilet. İş arkadaşların merak ediyor, bir kısmı yemeden içmeden kesildi gül yüzlüm. Kestane kebap acele cevap. Stop!”
Hüseyin buna cevap vermedi.
Bu arada 2 yıl geçti. Hüseyin bu arada hiçbir yazışmaya, mektuba, telgrafa cevap vermedi. Sadece maaş kağıdına parmak basıyor ve maaşını çekiyordu.
Konuyu merak eden Hollandalı işveren bir heyet oluşturup Türkiye’ye gönderdi. Hollandalı memurlar adrese vardığında Hüseyin’in akrabalarıyla karşılaştılar. Akrabalar Hüseyin’in kısa bir yolculuğa çıktığını söylediler.
Heyet geri döndü. Bir süre sonra tekrar gittiler. Hüseyin’in kavede olduğu söylendi. Bulamadılar.
Daha sonra… “Bakkala ekmek almaya diye çıktı geri dönmedi…” dediler.
Hüso’yu bir türlü bulamadılar. Sonunda Türk yetkililerden yardım isteme gereği duydular. Aileyle bir de Adana Polisi görüştü. Adana polisi Hüseyin’in yanında kaldığı aileyi sıkıştırınca gerçek ortaya çıktı.
Aile polisi kıramadı, gerçeği anlattı. Hüseyin, randevularına sadık her iyi yurttaş gibi kendisine biçilen süre içerisinde vefat etmişti. Polis “Ölmüş lan adam, uğraşmayın!” dedi.
Dosyayı kapatıp dönerken…
Hollandalı memurun aklına şeytanlık geldi, içine kurt düştü. “Bir dakika lütven, ama ortada bir gariplik seziyorum deyerli meslektaşım… 6 ay içerisinde vefat ettiyse kalan süre içerisinde nasıl oluyor da mayişini alabiliyor?! Barmaği kim basiyor?!” dedi.
(Sanırım Türkçeyi Kuşadasi’nde tatildeyken öğrenmişti. )
Bizimkiler “Çözüldü ya olm iş, uzatma lan artık!” dediler. Detaycı Hollandalı diretti. Konu tekrar açıldı. Aile ifadeye çağırıldı. Çapraz sorgu yapıldı. Hüseyin’in parmağı derin dondurucudan çıktı. Her ay maaş kağıdına basılan parmak buydu.
Konu Hollandalı memura ulusal çıkarlarımız zarar görmeyecek şekilde açıklanmış ve ‘rahmetliden bir anı, bir yadigar’ diye açıklanmıştı. Hollandalı mevzuyu yemese de kendi parmaklarına uzun uzun bakıp, inceleyip “Tamam abicim kapatalım bu tatsız olayı lütfen” dedi.
Maske, mesafe ya da mezar!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.