33,9963$% -0.22
38,0359€% 0.31
45,1984£% 0.35
2.830,54%1,00
2.589,13%1,19
9.975,61%2,06
Gece saat geç oldu. Yerimizden kalkacak halimiz yok.
Dolapta yarım kalmış bir 70’lik olması lazım.
Birimizin gidip onu oradan alması lazım.
Bir kerede yapabilirsem yaparım diye düşündüm. Buzdolabında bırakmayın şu rakıyı diyorum, kimseye dinletemiyorum. İki çay bardağı, soğuk su ve zeytin. Göz kapaklarımız daha fazla direnmiyor. Arabanın farları, kilidi açık bekliyor. Bu gece yolculuk yok, onun da haberi yok, bekliyor.
Ege’de nemli bir sabaha uyanıyoruz. Biraz ağız kuruluğu, biraz göz kapağı yapışması, biraz baş ağrıması, biten bir yol arkadaşlığı…
Eve bakıyorum; benden başka kimseler kalmamış. Küçük bir sırt çantasına bir çorap, bir tişört, bir kulaklık alıyorum. Kitaplar bana bakmıyor, ben de onları yanıma almıyorum.
İzmir’in güneşinde kuruyor hayallerimiz. Burnumda bir ince anason kokusu; midemde hafif bir kazıntı. Taksiye biniyor, pencereye asılıp bir sigara yakıyorum. Cezamız varsa ben kesiyorum. Taksici, radyodan Burhan Çaçan’ın sesi gelince yükleniyor kolonlara:
“Herkes mutlu hayatından, bir sen yoksun aaaah yanımda…
Sen nerdesin, sen nerdesin…”
İzmir’in bite başlaya geçen şehir sınırlarından havalimanına doğru uzuyoruz. Bomboş havalimanının koridorlarında yüzümde maske, içimde büyük bir mesafe, ruhumu temizlemek üzere yola düşüyorum. Ruhlar yorgun ben yorgun. Kaç duble içsek geçmiyor kiri pası.
Getto rezidanslarının ardından Körler Ülkesi’ne doğru yol alıyoruz. Uzun yıllar ötesinden bir sese doğru yürüyüp, Cadde’nin banklarına çöküyorum. Çok saat oldu, bilmiyorum kaç oldu. Otuz mudur, kırk mıdır?
Mavi masalı, sahte bir Ege lokantasında masamızda ampullerden bir sarı ışık. Fasılalı. 10 sene sonra 20 sene önce; yanıyor sönüyor. Tekmili birden yarım ömürlük seneler. Bir ben sayıyorum bir sen sövüyorsun.
İlk defa bu kadar İstanbul’u özlüyorum. Kanından mı, suyundan mı hiç bilmiyorum.
Bundan sonraki bir günü dahi merak etmiyorum, zihnimdeki saman tadını tarif etmeye çalışırken, tarih oluveriyoruz hep birlikte.
Hep öyle değil midir?
İşte bu şişe ben, şu şişe sen… Midem yanıyor inceden. Şehrin üstüne göz yaşlarını seresim, içinden gün ışıkları geçiresim var. Yedi renge bulayasım var Yedi Tepeli’yi.
Renksizliğini iyi tanırım buraların; velâkin rengini de.
Cenazeden biraz sonra, ıssızlıktan biraz önce. Çok renkli, az eski bir gecenin içinde, koca ömrümüze sığan birkaç hece sadece…
Bugünler de geçecek elbette.
Bay Cosmos
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.