Bu kadarı fazla!

Sevgi Hanım, gönülsüz alıyor sizi içeriye. Oda oda… ince ince bakıyorsunuz… Her şeyi tek başınıza sorunsuz yapabileceğiniz mis gibi bir daire…


Pes etmek yok oğlum Cezmi, diyorsunuz. İyi ama ev yok… Oysa aradığınız sadece üç şey: Eve girerken de, evde de merdiven olmasın. Banyoya giriş de kolay olsun. Sahibinden kiralıkları… Emlakçıdan kiralıkları bir bir tarıyorsunuz… Yok oğlu yok… Kara kara düşünürken… O da ne? Düz ayak, bahçe katında, tam da aradığınız niteliklerde bir kiralık daire ilanı karşınızda! Hem de kirası kesenizi de aşmıyor. Dünyalar sizin. Hemen arıyorsunuz telefonla… Ev sahibi bir kadın… Siz erkeksiniz; 60 yaşlarında… Türkçeniz güzel… Güzel güzel konuşuyorsunuz… Ev sahibi de beğeniyor sesinizi, konuşmanızı… Buyurun gelin, diyor, hemen eve bakın… 

Atlayıp gidiyorsunuz. Arabanızla takuş tukuş yolları aşıyor, yağmurluysa hava şıpır şıpır ıslanarak… güneşliyse kan ter içinde kalarak… rüzgârlıysa içinize içinize işleyerek rüzgâr, ilerliyorsunuz. Ne gam… Gidiyorsunuz ya… Sizin kadar kimse mahir süremez o arabayı. Rampaları çıkıyor… Yokuşları iniyorsunuz… “Daaat” diye korna çalıyorlar size… Efendiliğinizi bozmadan ilerliyorsunuz… Kimse sizin kadar sabırlı olamaz… Sizin sabır eğitiminiz hiç bitmiyor… Ve evet tam saatinde Baltalimanı’nda; kiralık evin önünde duruyorsunuz. Bakıyorsunuz etrafa. Pıt diye girip pıt diye çıkacaksınız dışarı… Evin içi de böyle rahatsa… Daha ne? Tuttum gitti, diyorsunuz içinizden… Sonra bir araba kükreyerek geliyor evin önüne. Hanımefendi iniyor arabasından. Sesleniyorsunuz: “Sevgi Hanım!”

Sevgi Hanım ters ters bakıyor size. Siz de kimsiniz? 

“Ben Cezmi” diyorsunuz, “Kiracı adayınız. Telefonda randevulaşmıştık.”

Sevgi Hanım, bir yüzünüze, bir arabanıza bakıyor… Mersedesim, dediğiniz akülü arabanıza… Eliniz ayağınız o güzelim tekerlekli sandalyenize… bakıyor… Sonra olmayan ayaklarınıza… Yok öyle saklamıyorsunuz bir örtü altında ayaklarınızı… Her şey açık sizde… Yüzünüz gibi… 

“Merhaba” diyorsunuz. Alışıksınız insanların bu hallerine…

Bir engelliyle karşılaşacağını nerden bilsin Sevgi Hanım? Bilse gelmeyecek zaten. “Merhaba… Ben şey…” diyor… Geldiğine bin pişman! Vazgeçtim evi göstermekten, diyecek. Ama diyemiyor…

Öfkeli yürümesi bundan… Şangur şungur anahtarı çevirip açıyor kapıyı… Bir adım atıyor… Dönüyor size “Ama… Siz girmeseniz” diyor. “Niye?” Sevgi Hanım kararlı; “Şimdi böyle kirli kirli arabanızla… sokağın kirini pasını eve taşıyacaksınız.” Oysa onun ayakkabılarından kirli değil arabanızın lastikleri… “Girmeden nasıl görebilirim ki?” diyorsunuz. Sevgi Hanım, gönülsüz alıyor sizi içeriye. Oda oda… ince ince bakıyorsunuz… Her şeyi tek başınıza sorunsuz yapabileceğiniz mis gibi bir daire… “Çok güzel” diyorsunuz. Hatta tutamayıp kendinizi “Mükemmel!” diyorsunuz. “Tutuyorum evinizi!”

Sevgi Hanım hiç vakit kaybetmeden pat diye “Ama” diyor… Devamını da getiremiyor… Gözlerinin içine bakıyorsunuz lekesiz bakışınızla… “Ama” diyor yine… “Ama siz parkeleri çizersiniz!” Parkeleri mi? Hiç de ayrımına varmamıştınız parkelerin, değil mi? Bakıyorsunuz… Gıcır gıcır değiller… Ama öyle güzeller ki… Kızıl kahve renginde yere uzun uzun uzanmışlar… “Niye çizeyim?” diyorsunuz. “Eve böyle bu tekerlekli arabayla girip çizersiniz…” diyor… Sevgi Hanım’ın ağzının payını verip çıkmak aklınızdan bile geçmiyor…  Bu evi kaçırmak gibi bir lüksünüz yok… “Hayır, hiç kuşkunuz olmasın! Parkelerinize tek bir zarar vermem!” diyorsunuz. “Ama” diyor yine Sevgi Hanım… “Ama… Siz nasıl temizlik yapacaksınız ki?” Şimdiki evinizde nasıl temizlik yaptıysanız öyle yapacağınızı söylüyorsunuz… “Ama olmaz böyle” diyor Sevgi Hanım… “Her şeye bir laf söylüyorsunuz… Ben sizi düşünüyorum…”

Gülüyorsunuz… Kendinizi tutamıyorsunuz… Sevgi Hanım “Bu kadarı fazla” diyor… “Evet” diyorsunuz… “Bu kadarı fazla! Bırakın siz beni düşünmeyi…”

Geri geri gidip kapıda döndürüyorsunuz arabayı… “Kırt” diye bir ses duyuyorsunuz. “Hayır yaaa!” diye de bir haykırış… Dönüp bakıyorsunuz… Sevgi Hanım’ın ayakkabısının topuğu kırık parkenin arasına girmiş… 

Yürü canım Mersedesim, diyorsunuz… 

[zombify_post]


0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir