34,2299$% -0.07
37,3284€% -0.23
44,8341£% 0.09
2.930,45%0,46
2.665,75%0,64
8.860,30%1,85
Erken yatıcam bu sefer. Sabah 7 gibi erkenden yatiim diyorum.
Hayatta 2 kuralım vardır. Bunlardan ilki "2 kuralım olduğu"dur. İkinci kuralı hatırlamıyorum, o da ööle lüzumsuz bi kuraldır kesin. Benden akıl bekleyen varsa vay haline.
Üstat dediğim, piyasada benim kadar ya da benden eski bir iki dostumun yazdıklarından esinlenip, genelleme bazlı bir iki laf etmek istiyorum:
Bu ülkenin başına ne geldiyse; bi "hemşericilik"ten bi de "emeğe saygı" denen zevzeklikten gelmiştir.
Yarışma olur, "mahallemizin çocuğu" ya da "kuzenim" diyerek oy istenir. Bana ne mahallenin çocuğuysa ya da senin kuzeninse? İyi mi kötü mü, hakkaten hakediyo mu, etmiyo mu ona bakarım ben. Bu memlekette birinin bişeysi olduğu için hak etmedikleri yerlere "getirilen" insanlardan şikayet edip sonra mahallenin çocuğuna oy vermek/istemek ikiyüzlülüktür!
Emeğe saygı zevzekliğine gelelim:
Bi insanın kendi yazıp çizdiği, belki de çok zorluklarla sunulabilir hale getirdiği bişeyi paylaşmasının ne olduğunu iyi bilirim. Yapmışlığım da vardır. Ancak ben bişeyi paylaşıyosam, beğenenler kadar beğenmeyenler de olacağını, beğenenin "çok güzel olmuş hocam" demesiyle, beğenmeyenin "berbat! bu ne lan" demesinin teknik olarak aynı olduğunu ve her ikisini de aynı şekilde kabullenmem gerektiğini bilir, öyle paylaşırım. Paylaşılan işin gerisindeki zorluklar ya da paylaşan kişinin geçmişi beni kazımaz babacım. Benim o işi ne zorluklarla yapıp sunduğum da karşımdakini kazımaz aynı şekilde. İş güzelse güzeldir, değilse değildir. Zorluklarla yapılmış olması ya da yapanın "markası" onu "daha iyi" yapmaz. Ve sırf ona bi emek harcanmış diye susmak zorunda değilim. Beğendiğimi belirtme hakkım varsa, beğenmediğimi de belirtme hakkım var. Beğendiğimde kullandığım dil ne kadar coşkuluysa, beğenmediğimde kullandığım dil de o kadar acımasız ve sert olur, gayet normal.
Bir ürün, tatmin edici satış rakamlarına ulaştıysa; buna SATIŞFEKŞIN denir. Bütün ekônomi tabirlerini ööreticem size yavaş yavaş.
Otohıyogrofi
Ben star olmayacağım, ben efsane olacağım – Freddie Mercury
Ben bi s**im olamadım, olacak gibi de görünmüyo 🙁 – Fehmi Gökçüri
Mekân değerlendirim yazısı(!)
Fasbüküsü, hayatının hatasını yaparak bana "dün Kadıköy'de olduğunu bildirmiştin. Kadıköy'le ilgili bi değerlendirme yazısı yaz" dedi. Yazı ektedir (aynen yazdım oraya)
"Çok güzel çok leziz. Boğa var, sığır var. Belli saatlerde daha da belli saatler var misal. Ben çok gidiyoruz arkadaşlarla ve orada oyuncaklar olsaydı daha da bi neşeliyiz oysa. Ama olsundu."
Lüksün zirvesindeki RR ve Bentley gibi arabaların yanısıra, Vip tasarımlı denen lüks minibüslerde filan da sürekli bi "Kapitone" deri döşeme mevzusu var. Nedir yavrum bu kapitone olayı? Gençliğimizi yiyen iğrenç şetland kazakların yere batasıca baklava desenlerini, en lüks araçların deri koltuklarına dikiş dikiş nakşetmek neyin intikamıdır?
Bi tanesi; bi kağıda yazılan Arapça dua ya da ayeti üzerinde taşıyınca, beladan korunacağına inanıyo. Diğeri de bi kağıda yazılan küfürü su şişesinin üzerine yapıştırınca, suyun donarken düzgün kristalleşemiycene. Ben bu ikisi arasında bi fark göremiyorum . En güzeli de; ikinciye inananların, birinciye inananlara " ay çok cahiller" demesi!
Alper Ocak’tan beşibiyerde karikatürler
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.