34,3570$% 0.37
37,0406€% -0.11
44,5486£% 0.09
2.976,12%0,02
2.694,42%-0,36
8.946,13%0,95
15 Ağustos 2021 Pazar
Kar, kış, kıyamet: Abdülkadir Tamer'den bir öykü
Kaleminin gücüyle ayakta kalan babam: Burhan Arpad
... Ve Zonguldak
Yer altında Romanlar ve Gebenler
"Göğü kucaklayıp getirdim sana, kokla açılırsın"
İçimdeki cinayet (Altıncı Bölüm-FİNAL)
Günaydın fakirler. O biçim param var ama sizinle aynı kaderi paylaşıyorum: Köşkte mahsur kaldım! Hayır bileydim kendi koronamı yaptırırdım. Para bok, "Yapın lan!" derdim tık tık para saçarak… Bugün günlerden o gün. Dün dündü. Yarın da bi başka gün olcak inşallah. Allah cümlemize nokta nasip etsin ki cümle bitsin. "29 kere 40 yıl kölesiyiz öğretmenin" demiş Ali Rıza 1000boğa. 1160 yıl yapar. İnsan ömrünün o kadar olmadığı şarkılar bunlar. Siz ne kadar fakirseniz ben de o kadar değilim.
Sandığınızdan daha zenginim, zaten sizin sandığınız zengin olamaz. Sandık lan bu, en fazla içine sığan para ya da mücevher kadar zengin olabilir. "Altına Hücum" diye bi film vardı, devamı çekiliyomuş, bu sefer üstüne hücum ediyollarmışmış. Komşu teyze söyledi. Ona da kaynı söylemiş. Holivut'ta çalışan bi yeğeni var bunun, ona da işyerinden söylemişler.
Korona ne âlemde? Aslında yalan söyledim, sizinle tam da aynı kaderi paylaşmıyorum. Köşk möşk yalan, ev o kadar büyük ki salonla banyo arasında ana cadde var. Ana cadde çok iğrenç bi laf! Ana cadde! Erkek erkektir, aslan anandır! Bi de Kofi Annan vardı, Birleşmiş Milletler şeyi. Ne saçma laf lan; birleşmiş… Yani "1"e benzemeye başlamış, "1"e dönmüş…
Korona olabilir gerekçesiyle köşkteki 630 çalışana izin verdim. Yurt içi uçuşlarda Kdv'nin %1'e inmesi en çok bana yaradı, misafir yatak odasına uçakla gidip gelirim artık. Gerçi ben kendi uçağıma bilet almıyorum ama olsun. İnsan zengin de olsa insan…
Sütaş yoortlarının oğlunu tanıyorum ben.
Şayir Fehmettin Ekosebüllük'ün 2013 yılında -Allah'tan- yayınlanmayan "Kalbe Sığmaz Şiyirler" kitabında yer alan en dokunaklı ve duygusal şiyirleri…
Sen balata nedir bilir misin evlat?
Terli bir ikindi vakti
Omuzlarında apoletler
İçinde tüm komutanların ortak emri
İşte o gün yağmur yağar bu şehre…
Ve isterdim ki o çocuk büyüsün
Ve alsın dertlerimi oysa
Ama olsundu
Gittiler dönmemecesine…
Bir kadının gözlerindedir seks
İçtenlik mavi bir anı
Ve yalandır aslında kediler
Aslolan çitlerdir
Seninle benim aramda
Düştükçe acır
Acıdıkça öfkeye keser kıpkızıl
Ve döndükçe başı döner
Yığılır yokuşta
1.6 dizel…
Ayaklarına sarıldı
Düşüyordu
Yalana öykündü umarsız
Bir çocuk kadar saf
Puşt kadar keskin
İki teker bir ağılda ağladı
Uzun sessiz bir bahara serzenişte
Düşüyordu
Tutamadım
Düştü
A aaa
Yarışıyorduk
Elimizde hacıyatmazlar
Gözlerimiz kısık bakarken aya
Geceye karıştı sevişmeler
İçinde ondan yoktu bedenlerin
Dışında giysi
Umarsız
Umarlı
Umar Şerif
Ummadık şerif
Pis herif!
Geçen yıl bu zamanlar, salgın yüzünden eve hapsolma psikozuyla delirmişiz iyicene!
– Komşusunun teklisi yokken albüm çıkaran bizden değildir.
– Komşu komşunun ses kartına muhtaçtır.
– Reverb ve delay DAW’dandır.
– Solist kendi müziğini miksleyemez.
– Top 10 aranjörlerin ayağı altındadır.
– Çin’de de olsa sus4 basınız.
– Detone olmaz bir Allah!
– Bana bir beste verenin 40 yıl geri vokali olurum.
– Olmaya drive cihanda bir eski lambalı gibi.
– Bir yerde reverbler çok uzamışsa, orada tonmeister batıyor demektir.
– Acemi solist kabloya dolanır.
– Gitarist sana söylüyorum, klavyeci sen anla.
– Ben Leslie Niel’ım
– Lesli Nielsen ispat et!
Toto severler bilir:
Jeff Porcaro gitariste hatun gösteriyor:
– Steve, Lukather!
Who planned to found Led Zeppelin?
– Robert Planned.
Who may play guitar?
– Brian May.
Queen’i kurmak için bankadan borç alan grup elemanı kimdir?
– Kredi Mercury.
Kalender (33):
İstanbul'da yaşıyor. Kendini orduevi olarak tanımlıyor. Evrensel çüküm yasasına ilgi duyuyor. Tatak kolleksiyoneri. Terlik giymeyi seviyor. İlk evliliğinden hâlâ bi kocası var (boşanmamış ya la). McDonalds'ta çalıştığı gençlik yıllarında 3 kez ayın elemanı seçilmiş. Etiler'de bir Kettle'ı var.
Cemile (39):
İstanbul'da yaşıyor. En önemli özelliği, önemli bir özelliğinin olmaması. Mücver üzerine yüksek yapmış. Geçen yıl doktora tezini vermiş, başkalarına neyini verdiği bilinmiyor. Gizemli olmayı seviyor ancak olamıyor. Dangalak.
Nejla (36):
İstanbul'da yaşıyor. Zeytinyağlı dolmadan hoşlanıyor. Dizel arabaya hayır diyemiyor. Başkalarının boş vakit dediği zamanlarda kitap okuyup film izlediği için boş vakti yok. Bosch vakitlerinde buzdolabı ve çeşitli beyaz eşya üretiyor. İlk kocasından ikinci bi kocası daha var (3some'a girdilerse demek).
Verda (36):
Eski milli. Hangi konuda, onu bilmiyorum… İki kavanoza pirinç doldurup birine sürekli küfür eden, diğerine sevgi dolu konuşanlardan. Küfrettiği kavanozdaki pirinçler, diğer kavanozdakileri de kafaya alıp hep beraber buna dalmışlar. Artık hakkaten küfrediyo ama kavanozdaki pirinçlerin duymıycaa şekilde. Başkomser araya girmese Baldo'dan şikayetçi olacaktı.
İsmail (32):
Ailesi erkek beklediği için bu ismi koymuşlar, zaten de erkek! Anneyi göz doktoruna götürmem şart oldu!
Bilim ve inancın neden sürekli karşı karşıya getirildiğini, bu ikisinin neden zıt kutuplar olarak görüldüğünü anlamadım hiç bi zaman.
Din, her şeyin "yaratıldığı"ndan bahseder, ama bu yaratılışın şekli, süresi ve yöntemi hakkında bi bilgi vermez. Bilim ise belli bi yöntem öne sürer, eldeki bilgiler ışığında kuvvetli tahminlerde bulunur ve bunu ispatlamaya çalışır. Aslında; dinlerde bahsedilen yaratılış hikâyesinin, bilimle çelişen bi tarafı yoktur, zira işin din kısmında "yöntem" belirtilmemiştir.
Evrim teorisi, canlıların milyonlarca yıl süren uzun bir evrim süreci sonucu tek bir türden evrildiğini söyler, dinler ise tüm türlerin yaratıldığını. Ve bu ikisi birbirine karşıt değildir zira hiç bir din canlıların bir anda, tek seferde ve her birinin ayrı ayrı yaratıldığını ya da türlerin birbirinden evrilmediklerini söylemez, bu sadece "kasten yanlış" yorumdur. Dinler "yaratıldı" der, bilim ise bu yaratılışın ne şekilde gerçekleştiğini açıklar. Diğer yandan, evrim teorisi de tüm bu süreci planlayan bir yaratıcının varlığını reddetmez hiç bi şekilde. Bu konuya değinmemiş olması, bunu reddettiği şeklinde yorumlanamaz. Günümüzde pek çok bilim insanı, sadece hidrojen atomundan bugünkü evrene, canlılığa ve nihayet insana uzanan sürecin plansız programsız rastgele bir süreç olmasını mantıklı bulmuyor. Zaten yapılan kaba hesaplamalar da, evrenin; dünyadaki canlı varlığı ve çeşitliliğinin rastgele bir süreçle bugüne gelebilmesi için çok genç olduğunu söylüyor (Kaba bir hesapla, saf hidrojenden bugünkü insana rastgele seçimler sonucu ulaşmak için milyonlarca deneme-yanılma gerekiyor ki bu da trilyonlarca yıl alıyor, oysa evren "sadece" 15 milyar yaşında).
Ana konu şu: Nasıl ki inançlar konusunda bağnazlık diye bişey varsa; aynı bağnazlık bilimde de var.
1900'lere kadar, o dönemin bilim insanları, insanın saatte 100 km hızı geçerse öleceğini söylüyordu. Galileo'ya kadar dünyanın evrenin merkezinde duran sabit bir cisim olduğu yine bilim dünyasının genel kabulüydü. Higgs ortaya çıkıp, daha sonra kendi adıyla anılacak olan Higgs Bozonu denen şeyin var olması gerektiğini iddia etmeseydi, bilim dünyası asla böyle bi parçacığı araştırıp bulmayacaktı. Bilimi geliştiren, teknoloji ve bilgi birikimi kadar, zaman zaman ortaya atılıp geleneksele karşı çıkarak yeni modeller üreten "çılgın"lardır.
Netice; din ve bilim karşıt değildir. Kasıtlı olarak karşı karşıya getirilmektedir ve her iki taraf da bunu yapmaktadır.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.