Bilim mi haklı, din mi? Ya da belki…

Evrim, canlıların uzun bir evrim süreci sonucu tek bir türden evrildiğini söyler, dinler ise tüm türlerin yaratıldığını. Ve bu ikisi birbirine karşıt değildir!..


Bilim ve inancın neden sürekli karşı karşıya getirildiğini, bu ikisinin neden zıt kutuplar olarak görüldüğünü anlamadım hiç bi zaman.

Din, her şeyin "yaratıldığı"ndan bahseder, ama bu yaratılışın şekli, süresi ve yöntemi hakkında bi bilgi vermez. Bilim ise belli bi yöntem öne sürer, eldeki bilgiler ışığında kuvvetli tahminlerde bulunur ve bunu ispatlamaya çalışır. Aslında; dinlerde bahsedilen yaratılış hikâyesinin, bilimle çelişen bi tarafı yoktur, zira işin din kısmında "yöntem" belirtilmemiştir.

Evrim teorisi, canlıların milyonlarca yıl süren uzun bir evrim süreci sonucu tek bir türden evrildiğini söyler, dinler ise tüm türlerin yaratıldığını. Ve bu ikisi birbirine karşıt değildir zira hiç bir din canlıların bir anda, tek seferde ve her birinin ayrı ayrı yaratıldığını ya da türlerin birbirinden evrilmediklerini söylemez, bu sadece "kasten yanlış" yorumdur. Dinler "yaratıldı" der, bilim ise bu yaratılışın ne şekilde gerçekleştiğini açıklar. Diğer yandan, evrim teorisi de tüm bu süreci planlayan bir yaratıcının varlığını reddetmez hiç bi şekilde. Bu konuya değinmemiş olması, bunu reddettiği şeklinde yorumlanamaz. Günümüzde pek çok bilim insanı, sadece hidrojen atomundan bugünkü evrene, canlılığa ve nihayet insana uzanan sürecin plansız programsız rastgele bir süreç olmasını mantıklı bulmuyor. Zaten yapılan kaba hesaplamalar da, evrenin; dünyadaki canlı varlığı ve çeşitliliğinin rastgele bir süreçle bugüne gelebilmesi için çok genç olduğunu söylüyor (Kaba bir hesapla, saf hidrojenden bugünkü insana rastgele seçimler sonucu ulaşmak için milyonlarca deneme-yanılma gerekiyor ki bu da trilyonlarca yıl alıyor, oysa evren "sadece" 15 milyar yaşında).

Ana konu şu: Nasıl ki inançlar konusunda bağnazlık diye bişey varsa; aynı bağnazlık bilimde de var.

1900'lere kadar, o dönemin bilim insanları, insanın saatte 100 km hızı geçerse öleceğini söylüyordu. Galileo'ya kadar dünyanın evrenin merkezinde duran sabit bir cisim olduğu yine bilim dünyasının genel kabulüydü. Higgs ortaya çıkıp, daha sonra kendi adıyla anılacak olan Higgs Bozonu denen şeyin var olması gerektiğini iddia etmeseydi, bilim dünyası asla böyle bi parçacığı araştırıp bulmayacaktı. Bilimi geliştiren, teknoloji ve bilgi birikimi kadar, zaman zaman ortaya atılıp geleneksele karşı çıkarak yeni modeller üreten "çılgın"lardır.

Netice; din ve bilim karşıt değildir. Kasıtlı olarak karşı karşıya getirilmektedir ve her iki taraf da bunu yapmaktadır.

[zombify_post]


0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir