34,9524$% 0.16
36,7001€% 0.21
44,1195£% -0.31
2.988,68%-0,58
2.661,71%-0,65
10.125,46%0,66
“Tek başına yaşayabilmek için ya hayvan ya da Tanrı olmak gerekir, der Aristo. Üçüncü bir seçenek eksik: İkisi de olunabilir; filozof olunarak…”
– Putların Alacakaranlığında, Friedrich Nietzsche
“Ben yalnızlığın insan haliyim.” demiş Friedrich Nietzsche… Felsefesinde en çok yer verdiği konu yalnızlık olmuş. Peki, Nietzsche hep yalnız birisi miydi? Yoksa yalnızlığa ihtiyaç duyduğu için hayatının merkezini “yalnızlık” mı yapmıştı? Bu onun mu tercihiydi?
Nietzsche babası ve erkek kardeşi öldükten sonra kız kardeşi, annesi ve anneannesiyle birlikte yaşamış. Bu üç kadının baskısı altında kalmaktan ise her zaman rahatsız olmuş. Okul dönemlerinde her zaman içe kapanık bir çocuk olmuş. Üniversiteye gittiğinde ise kendi dünyasını bulmuş ve düşüncelerine kendi istediği gibi yön vermiş.
Arkadaşları, dostları, herkes Nietzsche’nin fikirlerini anlamadıklarını ve onu tanıyamadıklarını söylüyordu. İşte bu yüzden kimseyle düşündüklerini paylaşamıyor, konuşamıyor ve derdini anlatamıyordu. Çünkü kimse onu dinlemiyordu, belki de dinlemek istemiyordu. Onun yalnızlık felsefesi bir pansiyon odasında başladı. Bir çalışma masası, kusma kramplarından uyuyamadığı yatağı ve sonsuz yalnızlığı…
Yalnızlık bana göre tercih edilen bir durumdur. Sizi depresyona itmiyorsa, üzmüyorsa, kendiniz ile vakit geçirmekten hoşlanıyorsanız bence yalnızlık zevk alınan bir durum oluyor. Benim tercih ettiğim yalnızlık tam da böyle… Okuduklarımı, öğrendiklerimi birine anlatmak zorunda değilim. Kendimle vakit geçirmeyi seviyorum. Kalabalık bir ortama girince de yabancılaşmıyorum. İşte bu yalnızlık en güzel yalnızlıktır. Kimseye ihtiyaç duymama ve kendinle olmaktan mutlu olma!
Nietzsche’nin yalnızlığına tekrardan gelecek olursak; Nietzsche, yalnızlığa itildi. Daha sonra ise bu durumdan zevk aldı. Nietzsche’ye göre insanlar kendileri olmuyordu. Acılardan kaçıyorlardı. Ama Nietzsche’ye göre kimse acılardan kaçmamalı, yaşamalı ve savaşmalıdır. Onu ne hastalığı ne de yalnızlığı yıkamadı. O yüzden “Beni öldürmeyen şey güçlendirir.” dedi.
“Friedrich Nietzsche’nin trajedisi tek kişilik bir oyundur. Bu trajedi, yaşamının kısa süren sahnesinde ondan başka hiç kimseye rol vermiyor. Sahneye çığ gibi düşen her bir perdede, yalnızlık içinde mücadele eden bu adam hep tek başınadır. Ona destek veren birileri yoktur, ona karşı koyan birileri de yoktur, o gerilimli ortamı varlığının hoşluğuyla dindiren bir kadın da yoktur yanında. Her hareket sadece ondan çıkıyor ve geri dönerek sadece ona yükleniyor. İlk başlarda az sayıda suret, gölgesinde sahneye çıkıyor olsa da bu gözü pek girişimine şaşkınlık ve ürküntü içinde suskun hareketleriyle sadece eşlik ediyorlar ama sonrasında tehlikeden uzaklaşır gibi, giderek geri çekiliyorlar. Tek bir insan dahi bu alınyazısının çizdiği çemberin içine girmeye, hatta ona yaklaşmaya cesaret edemiyor. Nietzsche hep kendi başına konuşuyor, kendi başına mücadele ediyor ve kendi başına ıstırap çekiyor. Kimseyle konuşmuyor, ona cevap veren de yok. Asıl dehşet verici olan ise: Kimse onu dinlemiyor.”
–Stefan Zweig – Nietzsche / Yaralı Ruhların Şifacısı
Ayrıca Nietzsche’nin kitabında yazdığı şu kısım beni çok etkilemiştir;
“Bugün bile kalabalıkta ıstırap çekiyorsun ey sen, tek kişi: bugün hâlâ cesaretin ve umutların tam. Fakat bir gün yoracak seni yalnızlık, bir gün kırılacak gururun ve yerinden oynayacak cesaretin. Haykıracaksın bir gün: “Ben yalnızım” diye… Duygular vardır yalnızları öldürmek isteyen; başaramazlarsa öldürmeyi, o zaman kendileri ölmek zorunda kalırlar. Fakat yeter mi senin gücün katil olmaya?”
-Böyle Buyurdu Zerdüşt- Nietzsche
Filozofun bilgisi bilgeliğe ne kadar yakındı?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.