34,9739$% 0.16
36,7420€% 0.28
44,1241£% -0.32
2.974,72%-1,04
2.647,78%-1,18
10.125,46%0,66
Pazar günleri saat tam 10’da “Pazar Sineması” kuşağında kovboy filmleri izleyerek büyümüş bir nesildenim ben. Televizyon yayınlarının tek kanal üzerinden, belirli saatler arasında ve bazılarınız inanmayacak ama siyah beyaz yapıldığı, onun da devletin tekelinde olduğu yıllardan söz ediyorum. Çok çocukken tekel deyince aklıma sadece sigara gelirdi. Az büyüdüm, bilgime alkollü içkiler de eklendi. Daha da büyüdüğümde “tekel”in aslında ne demek olduğunu öğrendim.
Şimdilerin “tekel” bayilerinde muhtelif şans oyunları bile oynanıyor. O zamanların tekel olduğunu bilmediğim televizyonlarında şahane programlar oluyordu. Oluyormuş. Meğer. Yaşı kırkın altında olanlar bunu bilmezler. Bu satırların yazarı, yaşının o rakamın bir hayli üzerinde olmasının tadını bunları yazarak çıkarıyor işte.
Pazar günlerinin hâlâ hiç sevemediğim ölgün enerjisini benim için hep yükselten o siyah beyaz filmlerde yalnız ama yakışıklı kovboylar olurdu. İnek filan gütmezlerdi. Çok iyi at binerlerdi. Silahlarını gerekmedikçe kullanmazlardı ama gerekirse de kullanırlardı. Kötü adamları indirirlerdi. Güzel kızı öperlerdi. Kızılderililerle genelde iyi anlaşırlardı. Hep iyiler kazanırdı.
Bir de spagetti westernler vardı. Hem spagettiler hem westernler hem de bu filmlerin çoğunlukla Ennio Morricone imzalı müzikleri biz ölümlüler için ne güzel bir zenginliktir.
Kovboyları filmlerde olduğu kadar kitaplarda da severdim. Hâlâ severim. Oğlum sayesinde Red Kit çizgi romanlarının külliyatını okudum. Elimin altındadır. Ara ara hep okurum. Kırmızı fularlı Red, sigarayı bırakıp çöpe geçtiğinde mutlu olduğumu itiraf etmeliyim. Düldül’ün zekasına ve pozitifliğine hayranımdır. Dalton Ana’nın gözü karalığını anne olunca çok iyi anlamışımdır.
Bir de süt içen Yüzbaşı Tom Miks vardır. Sevgili kuaförüm bazen kâküllerimi Tom’un çilli sevgilisi Suzi gibi keser. Saç kesimimi değil ama bana Suzi’yi hatırlatmasını severim.
Pandemiyle boğuştuğumuz 2020 yılında yeni bir kovboy filmi vizyona gireceğini öğrenince sevindim haliyle. Hadi kovboy demeyelim de western diyelim. “Vizyon” dediğim de dijital kanallar. Sinemalar uzun zamandır maalesef kapalı olunca evlerimizdeki televizyonların ya da bilgisayarların bana sinema keyfini veremeyen küçük ekranlarına mecbur kaldık ama hiç yoktan iyidir. Bu arada tek tekel kanalından onlarca dijital kanala evrilmek de kırk yaş üzerinde olanların, önceleri şaşkınlıkla karşılayıp, sonraları kanepede yayılarak alıştığı büyük bir gelişme tabii. Alışmanın biz nankör insanların şükredip mutlu olma yeteneğini körelttiği bilgisini de şuraya bırakalım.
Paulette Jiles’in aynı isimli romanından uyarlanan News of the World / Dünyadan Haberler, Amerikan İç Savaşı’nın ardından kimsesiz kalan bir kızı, yaşayan son akrabalarının yanına götürmeye çalışan bir adamın hikâyesini konu ediyor. Eşini kaybeden ve hayatta kimsesi olmayan Yüzbaşı Jefferson Kyle Kidd, kasaba kasaba gezerek okuma yazması olmayan insanlara gazete haberlerini okumaktadır. Bu arada ebeveynlerinin ölümüne neden olan Kızılderili kabilesi tarafından kaçırılmış küçük bir kızı akrabalarının yanına ulaştırması gerekir. Kız sadece yerli dilini bilmektedir. Bu durum iletişimlerinde önceleri sıkıntı yaratsa da aralarında bir dostluk ya da baba kız ilişkisi gelişmesine engel olmaz.
O zamanlar tabii kitle iletişim araçlarının çoğu olmadığı için Tom Hanks’in canlandırdığı yüzbaşının kasabalarda günü geçmiş de olsa gazete haberlerini okuması genelde alkışlarla karşılanır. Irkçılığın ve köleliğin izleriyle gölgesi film boyunca peşimizi bırakmaz.
Tom Hanks her zamanki gibi çok iyi. Sadece gözlerine baktığınızda rollerinin gerektirdiği acı, merhamet, sevgi, aşk, şehvet, öfke, yalnızlık, özlem gibi yoğun duyguları izleyebiliyorsunuz. Oyunculuğunu seviyorum evet ama bunca yıllık karısı Rita’ya olan aşkına da hayranım. Biz kadınlar böyleyizdir. Karılarını daima sevebilen erkeklere hayranlık duyarız. Bu güzel çiftin Covid hastalığını atlatıp plazma bağışında bulunmuş ve bu konuda kampanyalar düzenlemiş değerli bir ikili olduğu bilgisini de ekleyelim.
Küçük kız Johanna rolünde Alman oyuncu Helena Zengel’in oyunculuğu, çocukları hep ve çok sevdiğimden midir nedir, bana muhteşem geldi. “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” dalında Altın Küre’ye aday gösterilmesi boşuna olmasa gerek.
Helena Zengel bu rolde oynamadan önce Tom Hanks’i hiç duymamış. Bu durumu da “Hanks yetişkin bir oyuncu ve oynadığı filmler de yetişkinler için” diye açıklamış. Başta at binme fikrini Tom Hanks’le aynı filmde oynamaktan daha cazip bulmuş. Çocuk haklı. Çocuklar hep haklıdır.
Bu film Tom Hanks’in rol aldığı ilk western filmiymiş. Daha önce sadece Toy Story (Oyuncak Hikâyesi) filminde kovboyu seslendirmiş.
Yüzbaşı’yla Johanna’nın çölde atsız ve susuz, fırtınayla boğuştukları sahnede rüzgârın ve tozların yarattığı sisin içinde aniden belirip onlara zarar vermeden usulca uzaklaşan Kızılderili kabilesi, filmin yüreğimi ısıtan ve bende iz bırakan görüntülerinden biridir.
“İleriye gitmek için önce hatırlamak gerek!” repliği de, ailesi katledilen Johanna’nın yaşından beklenmediği halde bana gayet inandırıcı gelen ve hafızama yazdığım cümlelerindedir.
Şimdi yoklama yapayım. İç savaş sonrası Amerika’sını, tozlu Teksas çöllerini, dünyadan haberi geç olan kasabaları, hemen galeyana gelen kasaba ahalisini, eğersiz binilen atları, kötü kovboyları, iyi kovboyları 21. Yüzyıl’da da merak edenler, dijitale bağımlı kırk yaş altı, western filmlerinin tadını anımsamak isteyen kırk yaş üstü ve bu yazıyı sonuna kadar okuyanlar, burada mısınız?
Tamam.
Filmi izleyebilirsiniz.
En son kaça olur?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.