34,0043$% -0.19
38,0761€% 0.39
45,2406£% 0.45
2.828,58%0,93
2.589,04%1,19
9.975,61%2,06
Gabriel Garcia Marquez yaşanmış bir olayı kitaplaştırdığı “Kırmızı Pazartesi”, aslında çok acıklı ve hüzün dolu bir kitap. Hüzün dolu çünkü eserde cinayet işlenecek ama bu cinayetin faili tek kişiden oluşmuyor. Fail, tüm kasaba nüfusunun birleşiminden oluşuyor. Evet, başkahraman Santiago Nasar cinayetinin faili belli ama bu cinayete göz yuman halkın katil olmadığı anlamına da gelmiyor.
Büyük savaşlar, ölümler, göçler ve benzeri acı yaratan olaylarda suçlu olan tanıklardır, yani halk. Marquez kitabın hemen başında “işleneceğini herkesin bildiği bir cinayet öyküsü” yazarak halka atıfta bulunuyor. Yine söylüyorum Nasar’ı bıçakla delik deşik eden kişiler kadar tanıklar da (halk) suçludur. Ölecek olan adam dışında herkes onun öldürüleceğini biliyor ama herkes bilmiyormuş gibi davranıyor. Onu öldürenler asıl amaçlarının “namuslarını temizlemek” olduğunu söylüyorlar. Kitapta namus temizlemek kavramı üzerinde durulmamış. Eserde geçen diyaloglar da bunu bize gösteriyor. Örnek bir diyalog olarak Peder’le konuşma kısmında: “Failler, ‘Onu bilinçli öldürdük! Ama masumuz.’ diyor. Peder, ‘belki Tanrı katında öylesinizdir.’ Failler, ‘Tanrı katında da, insanların gözünde de. Bu bir namus sorunuydu’ diyorlar.”
Failler ile Peder arasında geçen konuşmalardan anlıyoruz ki, namus cinayeti halkın ve yargıçların gözünde olağan bir şeymiş ya da olması gereken. Buradan anlıyoruz ki, o dönem yazarın yaşadığı yer olan Kolombiya’da namus cinayetlerine sayısı bir hayli fazla. Her eserde olduğu gibi yazar, kurgu ya da kurgu dışı olsun bize toplumun kültürünü, adetlerini, geleneklerini de gösteriyor.
Hüzün dolu kitapta cinayeti işleyecek kişiler herkese, “Biz Nasar’ı delik deşik edeceğiz” diyor. Bunu yapmalarındaki sebep aslında onların da Nasar’ı öldürmek istememeleri. Ama hayır, nüfusun en alt tabakasından en üst tabakasına kadar herkes aralarında imzaladıkları “töre kurallarına” yani yazısız kurallara uyuyor. Ve failler cinayeti işlemek zorunda kalıyorlar. Acının ve hüznün büyük olmasının nedeni buradan geliyor. Failler de maktuller de halk tarafından bu sıfatları almak için zorlanıyorlar. Eserde öldüren kişiler, ölen kişi ya da hangi sebepten bu olayların gerçekleştiği çok da önemli değil. Önemli olan halkın hep beraber bu cinayete hem sebep olması hem de katili olması. Bu yüzden failler özgüvenli çünkü gücünü Tanrı’dan aldığı gibi halktan da almış. Kısaca failler değil (!) halkın kendisi katil.
Eser çok akıcı ve güzel yazılmış zaten yazarımız Nobel ödülü de almıştır. Röportaj tekniği ile yazılmış. Birinci tekil kişi ile kaleme alınmış. Cinayet işlendikten sonra olaya şahit olan herkesle konuşan, bir gazeteci gibi yazılmış. Farklı bir eser, aslında Marquez’in eserleri hep farklıdır. “Büyülü gerçekliğin” öncülerinden olması da bu yüzdendir. Kitabın arka kapağında da yazdığı gibi “Romanın kahramanı Nasar’ın öldürüleceği daha ilk satırlardan belli, ancak sonun baştan belli olması, kitaba sürükleyiciliğinden bir şey kaybettirmiyor.”
Tanıklık ettiğiniz ve hiçbir girişimde bulunmadığınız her iyi ya da kötü davranışa ortak olursunuz!
Yazar adı: Gabriel Garcia Marquez
Eser adı: Kırmızı Pazartesi
Yayın: Can Yayınları
Sayfa sayısı: 107
Talha Karaboğa’dan öykü: Vahşi Dünya
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.