34,3792$% 0.03
36,5669€% 0.03
43,8702£% 0.04
2.885,67%0,47
2.609,88%0,40
9.226,86%-0,54
“İstanbul’da bir tane, İzmir’de iki tane, Ankara’da hiç yok. Nedir bu sorunun cevabı? Doğru cevabı bilen şanslı dinleyicimiz, bizden bir adet Samsung Galaxy S4 kazanacak”
Sorunun cevabını biliyordu Salih. Zaten bilinmesini istediği için soruyordu radyodaki spiker de. Bunun da farkındaydı. Frekanslarla biraz oynayıp, tekrar aynı kanala döndü.
“Evet arkadaşlar çok basit bir soru. Şu ana kadar doğru cevap veren olmadı. İstanbul’da bir tane, İzmir’de iki tane Ankara’da hiç yok!”
İnsanları aptal yerine koymanın en basit yolu onların ne kadar akıllı ve özel olduklarını fark etmelerini sağlamaktır. Ama gel gör ki aptal yerine koyulmak ta insanın en temel ihtiyacıydı artık.
Şehrin tüm çarpıklığını tepeden gören bir yere park edip radyoyu dinlemeye devam etti. Köşedeki büfeden aldığı biralardan birini açtı ve az önce yaktığı sigaranın üzerine büyük bir yudum çekti.
“İ harfi ulan ipneler, İ harfi” diye söylendi kendi kendine. Ezberlediği telefon numarasını aradı hızlıca. Meşgul çalmıyordu telefon. Herkes akıllıydı çünkü. Kendilerini aptal yerine koyan bu yavşaklara inanmamışlardı. Salih te inanmamıştı ya, aptal yerine koyulma ihtiyacını hissetti o an. Bunda utanılacak bir şey yoktu. İnkar etmenin bir anlamı da yoktu. İş yerinde patronu, evde karısı, televizyondaki diziler, haber kanalları, siyasetçiler ve hatta kendi öz anası-babası bile bir takım vaatlerle ve ufak numaralarla kendisini aptal yerine koyuyorken, bunu bu kadar aleni yapan bir radyo spikerine kızdığı için utandı kendisinden.
İlk çalışında açıldı telefon. Karşısında ki ses bu işten çok sıkıldığı kolaylıkla anlaşılan bir kadının sesiydi.
“Alo Radyo Gen, ben Demet. Nasıl yardımcı olabilirim?”
“Sorduğunuz sorunun doğru cevabını biliyorum.”
“Biraz bekleyin lütfen. Sizi canlı yayına bağlayacağım”
Beethoven’ın Für Elise’sini dinletiyordu radyo. Dahice yaratılmış büyük eserlerin, böylesi saçma sapan yerlerde sunuluyor olmasına çok kızardı önceleri. Ne zaman ki bir gün evde tek başına kaldığında seyrettiği pornonun fonunda aynı parçayı duyana dek. Yaklaşık bir beş dakika dinledi müziği. Halinden memnundu.
Kesin çok güzel olmalıydı bu Demet. Görmemişti ama sesinden tahmin edebiliyordu güzelliğini. Zaten aksini düşünse daha fazla katlanamayacağının farkındaydı. Madem ki aptal yerine koyulacak buna güzel bir kadın vesile olmalıydı. Önemliydi bu… Güzel kadınların hikayelerinin anlatıldığı diziler, sözlerinde ne anlatıldığının önemi olmayan güzel kadınların söylediği şarkılar, güzel arabalar, güzel evler ve bunlara sahip olabilmek için bankalarda çalışan güzel kadınların verdiği güzel krediler…
Politikayla da güzel kadınlar ilgilenmeliydi mesela. Çirkin erkekler tarafından kandırılmaktansa güzel kadınlara inanmayı tercih ederdi.
Bir süre daha bekledi. Poşetindeki biralardan birini açıp açmama konusunda kararsızdı. Açmadı. Bir sigara daha yaktı. Az sonra canlı yayındaki spikerin sesini duydu telefonda.
Hiç beklemeden sorunun cevabını verdi Salih.
“Deniz!”
İsteyerek verilmiş bu yanlış cevabın ardından telefonu kapattığında, spiker onu çoktan aptal yerine koymuştu bile.
Eve girer girmez üstünü değiştirip televizyonun karşısına geçti. Poşetteki diğer birayı çıkarıp bacaklarını sehpaya uzattı. Haber kanallarından birini açıp bir yudum çekti birasından. Haber kanalının spikeri mikrofonu yoldan geçen genç bir adama uzatmış soruyordu;
“Hun devletine vize kaldırıldı ne düşünüyorsun? Gitmeyi ister misin?”
Çok mutlu olduğunu, en kısa zamanda mutlaka gideceğini söyledi adam. Gülümsedi kendi kendine Salih.
“S.ktiğimin aptalı” dedi. Kapattı televizyonu.
ÇELİŞKİLİ ŞARKILAR ALBÜMÜ
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.