34,9739$% 0.16
36,7420€% 0.28
44,1241£% -0.32
2.974,72%-1,04
2.647,78%-1,18
10.125,46%0,66
Tersdergi’den dev hizmet! Sanatsal ortamlarda Şekspir muhabbeti yapmak istiyor fakat Şekspir okumaya acayip darlanıyor musunuz? Aslında hepsi bir Müge Anlı programı tadında olan Şekspir oyunlarını anladığımız kadarıyla, anlayacağınız şekilde süper özet geçtiğimiz bu köşe tam size göre.
Kral Lear
Kral Lear, gençliğinde her türlü ortama girmiş, sonrasında evlenmiş, ununu elemiş, eleğini komodinin üstüne asmış, yaşlı bir kraldı. Üç kız büyütmüş, çocukların okul masrafları, kraliyet işleri, savaşıydı kuşatmasıydı derken kıçının kılları ağarmış, sıtkı sıyrılmıştı. Artık savaşlar da saray içi entrikalar da skinde değildi. Bi an önce emekli olup Ayvalık’ta bi emekliler sitesine yerleşme planları yapıyordu. Gündüz diğer emekli krallarla tavla oynayıp, akşam da sesi sonuna kadar açık Halk Tv’deki tartışmaları izlerken uyuyakalmak en büyük hayaliydi.
Bu Kral Lear, iki kızını evlendirmişti. En küçük kızına ise hem Burgundy Dükü hem de Fransa Kralı talipti. Lear, bi gün üç kızını da yanına çağırdı, krallığını üç kızına paylaştırıp emekli olacağını açıkladı. Ama giderayak, eğlencesine kızları birbirleriyle kapıştırmak gelmişti aklına. “Bakın kızlar. Krallığı paylaştırıcam ama eşit bi şekilde paylaştırmak zor tabi. Bunun Etiler’i var, Bağcılar’ı var. O yüzden beni en çok sevene en güzel semtleri verecem.”
Büyük kız ve ortanca kız bunu duyunca türlü yalakalıklara başladılar. Büyük kız, babasını ayfon 12’sinden bile daha çok sevdiğini söyledi. Ortanca, babası için bi hafta boyunca instagrama bile girmeyeceğini açıkladı gözyaşları içinde. Küçük kız Cordelia ise biraz anarşiz bi tipti. Ablalarının bu yalakalıklarından tiskinmişti. Babam yalakalığa prim vermez, dürüstlük kazanır diye düşündü. O yüzden, “Ben majestelerini gereği kadar seviyorum dedi. Ne eksik ne fazla. Bizde yalan yok.” Fakat Lear dürüstlükten çok, goygoyu seven bi adamdı. Cordelia’dan goygoyu alamayınca çok sinirlendi, “Hade o zaman defol git saygısız” dedi. “Benim Kordela diye bi kızım yok artık!” Cordelia, dumur olmuştu ama duruşunu bozmadı. Hatta kapıdan çıkarken “Kordela değil Cordelia” diye laf sokmayı da ihmal etmedi. Bunun üzerine Kral Lear daha da sinirlenerek tacını Cordelia’nın arkasından fırlattı. Yalaka ablalar koşup tacı babalarına geri getirdiler. Krallığın birinci ordu komtanı Kent ise Ayşecik filmlerinde aşçıyı, bahçıvanı oynayan Necdet Tosun gibi babacan bi adamdı. Hemen duruma itiraz etti. Cordelia’yı savundu. Sinirden gözü dönen Lear, Kent’e de ağır laflar etti ve ülkenin dışına sürgüne yolladı. Böylece ülke büyük kız Goneril ve ortanca Regan arasında pay edildi.
Burgundy Dükü, Cordelia’nın krallıktan bi pay alamadığını öğrenince anında çark etti. Bu ara durumum yok, düğün felan yapamam diye Cordelia’dan vazgeçti. Fransa Kralı ise kıza harbiden aşıktı ve anında nikahı bastı. Cordelia, misler gibi Fransa Kraliçesi oldu. Kral Lear ise sonunda emekli olmuş, neşe içinde Ayvalık’taki yazlığa gitmek üzere bavulunu hazırlıyordu. Fakat Ayvalık’taki yazlık krallık paylaştırırken büyük kıza devredilmişti. Büyük kız Goneril ise yazlığı, diğer gayrimenkuller gibi anında Katarlılara satmış, parayı da altına yatırmıştı. Kral Lear bunu öğrenince yıkıldı. Büyük kız Goneril, babası Lear’ı idare etmek için, “Senin yerin bizim yanımız babacığım. Ne işin var Ayvalık’ta ööyle fil mezarlığı gibi…” dedi. Lear mecburen büyük kızının yanında kalmaya razı olmuştu.
Fekat zamanla işin rengi değişti. Hain kız Goneril ve damat Albany Dükü, babalarına el gibi davranmaya başlamışlardı. Dolapta peynir bitse, Lear’a laf sokuyorlardı. Kahvaltıda sucuktan biraz fazla yese manidar laflarla kalbini kırıyorlardı. Adamcağız ağız tadıyla Halk Tv bile seyredemiyordu. İşten gelen Albany Dükü, saygısız damat, kumandayı Lear’ın elinden kaptığı gibi Survivor açıyordu.
O esnada, sürgün edildiğinde sanki ülkeden çıkıyormuş gibi yapıp ama aslında güvenlik görevlisi kılığına bürünerek tekrar Kral’ın yanına dönen sadık başkomtan Kent, olanları biraz üzüntüyle biraz da “oh olsun sana denyo Lear” diyerek izlemekteydi. Kral Lear’ın artık sadece iki kankası vardı. Biri sitenin güvenlik görevlisi zannettiği komtan Kent, diğeri de sadık soytarısı. Soytarının sigortasını mecbur kesmişti fakat maaşını emekli aylığından ödüyordu. Lear’ın şu hayatta iki zevki vardı zaten, Halk tv ve soytarı. Fakat hayırsız kızı Goneril’in, soytarıyı işten atmasını ve emekli maaşını kendisine vermesini istemesi bardağı taşıran son damla olmuştu. Emekli yeleğini giydi, beresini kafasına taktı ve Yaşar Usta edasıyla, “Bundan sonra size daha fazla yük olmayacağım evladım. Çünkü allaha şükür gidecek bir kızım daha var” Kral siteden ayrılırken, güvenlik görevlisi kılığındaki Kent ve soytarı da peşinden gitti. Durağa geldiklerinde sadık komtan Kent, İstanbul kartını Lear’a verdi ve “bu kartı alın kralım. Sadece iki kontör kaldı. Ben koşarak gelirim.”
Sonunda Kral Lear ve soytarısı, ortanca kız Regan’ın Acarkent’teki villasına vardılar. Fakat hain büyük abla Goneril, onlardan önce davranmış, ortanca kızı arayarak babası hakkında fitne fesat konuşmuştu. Lear’ın dolaptaki sucukları, peynirleri nasıl lüplettiğini, habire gaz çıkardığını, akşama kadar bangır bangır Halk Tv seyrettiğini falan söylemişti. Böylece ortanca kız Regan, kapı çaldığında babasına kapıyı açmadı. Evde yokmuş gibi sessizce bekleyerek delikten baktı. Kral Lear, kapı deliğinde kıpırtılar olduğunu farketmiş, kızının kendisini eve almak istemediğini anlamıştı.
Sinirinden ve üzüntüsünden kafayı sıyıran Lear, sadık soytarısıyla birlikte Acarkent’in oralardaki koruluklarda bağıra çağıra dolaşıyordu. Bir yandan manyak gibi bir yağmur ve fırtına başlamıştı. Soytarı da sinirliydi, kafasının içinden “ulan bi krala yatırım yaptık o da kafayı sıyırdı” diye düşünüyordu. Bitaksi çağırıp kaçma noktasına gelmişti. Ama o sırada komtan Kent koşarak onlara yetişti. Taksi çağırıp bi otele gittiler. Sabah olunca komtan Kent, olan biteni küçük kız Cordelia’ya yetiştirmek üzere koşarak Fransa’ya gitti.
Neyse babasının üzüntüden sıyırdığını öğrenen Cordelia ve damat Fransa Kralı’nın ordusu, Lear’ı bulmak üzere Beykoz’a vardılar. Kral Lear, yine cıvataları gevşetmiş, Beykoz’da bir arsada dolaşıyordu. Soytarı da baktı bundan sonra maaş yatmayacak, bari durumdan faydalanayım diye Lear’ın omuzuna çıkmış, eşek sürer gibi eğleniyordu. Ordunun yaklaştığını gören soytarı hemen yere atlayarak kralı eğlendiriyormuş ayaklarına yattı. Babasının feci halde sıyırdığını gören Cordelia babasına bir tokat atınca Lear kendine geldi. “Kusura bakma kızım. Manyak manyak konuştum, kalbini kırdım” dedi. Cordelia babasını affetmişti ama gözünü devirerek “Artık goygoya prim vermezsin en azından babacığım” diye laf sokmayı da ihmal etmedi.
Bu sırada Cordelia ve Fransız ordusunun Beykoz topraklarına girdiğini haber alan hain ablalar, Goneril ve Regan hayvan gibi bir ordu toplayıp arsaya gelmişlerdi. Arsada kıran kırana bir savaş oldu. Heyhat hayırsız ablaların ordusu Cordelia’nın ordusunu yenmişti. Kral Lear ve Cordelia, özel mülke orduyla girmek suçundan hapse atıldı. Sonrasında hain ablalar cukkayı paylaşamayıp birbirlerine girdiler. Goneril, Regan’ı zehirledi. Goneril’in kocası Albany Dükü taraf değiştirdi. Buraları pek anlamadım, anlasa anlasa Müge Anlı anlar. Hızlı geçiyorum.
Kötü abla Goneril, küçük kardeş Cordelia’yı astırır. Kral Lear da kızının naaşına sarılarak üzüntü içinde ölür. Mutsuz son. İşte Şekspir Şekspir dedikleri bu. Bitti dağılabiliriz.
Geçmiş zaman olur ki, hayali fena yapar
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.