DOLAR

34,1187$% 0.04

EURO

37,8573% -0.2

STERLİN

45,1283£% -0.01

GRAM ALTIN

2.799,90%-0,09

ONS

2.554,60%-0,16

BİST100

9.774,49%0,17

İmsak Vakti a 05:14
İstanbul HAFİF YAĞMUR 23°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Lütfi Acun yazdı: Ağaç süslemek!

ad826x90
ad826x90
ad826x90

Muhitimizin ana caddesinde kadim bir ağacımız var. Bu yıl semtin genç kızları ve erkekleri bu ağacı süslemeye karar verdiler. Ellerinde led ışıklı hortumlar, renkli balonlar, ince magnetler ve bazı süslerle ağacı bezemeye başladılar. Ertesi gün bunu gören mahallenin bazı yaşlı amcaları ve teyzeleri bu süsleme olayına ‘günah’ olduğu gerekçesiyle karşı çıktı.

ad826x90

Mahallenin gençleri ki çoğunluğu üniversite öğrencisiydi, bu durumdan büyük üzüntü duyuyorlardı. Karşı taraf semtin büyükleri olduğu için fazlaca da itiraz edemiyor, lakin süsleme eyleminden de geri adım atmıyorlardı. Yaşlı amcalar ve teyzeler boş durur mu, ağaç süslemeyi engellemek için adeta değişerek nöbet tutmaya başladılar.

Ağacın yanındaki evlerden birinde Namık bey adında, yetmiş yaşlarında, çok şık giyinen ve hâlâ fötr şapka takmadan sokağa çıkmayan bir bey oturuyordu. Yüzüne karşı adıyla hitap edenler, nedense arkasından ‘Ramses’ diye bahsederlerdi. Lakabının nedeni kendine danışılacak kadar antik tarihe hakim olmasıymış. Aynı zamanda tarih öğretmeniydi.

Namık bey gençlerle yaşlılar arasında ki bu tartışmayı bir süre izledi. Bir süre sonra bir başka sokaktan gelen iki üç kişinin, ‘ağaç süslemek günah’ diye olaya karıştığını görünce tartışmanın göbeğine daldı. Önce müdahale etti. Sonra o gür sesiyle konuşmaya başladı.

ad826x90

“Ağaç süslemenin bir Hıristiyan inanç biçimi olduğunu savunan yanlış bir inanış var ülkemizde arkadaşlar.” Hatta bunun günah olduğunu öne sürenler bile var. Bu kesinlikle yanlış bir düşüncedir.”

ad826x90

Herkes bir anda sustu. Çünkü Namık bey burnundan kıl aldırmayan, kimseyle fazla konuşmayan biriydi ve ilk kez mahallede bir olaya müdahil oluyordu. Kalabalığı biraz geriye itti. Hepsinin yüzüne bakarak konuşmak istiyordu anlaşılan. Devam etti.

“Oysa bilir misiniz ki ‘Ağaç Süsleme’ en eski Türk topluluklarına has bir gelenektir. Ağaç eski Türk toplumları için kutsaldı.”

Müfit’in dedesi Osman amca “Neden kutsalmış?” derken Atma kafadan der gibiydi. Namık bey aldırış etmedi bu itiraza.

“Çünkü ağaçlar sonbaharda yapraklarını döküp, ilkbaharda yeniden canlandıkları için en eski Türk kavimlerinden bazıları ağaçları  ölümsüzlüğün simgesi olarak kabul etmişti. Bu nedenle ağaçların kendilerini ve ölülerini koruyacağına, dileklerini yerine getirmesi için aracı olduğuna inanırlardı.”

ad826x90

Ağacın çevresinde toplanan insan sayısı artarak devam ediyordu. Namık bey’in konuşması herkesi etkilemişti. Çıt çıkmıyordu topluluktan…

“Günümüzde hâlâ devam eden ağaca çaput, adak bezi bağlama geleneği ilk nerede görülmüştür biliyor musunuz?”

Kalabalık pür dikkat kesildi. Herkesi bir merak sarmış idi. “Kimlerde görülmüştür?” sesleri her kafadan çıkmaya başladı.

Namık bey biraz bekledi ve kalabalığa bakarak “İlk olarak asırlar önce Tuva Türklerinde görülmüştür.” dedi. Birden yaşlılar havaya fırladı. “Türkiye, Türkiye!” diye tezahürata başladı.

Namık bey eli ile yaşlıları sükunete davet etti.

ad826x90

“En kadim Türk kavmi olan Hunlar da kayın ağacından türediklerine inanırlardı. Ağacı süsleyerek ona değer verdiklerine inanırlardı. “Namık bey kendini can kulağı ile dinleyenlere bir kez daha baktı.  

“M.Ö. 3000 yıllarında Sümerler de çam ağacının kışın bile yapraklarını dökmemesi ve yeşil kalması nedeniyle onu kutsal kabul etmişlerdi ve ağacı süsleyerek ona ne kadar değer verdiklerini göstermişlerdir. İkna olduk sanırım.”

Gençler yaşlıların sessizce anlatılanları dinlemesinden çok memnun kalmışdı. Galiba ikna olmuşlardı.  
Namık bey topluluğa baktı ve gülümseyerek “Ve esas konuya değiniyorum şimdi” dedi. 

“Ağaç süsleme geleneği Hunların Orta Asyaya göçleri ile Avrupa’ya taşınmıştır. Yani Avrupa’dan bize değil, bizden Avrupa’ya geçmiş bir gelenektir.”

Namık bey evine doğru yürümeye başladı. Birden durdu ve ikna ettiğine inandığı yaşlılara döndü.

“Sanırım konuyu iyi anlattım. Şimdi gençler ağaçları süsleyebilir mi?”

Yaşlıların reisi Osman amca “İyi anlattınız anlatmasına da biz yine de mahallemizde ağaç süslemesine karşıyız. Çünkü ağaç süslemek günah.” dedi.

Namık bey kafasını iki yana sallayarak evine doğru yürürken gençler biraz sinirlenir gibi oldu. “Ne var ki bunda… Alt tarafı ağacımızı süsleyeceğiz. Hem de Türk geleneği imiş.” konuşmaları, serzenişleri duyulmaya başlandı. Bu sırada Ferit’in anneannesi Ayşe nine gençlere yaklaştı.

“Merak etmeyin ve üzülmeyin” dedi ve hemen karşı komşusu Hamide hanımın yanına gitti.

“Kız gençleri engelleyen şu kocan Osman’ı eve soksana. Kızınızın kısmetine mani oluyor.” dedi.
“Nasıl kız?”
“Nasılı var mı? Çocukların süslediği ağaca, dilek tutup üç çaput bağla. İkisi mutlaka tutuyor. Aksi halde otuz beş yaşında ki kızın Melike evde kalacak valla.” dedi.
“Kız gerçekten tutuyor mu?”
“Tutmaz mı güzelim tutar. Ama sadece üç dilek tut ha. Bir de sakın kimseye söyleme emi!”

Ayşe ninenin ağzında bakla mı ıslanır? Ertesi sabah bütün gençler, hem de kadınlarla beraber ağacın etrafında toplanmışlardı. Gençler ağacı ışıklandırıyor, süslüyor, kadınlar da bez, çaput bağlıyor ve sürekli dua ediyorlardı.

İtiraz edip ‘günah’ diyen yaşlı erkekler ise mahzun ve sessiz bir halde kahvehanede bir köşeye çekilmiş idi. Eşlerine bakarak olan biteni seyrediyorlardı. Ağacın çevresinden gelen sesleri dinliyorlardı.

“Allahım, hayırlı hayırsız farketmez, Melike’me bi koca nasip eyle!”
“Oğluma helal süt emmiş kız nasip et ya Rabbim!”
“Kızımı çağrı merkezinden al, genel müdürü yap Allah’ım!”

Comments

comments

ad826x90
ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Lütfi Acun yazıyor: Yılbaşı gecesi Büyükada’ya gitmek

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

Araç çubuğuna atla