DOLAR

34,9739$% 0.16

EURO

36,7420% 0.28

STERLİN

44,1241£% -0.32

GRAM ALTIN

2.974,72%-1,04

ONS

2.647,78%-1,18

BİST100

10.125,46%0,66

İkindi Vakti a 15:23
İstanbul AÇIK
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Antik Mısır sembolleri: Bildiklerinizi unutun!

ad826x90
ad826x90
ad826x90

Antik Mısır’da çok sayıda sembol bulunmaktadır. Bu sembollerin hepsini tek bir yazıda paylaşmak yerine günlük hayatta özellikle takılarda ve süs eşyalarında görmeniz muhtemel ve benim de sıklıkla aksesuar olarak kullanmayı tercih ettiğim bazı sembollerin anlamlarını ve bazılarının bana çağrıştırdıklarını ana hatlarıyla açıklamaya çalıştım. Bunu yaparken yazdıklarımın daha iyi anlaşılması adına Harry Potter ve Yüzüklerin Efendisi gibi evrenlerde geçen kimi sembollerle Antik Mısır sembolleri arasında bağlantılar kurdum (bence kurduğum bağlantılar zorlama değil; ama buna okuyup siz karar verin 🙂 Umarım yazdıklarımı okuduktan sonra Ankh’ın haç ile alakasının olmadığını (ya da La Casa de Papel’deki Tokio’nun kolyesinden ibaret olmadığını -ki çoğu yerde Tokio kolyesi diye pazarlanıyor, biraz sinirime dokunmuyor değil 🙂 ya da sonsuzluk işaretinin sekiz rakamından ibaret olmadığını anlamış olursunuz.

ad826x90

ANKH

Antik Mısır’da en sık kullanılan sembollerden biri olan Ankh, yaşamı ve ölümsüzlüğü simgeler. Bunun dışında Antik Mısır’da Nil’in taşmasıyla gelen bereketi sembolize eden kadın ve erkek arasındaki, diğer bir deyişle Osiris’le (yeraltı ve ölüler tanrısı) İsis (yeryüzü, bereket ve büyüler tanrıçası) arasındaki birleşmeyi anlatan bir semboldür. Bu sebeple söz konusu sembol, “Nil’in anahtarı” ismiyle de anılmaktadır. 

Bu anlamları dışında “saflaştırma”, “suya hayat gücü verme” ve “gizli olanı görme” gücü gibi anlamlara sahip olması, onun “yeraltı dünyasının anahtarı”, “ölümsüzlüğün anahtarı” gibi isimler kazanmasına da yol açmıştır. Genelde alnının ortasında bu sembolü tutar vaziyette resmedilen tanrı ve tanrıçaların inisiye oldukları, saklı olanı görebildikleri, duru görü ve hayat verme gücü barındırdıkları gibi çıkarımlar yapmak mümkündür.

ad826x90

HORUS’UN GÖZÜ (THE EYE OF HORUS)

ad826x90

“Wadjet” ya da “Udjat” olarak da bilinen Horus’un gözü sembolü koruma, iyileştirme, sağlık ve soylu gücü gibi anlamlara gelmektedir. Ay’ın sembolü olarak da bilinmektedir. Horus’un sol gözünü ifade etmektedir. Sembolün mitolojik kökenine bakıldığında Osiris’in Seth tarafından öldürülmesinden sonra Horus ve Seth arasında çıkan kavgada Seth’in, Horus’un sol gözünü çıkardığı anlatılır. Sonrasında Hathor’un ya da Thoth’un büyü yardımıyla Horus’un sol gözünü iyileştirdiği ve Horus’un bu gözü Babası Osiris’i hayata döndürmek için ona adadığı anlatılır. Bu nedenle bu sembol “fedakarlık” anlamına da gelmektedir.

Bunun dışında bu sembolün sadece tek bir yaratıcı olduğunun matematiksel gösterimini sağladığı yönünde açıklamalar da mevcuttur. Şöyle ki, sembolün boşluk kısımlarına denk gelecek şekilde bir bütünün yarısı ve sonra da onun yarısı ( 1 /2 , 1/4 gibi) yazılır ve yazılan tüm yarımlar toplandıktan sonra 63/64 elde edilir ve hiçbir zaman 64/64, yani 1’in kendisine ulaşılamaz. Çünkü 1 olan sadece yaratıcıdır.

RA’NIN GÖZÜ (THE EYE OF RA)

Bu sembol, Horus’un sağ gözünü ifade etmektedir ve Ra’nın gözü olarak isimlendirilmektedir. Ayrıca Mısır mitolojisindeki Wadjet, Hathor, Mut, Sekhmet ve Bastet gibi çoğu tanrıçanın kişileştirilmiş bir yansıması olarak gösterilmektedir. Ra’nın Güneş tanrısı olması sebebiyle söz konusu sembol de Güneş’i ifade etmektedir.

ad826x90

Sembolün  insanoğlunun 3. gözü olan epifiz bezine benzerliği de son zamanlarda sıklıkla tartışılagelen bir konudur. Epifiz bezinin insanların hisler dünyasıyla bağlantısı ve duru görü yeteneklerinin merkezi olduğu düşünüldüğünde sembolün neden epifiz bezine benzediğini anlamak kolaylaşır. (Meraklısına: epifiz bezinizi aktive etmek için onu astral tortulardan arındırmanız gerekir, bunun için de gece saat 11.00-3.00 arası karanlık bir ortamda uyumanız gerekir, bununla birlikte mum ışığının da epifiz bezini aktive edici özellikte olduğu düşünülür. Tüm bunların dışında diş macunlarında bulunan florür maddesinin, epifiz bezini negatif yönde etkilediği tespit edilmiştir. Bu sebeple florürsüz diş macunları kullansanız daha iyi olur sanki. :).

OUROBOROS

Bu sembol de Antik Mısır’da Güneş diski ve Güneş tanrısı Ra’nın bir yansıması olan Aten’in yolculuğunu anlatması sebebiyle Güneş’i ifade eden sembollerden biridir. Buna ilaveten bu sembol yeniden doğumun ve sürekliliğin de bir ifadesidir. Antik Mısır’ın Ölüler Kitabı’nda “kendini yutan yılan”, “kendi kuyruğunu yutan yılan” gibi ifadelerle anlatılan bu sembol, Nun’un kaotik sularından (yaradılışın başladığı ilk/ilkel su) gelen ilk tanrı olan Atum ile ilişkilendirilmektedir. Öyle ki Atum da bu kaotik sudan doğan ve kendini her sabah yenileyen sürüngenimsi bir varlık olarak anlatılmaktadır. İsme bakarsanız Antik Mısır dilinde olmadığını anlarsınız. Zaten bu sembole ismi Antik Yunanlılar tarafından verilmiştir.

Bu sembol sonsuz döngüyü göstermesi açısından “sonsuzluk” anlamına da gelmektedir. Böylece günümüzde de kullanılan yatay sekiz şeklindeki sembolün kökeninin (bilmiyor iseniz) Ouroboros’a dayandığını öğrenmiş oldunuz.

SCARABEUS

ad826x90

Bu sembol de tıpkı Ankh gibi Antik Mısır’ın en önemli sembollerinden biridir. Scarab böceği (Türkçede “bok böceği” olarak bilinir, İngilizcesi “dung beetle”) Güneş’i sembolize ettiği gibi “yeniden doğuş”, “hayat bulma” ve “dönüşüm” gibi anlamlara da gelmektedir (belki bazılarınızın aklına Kafka’nın “Dönüşüm” romanı gelmiştir, okuyanların bildiği üzere romandaki kahramanımız Gregor Samsa bir böceğe dönüşüyor idi, kim bilir belki Kafka da Antik Mısır sembolü Scarabeus’tan etkilenmiştir.

Scarab böceklerinin özelliği kendi dışkılarını küçük toplar halinde yuvarlayıp yumurtalarını bu kozanın içinde saklamalarıdır. Dışkı topunun içinde görünmez hale gelen bu yumurtalar böylece tehlikeden uzak hayat bulmaktadır. Dışkı topunun bir nevi hayat bulması, Antik Mısırlıların Scarab böceklerini “yoktan var eden” konumuna yükseltmelerine yol açmış ve bu böcekleri yaşam, ölümsüzlük ve varoluş gibi anlamlarla ilişkilendirmişlerdir. Hatta Antik Mısır’da o kadar kutsal sayılmışlardır ki, Antil Mısırlılar bu böcekleri tanrılaştırmışlardır (Meraklısına: Antik Mısır’da Scarab böceği tanrısı Kheper’dir).

Bu böceklerin kutsallığını Mısır’ın Ölüler kitabında bir parça olarak yer alan Ani Papirüsü’nde de görmek mümkün. Şimdi başyazman Ani’nin Scarab böceğine nasıl atıf yaptığına bir bakalım:

“…Mısırlılar arasında bilinen kara böcek, tanrı değildir; sadece onun sembolüdür. Çünkü o böcek, ayaklarıyla çamurları yuvarlar ve yumurtalarını yaptığı topların içine koyar; aynen Yaratıcı’nın dünyaları yuvarlayıp üzerine yaşamı koyduğu gibi…” (Ani, Firavun Leti ’nin başyazmanı ve arkadaşı, M.Ö. 3500).

KA-RUH SEMBOLÜ

Ka’nın Antik Mısır’daki kelime anlamı “ruh”tur ve tanrıça Heket (Meraklısına: Türk mitolojisinde Umay’ın karşılığıdır) tarafından bebeklere üflenen ilk nefes anlamına gelmektedir. Ka, Antik Mısırlılara göre kişinin asla ölmeyen parçasıdır ve yaşayacağı bir beden bulduğu sürece de ölmez (burada da aklıma Harry Potter ve Rowling gelmiyor değil. Okuyanlar bilir H.P. evreninde “horcrux”-Türkçesi hortkuluk- gerçeği vardır. Ölümsüz olmak isteyen büyücü, bazı objeleri horcrux haline getirir ve ruhunun parçalarını bu objelerin içine saklar. Böylece ölse bile ölen yalnızca bedeni olacaktır; fakat ruhunun parçalarını sakladığı horcruxlar etraftadır ve böylece tekrar hayata dönebilir, tıpkı Antik Mısırlıların ölülerin iç organlarını sakladıkları ve Ka’ların bu kaplarda barındığına inandıkları için kutsal saydıkları kanopik kaplar gibi, acaba Rowling de Kafka gibi Antik Mısır’dan mı etkilendi?

Antik Mısırlıların ölülerini mumyalama sebeplerinden biri de Ka’larına her zaman yaşama imkanı bulma çabalarıdır. Antik Mısırlılar ölen kişinin mumyalanmaması halinde ve/veya mumyasının zarar görmesi halinde sonsuz yaşama asla kavuşamayacaklarını düşünmekteydiler. Bu sebeple günümüze kadar bozulmadan gelen mumyalar gördüğümüz zaman şaşırmamamız gerekir (Meraklısına: Antik Mısır’da ilk ve bence tek kadın firavun olan Hatshepsut hükümdarlığı boyunca pek çok düşman kazanmıştı, ve kendisinden bir hayli nefret edilmiş olacak ki ölümünden sonra mumyası tahrip edilmiş ve mezar duvarlarından ismi kazınarak silinmişti, böylece Ka’sı yaşamına devam edecek beden bulamayacak ve ruhu hiçbir zaman ölümsüzlüğe kavuşamayacaktı).

Mumya demişken 2. Ramses’in mumyasının başına gelen trajikomik olayı paylaşayım: Şöyle ki 2. Ramses’in mumyası, üzerinde mantar büyümesi olduğu ve bu sebeple çürüyüp yok olma tehlikesi altında olduğu gerekçesiyle incelenmek üzere Fransa’ya götürülmesi gerekiyordu; fakat Fransız yasalarına göre ülkeye ölü ya da diri fark etmez giren herkes, Fransız pasaportuna sahip olmalıydı. Bu nedenle Mısır hükümeti 3000 yıl önce ölmüş olan firavunun Fransa’ya girebilmesi için ona pasaport çıkartmış ve kral (merhum) olarak etiketlemiştir. Mumya Fransa’ya indiğinde ise kendisine, kraliyet mensubu muamelesi yapılmış ve cenaze töreni düzenlenmiştir.

BA

Ba, Antik Mısır’da ruhun kişilikle ilişkilendirilen bir parçası olarak tanımlanmaktaydı. Kişinin ölümünden sonra Ba’sı Ka ile bütünleşmekteydi. Bu kavram konusunda çeşitli tartışmalar olmakla birlikte Ba’yı kişinin yaşarken sahip olduğu fiziksel görünüşü, fiziksel varlığı ile ilişkilendiren ejiptologlar da bulunmaktadır.

MAAT'IN TÜYÜ

Maat’ın Tüyü Antik Mısır’da adaletin sembolize edilmiş halidir. Zaten tanrıça Maat da Antik Mısır’da adalet tanrıçasıdır. 

Antik Mısır’ın ölümden sonrasını anlatan çizimlerinde ölen kişinin yeraltı anlamına gelen Duat’a geldiği ve kalbinin Anubis tarafından adalet tartısına koyulduğu, tartının diğer kefesine ise Maat’ın Tüyü’nün yerleştirildiği görülmektedir. Ölen kişinin kalbinin tüyden ağır gelmesi durumunda kişinin, yaşarken kötü bir insan olduğu ve bu sebeple kalbinin ağırlaştığı anlaşılarak kalbi, ruh yiyen tanrıça Ammit [H.P evrenindeki ruh emicilerden (dementor) ya da orta dünyadaki tip olarak benzedikleri Nazgullerden bile korkunç] tarafından yenilmekte ve kişi sonsuza dek yeraltında kalmak üzere lanetlenmektedir. Öte yandan kişinin kalbinin tüyle eşit veya tüyden hafif gelmesi durumunda ise onun yaşarken iyi bir insan olduğu anlaşılmakta ve kişi, Osiris tarafından yönetilen cennet olan Aaru’ya girmeye ve sonsuza dek orada yaşamaya hak kazanmaktadır.

ad826x90
ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Fırt’ta ilk gün

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.