DOLAR

34,2491$% 0.29

EURO

37,5951% -0.5

STERLİN

44,9925£% -0.08

GRAM ALTIN

2.914,07%-0,05

ONS

2.647,44%-0,31

BİST100

9.109,34%2,37

İmsak Vakti a 05:30
İstanbul AÇIK 26°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Anayurt Pansiyonu!

ad826x90
ad826x90
ad826x90

Görmediğiniz ancak bir şekilde tesadüf ettiğiniz insanların kendi aralarındaki diyaloglarının ve seslerinin hayatınız üzerinde bu denli tesirli olması tahammülsüz ya da hoşgörüsüz olduğunuz anlamına mı gelir? Yaşadığım evin tam karşısında bulunan pansiyona bir geceliğine gelen, o gece de hayatının en derinini gözler önüne seren insanların, benim hayatım üzerinde bu kadar müthiş tesirleri olabileceğini sanmazdım! 

ad826x90

Bu pansiyona gelen insanlar çok yaygaracıydı, her defasında gürültüye mahkum ediyorlardı tüm sokağı, kuş seslerini, sessizliği ve zihninizi. Herhangi bir çekinme belirtisi göstermeksizin, kendi özellerini, ilişkilerini ve hatta hayatlarını seriyorlardı ortalığa. Gerçekleştirdikleri bir günlük kaçamakla, kimseye temas etmiyormuş ya da tüm bu yaygarayı kendilerine hak görüyormuşçasına. Sevişenler, kaçamak yapanlar, kızı tavlamaya çalışanlar, çocuklarıyla mücadele edemeyenler, arkadaşlarıyla oyun oynayanlar, sohbete gelenler ya da mecburen sohbet edenler… Yalnız olduğunuzu sanıyorsunuz ama değilsiniz. Tam karşınızda sizi hafızasına kazıyan, öfkelenen, sizin muhabbetinizle gülen, şaşıran ya da sizi yargılayan ve hatta sizden nefret eden birileri var. O birileri hep var unutmayın, yalnız değilsiniz bu ucube pansiyonlarda, sessiz sokaklarda!..

Hani bir gün sevgilinizle gelmiştiniz öğlene doğru. Bütün gün bağırarak, insanın var olma sorunsalı üzerine; "Havva’nın neden Adem’in baldırından yaratılmadığına dair" derin analizler yapmış, kahkahalar atmıştınız! Size bir arkadaşınız daha eşlik etmiş, üstüne yüksek sesli müziklerle günümüzü “şenlendirmiştiniz”. Arkadaşınız gitmişti de sonra çılgınlar gibi sevişmiş ve inletmiştiniz bütün sokakları. Beyaz tenli, hafif toplu, orta yaşlarda bir kadın ve ondan biraz daha yaşlı, esmer ve çirkin bir adamdınız. Siz erkek olan, kadını sürekli etkilemeye çalışan entelektüel bir tavır takınmıştınız ve siz kadın da erkeğin her söylediğinden etkilenmiş gibi şuh kahkahalar atmıştınız. İşin aslı siz kadın bizden İphone şarjı istemeye gelmiştiniz, adam da mangal için tüm eril gücünü kullanarak sokaktaydı, sizi oradan hafızama kazımıştım. Bu evden çıktıktan birkaç saat ya da birkaç hafta sonra size ne oldu bilmiyorum ancak sevişme hususuyla ilgili bütün zihnimi çürüttünüz, sizi unutmam mümkün değil artık. Bunu kimseye yapmayın artık, lütfen!!!!

Henüz 3-4 yaşlarında sürekli ağlayan ve çığlık atan Araf. Şeker yiyemediği için mahalleyi inletip, koşarken düşen ve ardından yine ağlayan, sustuğu vakitlerde son ses çizgi film izleyen, babasının sürekli dövmekle tehdit ettiği, annesinin “paşa oğlum” diye sevdiği, ablasının “erkek adam ağlamaz” diye sakinleştirmeye çalıştığı Paşa Araf’tın sen. Senin ağlama ve bağırma seslerinden ziyade 7-8 yaşlarındaki abin Hamza daha çok hafızama kazındı. Çünkü o seni çok kıskanıyordu ve ağlaman için büyük bir gayret gösteriyordu. Sokaktaki kedileri sahiplenip, seni kızdırıyor, onları seviyor gibi yapıyor ancak dış kapıdan üstlerine tükürüyordu. Sen bunu görmüyordun ama. Büyüyünce nasıl bir çocuk olacaksın bilmiyorum fakat sen ve bir numara büyüğün abine bakıcılık yapsın diye doğurulmuş olan, sana erkek adam direktiflerinde bulunan ablanın akıbetini tahmin etmekte hiç zorlanmıyorum. Araf ve Hamza isimlerinin yanında o kızın ismi hiç zikredilmiyordu mesela. Siz iki asalak, çirkin ve sorunlu erkek çocuğunun ömür boyu o kıza yük olacağınızdan adım gibi eminim. Evet keşke doğmasaydınız siz iki fırlama!!!

ad826x90

Bazen kahkahaları ele verir insanları. Yüksek, içten, neşeli ve sevinçliydiniz siz iki hanımefendi. Ancak yanınızdaki sıska, abaza ve ezik genç adam için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Biz huşu içinde bahçemizde oturup, çalışırken; siz “Amsterdam’ımız var, içelim” demiştiniz ve biz aramızda gülmüştük. Çünkü bizim arabadan inerken gördüğümüz, içinizden birinin türbanlı bir hanımefendi olduğuydu. Yanlış anlamayın, bir önyargımız yoktu. Biriniz, diğer yemeklerin yanında çeçil peyniri getirmişti ve hararetle sofra hazırlıyordunuz bahçede. Bu çeşitlilikte olmanız gerçekten çok cezbetmişti bizi. 

ad826x90

Hoş bir sohbetiniz vardı, ilk önce Queen dinlediniz peş peşe, “ay ne tatlılar” dediğim noktada, Amsterdam’ın da etkisiyle sanırım arabeske geçiş yaptınız. Siz hanımlardan çok, genç adamın sesi yükseliyordu karanlık sokakta. İlişkilerle ilgili sürekli analiz yapıyor ve ne kadar aşmış bir karakter olduğunu anlatmaya çabalıyordu. Yalnız birinizin sesi pek çıkmıyordu. Daha sessiz ve sakin biriydi ilk saatlerde, sonra onun da kahkahaları yükselmeye başlamıştı. İçeri geçip, koltukta uyuyakalmıştım ve saat üç civarı yatağa geçiyordum da hala sizin kahkahalarınız yükseliyordu. Sabah erken kalkmıştım ben de, siz ya uyumamış ya da birkaç saat uyumuş olacaktınız ki, hala sohbet etmeye devam ediyordunuz. Yanınızdaki genç, sabahın sekizinde son kalan biraları içiyor, yüksek sesle saçma sapan konular hakkında konuşuyordu ve alakasız bir şekilde birden bu semte çok fazla lezbiyenin geldiğini, çalıştığı mekândan deneyimleyerek anlatma ihtiyacı duymuştu. Bu mevzuya şahit olmamamın imkânı yoktu, kahvemi yudumlarken sizleri teneffüs etmeye devam ediyordum. Sonra o boşboğaz arkadaşınız mesaisine yetişmek için çıkıp -sarhoş olunca patronu onu daha mı çok seviyormuş ne- bağıra çağıra işe gitmişti, sahiplenmişti, burada yaşıyordu. Siz sustunuz sonra uzun bir süre. Evden çıkarken gördüm sizi, lezbiyen ve Amsterdam içecek bir profilde değildiniz ama ön yargılarımı bir kez de siz kırmıştınız. Kahkahalarınız sizi ele veriyordu aslında ve neşeli hallerinizi unutmamın imkanı yoktu, iyi ki vardınız hanımlar!!!

Siz sessiz ve sakin bir kadındınız, yanınızdaki adamdan memnun olmadığınızı, o cılız sesiniz ele veriyordu. Ürkek ve çekingen bir haliniz vardı. Fakat karşınızdaki adam gittikçe vahşileşiyor, sesindeki ton tüm ifadesini kaybediyordu. O vahşileştikçe ve sesini yükselttikçe küçülüyor, her türlü yakınlaşmadan giderek uzaklaşıyordu esasında. Bir kadınla seks yapmak için illa sevgili olmaya gerek olmadığını size anlatmaya çalışıyordu mesela. Siz belli ki kafa dinlemeye, arkadaşınız olan adamla sakin bir gece geçirmeye gelmiştiniz buraya. Ancak arkadaşınız maksadının sınırlarını aşıyordu. Çok rahatsız bir kişilikti ve herhangi bir kadını pusuya düşürmeye çalışan bir örümcek gibi ağlarını örüyordu üzerinize. Gecenin ilerleyen vakitlerinde konuşmaktan yoruldu ve sizi ikna edemedi. Israrla içeri çağırdı ancak siz yalnız kalmak istediğinizi söylediniz ve o emeline ulaşamamış olmanın hayal kırıklığıyla daha da küçüldü, sustu ve gecenin kör karanlığında bir sivrisinek gibi sessizliğe karıştı. Sizi unutmadım hanımefendi. Sizden bedenen yararlanmak dışında bir maksadı olmadığını haykıran bu adama karşı sessizliğinizi koruduğunuz, sabırla onu alttan almaya çabaladığınız için. Dilerim bir daha bu örümceğe maruz kalmazsınız!!!

İki kız ve üç erkek gelmiştiniz buraya, girerken değil de çıkarken görmüştüm sizi, elinizde Monopoly oyunu vardı. Duyduğumuz hırslı çığlıklar ve direktifler o an anlam kazanmıştı aslında. Geldiğiniz dakikadan belliydi, gayretle strateji taktikleri veriyor, heyecanlanıyor, hep bir ağızdan coşuyordunuz. “Ne yapıyor olabilir bunlar” diye çok konuşmuştuk aramızda. O kadar anlamsız, boş, bir şey ifade etmeyen serzenişlerdi ki bunlar bizim için… Çok düşündüm ama o gün; sadece oyun oynamak için arkadaşlarla topluca ev kiralanır mıydı? Ya da bu maksatla arkadaş edinilir miydi? Benim için çok mümkün olmayan ancak bir o kadar ilginç bir durumdu bu. 

Hep yazmak istiyorum bu durumları ama ne lüzumu var ki? Bu kadar insana şahit oldum da ne oldu? Hepiniz kafamızı şişirdiniz; benim, kuşların, ağaçların ve sessizliğin… Sizi hiç unutmadık… Yalnız değilsiniz bu ucube pansiyonlarda, sokaklarda… Siz de bizdeki bu ucube kalabalığı hiç unutmayın!..

ad826x90

* İllüstrasyon: Ceren Aksungur
https://dolcepaganne.com/

Comments

comments

ad826x90
ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

‘Varım’ diyorsun, ‘ol’ öyleyse!

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

Araç çubuğuna atla