Heigo ve Akira: Sesli sinemanın ayırdığı iki kardeş

Akira Kurosawa'nın abisi Heigo bir sessiz sinema anlatıcısıydı. Ve Akira'ya büyük bir ünün kapılarını açan sesli sinema, abisi Heigo'nun sonunu hazırlamıştı


Japon yönetmen Akira Kurosawa, çocukluğundan bahsederken kendini yetersiz, çelimsiz, sulu gözlü ve yaşıtlarına göre daha düşük zeka seviyesine sahip bir çocuk olarak tanımlar. Onun kendini bunca aciz hissettiği çocukluk dönemi boyunca ona kol kanat geren, yaşamın acımasızlığıyla yüzleşirken ona sahip çıkan birinden söz eder hep: Henüz 27 yaşındayken intiharı seçen abisi Heigo’dan… 

Hiçbir zaman kendisine duyulan yüksek beklentileri karşılayamayan, savruk, serseri ve cesur Heigo, yok olup giden sessiz sinemayla birlikte yok olan bir sessiz sinema anlatıcısıydı. Akira Kurosawa ise abisini intihara sürükleyen sesli sinema endüstrisi sayesinde dünyanın en büyük yönetmenlerinden biri olacaktı. Bir kardeşin yaşamına mal olan sesli sinema, bir diğerine yepyeni bir hayat verdi. O iki kardeşin hikayesi Tokyo’nun küçük bir kasabasında başladı…

Heigo’nun sevdiği filmler…

Akira 1910 yılında Samuray kökenli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Ondan dört yaş daha büyük olan ama Akira’nın deyimiyle sanki on yaş büyükmüş gibi davranan, zeki, yakışıklı, yetenekli ve cesur Heigo, Akira’nın sinema ve edebiyat üzerine ilk derslerini aldığı hocasıydı aynı zamanda. Akira, abisinin sinema kariyeri üzerindeki etkisini şu sözlerle anlatıyordu: 

“Gerek edebiyat gerekse sinema konularında ağabeyimin bilgi ve sezgilerine çok şey borçluyum. Ağabeyimin görmemi önerdiği her filmi görebilmek için büyük çabalar harcamıştım. İlkokul günlerimde bile çok uzakta olan Asakusa’ya kadar yürür, ağabeyimin beğendiği bir filmi izlemeye giderdim. O sıralarda, sinema tarihine geçen bu kadar çok film izlemiş olmak beni de şaşırtıyor, ama bunu ağabeyime borçluyum”.

Korkunun yenildiği gün

Okulda itilip kakılmasını önleyen, aciz kaldığı her an yanında olan hep Heigo’ydu. İlkokulda sulu gözlü, sudan dahi korkan bir çocukken onu Arakava Nehri’nin sularına atarak yüzme öğreten de abisi oldu. Aslında Akira’nın abisinden öğrendiği en önemli şey, korkularının üzerine gidebilmek olmuştu. 150 bin kişinin öldüğü 7.9 şiddetindeki büyük Kanto Depremi’nin enkazı henüz ortadan kalkmadan onu Tokyo sokaklarında gezinmeye zorla ikna eden yine Heigo’ydu. 

Heigo’yla Akira’nın bu gezisi, birçok sinema eleştirmeni tarafından Kurosawa’nın hayata ve sinemaya bakışını sert bir biçimde etkileyen bir an olarak tanımlandı. Küçük Akira, yüzlerce yanmış, ezilmiş ve çürümeye yüz tutmuş; kendi deyimiyle “mümkün olan her şekilde ölmüş”  insanları gördüğü o dehşet verici gezide, gözlerini kapatmak istemiş ama abisi bu manzaraya bakması için zorlamıştı onu. 71 yaşında kaleme aldığı anılarında (Kurbağa Yağı Satıcısı, Çev: Deniz Egemen) o günün sonunda hissettiklerini şu şekilde anlatıyor Kurosawa: 

“Dehşet verici gezimizden eve döndüğümüz gece ben uyuyabileceğimi hiç sanmıyor, uyusam da çok kötü kabuslar göreceğime inanıyordum. Fakat hiç öyle olmadı, kafamı yastığa koyar koymaz uyumuşum ve bir de baktım ki sabah olmuş. Hiçbir düş görmeden deliksiz bir uyku çekmişim. Bu bana o kadar garip geldi ki ağabeyime sordum. ‘Eğer uyumadan önce korkunç bir şey görür de gözlerini kapatırsan rüyanda korkarsın, ama her şeye bugünkü gibi bakabilirsen korkacak bir şey olmadığını görürsün’, diye cevaplamıştı. Bugün geriye dönüp o geziyi düşündüğümde ağabeyimin de korktuğunu hatırlıyorum. O gezi bizim korkuyu yendiğimiz bir sefer olmuştu”.

Sesli sinema kapıyı çaldığında

Kurosawa o dehşet verici günlerin ardından, zaten başından beri hiçbir zaman uyum sağlayamadığı baskıcı eğitim sisteminin içerisinde “rahmetle andığı” öğretmeni Bay Taçikava’yla tanıştı. Onun cesaretlendirmesiyle resme yönelerek bir ressam olmaya karar verdi. Gençlik yıllarında zayıf fiziği nedeniyle askerlik hizmetine alınmadı ve üniversite yıllarında sol görüşlerle tanışarak, Proleter Sanatçılar Birliği üyesi oldu. Ama abisinin alaycı tavrının da etkisiyle bu ideolojiyle arasına hep görünmez bir mesafe koydu. Kendi deyimiyle “hiçbir zaman inanmış bir komünist” hissetmedi kendisini.

O savruk ve bakımsız günlerin birinde hastalandı. Sokaklardan uzak kaldığı o günler boyunca örgütüyle arası daha da açılırken işsizlik, çaresizlik ve hastalık nedeniyle yeniden abisinin yanına sığındı. Bu arada Heigo büyük bir adım atmış, sinemaya olan hayranlığı nedeniyle profesyonel bir sessiz film anlatıcısı olmuştu. O dönem yorumcu-anlatıcılar sadece filmin konusunu anlatmakla yetinmez, çıkardıkları sesler, kullandıkları ses efektleriyle perdedeki olayların ve duyguların açıklamalarını da yaparlardı. Ancak o günlerde sesli sinema, Japonya’nın sınırlarından içeri girmiş ve Heigo’nun kariyeri kaçınılmaz bir şekilde düşüşe geçmişti. Akira için ileride büyük bir fırsat olacak yeni sinema, Heigo’yu büyük bir bunalıma sürükleyecekti. 

“Sonuç felaket, ben aptalın tekiydim!”

Ve Heigo’nun çöküşü böylelikle başlamış oldu. İşsiz kalacağını anlayan yorumcular bir grev başlatmış ve Heigo etkili kişiliğiyle onların önderi olmuştu. Ama bu, yıllar sonra Akira’nın Japonya’nın hatta kimilerine göre dünyanın en büyük yönetmeni olmasını sağlayacak olan sesli sinemanın karşısında imkansız bir savaştı. Sonunda işsiz kalan ve mücadeleyi kaybeden Heigo bunalıma girmiş ve parasız kalan abisine daha fazla yük olmak istemeyen Akira ise babasının evine dönmüştü. Sonrasını şu sözlerle anlatıyor Kurosawa: 

“Bir gün, ağabeyimin bir intihar girişiminde bulunduğu haberi geldi. Bu girişimin sebebinin ağabeyimin önderliğini yaptığı ve başarısızlığa uğrayan yorumcu-anlatıcılar greviyle ilgili olduğunu biliyordum. Filmler bundan sonra hep sesli olacağından onlara ihtiyaç kalmadığını sonunda ağabeyim de kabul etmişti. Bunun kazanılamayacak bir savaş olduğunu bile bile önderliği kabul etmesi onu çok sarsmış ve büyük acılara sürüklemişti.

Bir gün annem, “Sanırım Heigo iyidir, 11 dedi. “Ne demek istiyorsun anne?” diye sordum. “Her zaman otuz yaşına gelmeden önce öleceğini söylemez miydi?” diye kuşkularını dile getirdi. Annemin söyledikleri doğruydu. Ağabeyim her zaman öyle derdi. İnsanların otuz yaşından sonra çirkinleştiklerini ve daha aksi olduklarını söyler, kendisinin öyle olmak istemediğini eklerdi. 

Annem bana ağabeyimle ilgili endişelerini anlattığı zaman işi hafife almış, “Ölümden söz eden insanlar ölmez,” demiştim anneme. Ağabeyimin sözlerini yeterince ciddiye almamıştım. Annemi yatıştırmak için yaptığım bu konuşmadan birkaç ay sonra ağabeyim öldü. Aynen hep söylediği gibi. Daha otuz yaşına gelmeden. Yirmi yedi yaşında intihar etmişti. Annemin ciddi kuşkularını hafife aldığım için kendimi affedemiyorum. 

Ağabeyim için sonuç nasıl bir felaket olmuştu. Ben aptalın tekiydim”.

Ve sinema kapılarını açıyor

Abisinin ölümünden sonraki üç yıl, Akira’nın hayatının adeta kayıp yılları olarak geçti. Yıkılmış, sarsılmış ve ressam olma ümitlerini tümüyle yitirmişti. İşsizlik ve parasızlık nedeniyle zor günler geçiriyordu. O günlerin birinde iş bulmak umuduyla karıştırdığı gazetelerden birinde  bir ilan gördü. Poto Chemical Laboratory (PLC) Film Stüdyosu yardımcı yönetmenlik alımı için bir sınav yapacaktı O güne dek ressam olma hayaliyle yaşayan Akira, sınava istemeyerek de olsa başvurdu. Başvuruda adaylardan, “Japon sinemasının temel sorunları ile bunların sebepleriyle çözümleri konusunda” bir kompozisyon yazmaları istenmişti. 

Akira o güne değin sinema üzerine pek düşünmemesine rağmen abisinden öğrendikleri sayesinde ilk elemeyi geçmeyi başaran bir kompozisyon yazmayı başardı. Kendisine sinema dünyasının kapılarını açan o kompozisyonla ilgili şöyle diyordu Kurasawa: 

“Kompozisyonumda tam olarak ne yazdığımı hatırlamam mümkün değil, ancak ağabeyim sayesinde, büyük keyifle izlediğim yabancı filmlerden söz ettim ve bir sinema hayranı olarak Japon sinemasında görebildiğim eksiklikleri sıraladım”. 

Akira Kurosawa o kompozisyonla başlayan yolculuğunun sonunda PCL stüdyolarında ona sinema hakkında bildiği her şeyi öğreten Yamamoto Kaciro’nun yardımcısı olarak işe başladı. Sonrasında ise sinemanın büyüsüne kapılarak, yıllar boyunca sesli filmler çekilen o stüdyoda çalıştı. 33 yaşındayken yönetmenliğini yaptığı ilk film Sugata Sanşiro gösterime girdi. Bu daha sonra çekeceği otuzdan fazla filmin ilkiydi. Sonraki kariyerine oranla mütevazı bir başarı sağladı. 

Heigo’nun kesilen sesi

Kurosawa son derece dalgalı geçen kariyerinin ilk yıllarında sinema oyuncusu Yōko Yaguchi ile evlendi. Venedik Film Festivalini ve bugünkü En İyi Yabancı Film Oskarı’na eşdeğer olan Onur Ödülü’nü alarak Japon sinemasının uluslararası arenada ilk kez dikkat çekmesini sağlayan Rashomon ve ardından Yedi Samuray filmlerini çekti. 

Bu filmlerle ulaştığı zirveden düşmesiyse çok uzun sürmedi. Birkaç başarısız filmin ardından yapım şirketini zarara uğrattığını düşünerek, damarlarındaki samuray kanının sözlerine kulak verdi ve 1971 yılında bileklerini ve birkaç kez de boğazını keserek intihar etmeye çalıştı. Ancak bu kez de yine abisi kadar başarılı olamamıştı. Hayatta kaldı ve sonrasında başarılarla dolu kariyerine devam etti. Dersu Uzala filmiyle tekrar En İyi Yabancı Film Oskarı’nı kazanarak bu ödülü iki kez kazanan tek yönetmen oldu. 1998 yılındaki ölümüne kadar sinemadan hiç kopmadı, çektiği sesli filmler sayesinde Japonya’nın belki de en çok tanınan ismi oldu. 

Heigo’nun sesli sinemayla kesilen sesi, Akira Kurosawa’nın filmleriyle bütün dünyaya yayıldı. 


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazı Formatı Seçiniz
Kişisel Test
Kişiliğe dair bir şey ortaya çıkarmayı amaçlayan sorular dizisi
Basit Test
Bilgiyi kontrol etmek isteyen doğru ve yanlış cevaplı sorular dizisi
Anket
Karar vermek veya görüş belirlemek için oylama yapmak
Serbest Yazı
Yazılarınıza Görseller Bağlantılar Ekleyebilirsiniz
Liste
Klasik İnternet Listeleri
Geri Sayım Listesi
Klasik İnternet Geri Sayım Listeleri
Açık Liste
Kendi öğenizi gönderin ve en iyi sunum için oy verin
Oylanabilir Liste
En iyi liste öğesine karar vermek için yukarı veya aşağı basın
Fotoyla Anlatım
Kendi resimlerinizi yükleyin ve birşeyler anlatın
Video
Youtube and Vimeo Embeds
Ses
Soundcloud veya Mixcloud İçerikleri
Görsel
Fotoğraf veya GIF
GIF
GIF Formatı