34,2321$% -0.06
37,3152€% -0.24
44,8011£% 0.03
2.932,12%0,51
2.664,67%0,60
8.860,30%1,85
Çizgi roman… Çizgi roman bir yanıyla sırtını insanlık tarihinin ilk destanlarına, dini ve toplumsal kahramanlarına dayarken diğer yanını halk gülmecesine dayamış onun bir anlamda modern temsilcisi olmuştur. Bu yazıyla ilk çizgi roman örneklerine giriş yapıyor olacağız. Haydi rastgele.
Geçen hafta bir öğretmen arkadaşımla konuşurken Nasreddin Hoca’nın modern çizgi film yorumlarına eleştiri geldi. Konuştuk. Ona Nasreddin Hoca fıkralarının kaç ömürde yaşanmış olabileceğini sordum. Sonra da erotik ve pornografik fıkralardan haberdar olup olmadığını… Sonra da halkın bunları hangi kitaptan okuduğunu…
Birçok insan destanları, mitolojik/dini hikâyeleri, fıkraları, bilmeceleri, atasözlerini tarihte görevli birilerinin yazdığını veya yaşadığını sanıyor. Yanlış. Bunların hepsini hangi görevde olursa olsun halk yığınları yaratmıştır. Zaman içinde de bize kadar ulaşmıştır.
Çizgi roman sanatçısı, plastik sanatları, edebiyatı, dramatik sanatları kaynaştırarak ortaya yeni bir sanat dalı ortaya çıkarırken diğer sanat dallarının çalkantılı odak şaşmalarına inat halkın yaşantısını aktaran önemli bir temsilci olmayı başarmıştır. Hem de bu defa halkın günlük yaşantısını, beklentilerini, kaygılarını ve mizahını unutulmayacak şekilde ön planda tutarak.
Kaynaklara göre William Hogarth (10 Kasım 1697 – 26 Ekim 1764, İngiltere) son derece yetenekli bir çizer-ressamdır. Ancak en büyük talihsizliği İngiliz olmasıdır. Kendi devrinde İngiliz ressamlara itibar edilmemesi birçokları gibi gözden yitip gitmesine neden olabilecekmiş.
Ama o inatçı ve ufku geniş bir sanatçıymış. Dönemin bazı İtalyan sanatçılarının yanı sıra gündelik hayattan sahneleri mizahi bir yorumla resmeden Hollandalı ressam Jan Steen’i örnek alarak kendi tarzını oluşturmuştur.
Böylece de “müşterisi” seçkin zümreden çok halk yığınları oluvermiştir. Hem de kendi tanrılardan, dinden, asaletten ırak kanlı canlı hikâyeleriyle.
Gerçi, Hogarth, halka iyi davranışları örnek göstermek için çizmiştir ve yine de ahlak ve din kıskacına yakalanmış gibidir ama olsun, çığır açmış ve kalıplaşmış formu büyük oranda yıkmıştır.
1731 yılında çizdiği “A Harlot’s Progress” (6 kare) ile 1735 yılında çizdiği “A Rake’s Progress” (8 kare) izleyiciye akıcı bir hikâye anlatmaktadır. O zamanlar “çizgi roman” kavramı veya benzeri bulunmadığından Hogarth eserlerini “tiyatrovari bir anlatım” olarak nitelemiştir.
Her iki çizgi roman örneğinde de ressam akıcı bir hikâye anlatmakla birlikte her kareye resim edasıyla yaklaşmış, dekorundan kostümlere, mimiklerden jestlere kadar canlı ve gerçekçi sahneler canlandırmıştır. Her kare akan hikâyenin bir bölümünden aktarıcı bir işlev üstlenirken estetik kaygılarla donatılmıştır. Ancak daha da önemlisi her iki hikâye de günahtan uzak durulması gerektiğini öğütlerken dehşetle mizahı bir arada yansıtmıştır.
“A Harlot’s Progress” parayı bulup zenginleşen ancak sorumsuzca harcamalardan dolayı yoksullaşarak ölen bir sokak kadınını anlatırken, “A Rake’s Progress” berduşun birinin sonu akıl hastanesinde biten acı dolu hayatını anlatmaktadır. Ve her iki çizgi roman örneğinde de o dönem İngiltere’sinin sokakları, yapıları, yemek alışkanlıkları, gündelik yaşamı, kıyafetleri, kısacası kültürü gösterilirken mizahi / karikatürize anatomilere dayanan desenler ön planda tutulmuştur.
William Hogarth, İngiltere’de son derece popüler bir ressamdı. Bunun sebeplerinden biri de ilk çizgi roman çalışmasını büyük tablosuna bakarak tekrar küçülterek kalıba çizmesi, baskıya hazırlaması, basması ve pazarda halka satmayı akıl etmesidir. Gündelik hayatı ve halk mizahını düzenli olarak hem çizgi roman prototiplerine hem de karikatürize ettiği eserlerine yansıtmasıyla ressam “tarihi hicveden ressam” (comic history painter) olarak adlandırılmıştır.
Kaldı ki bu yeni tür “kitap” kapış kapış satılırken çizgi roman da baskıyla buluşarak asıl anlatım mecrasına kavuşmuş olur.
İşte bu an çizgi roman tarihinde “bir devrin başladığı yerdir”.
Görsel kaynak – https://www.lambiek.net/artists/h/hogarth_william.htm
Güreli, Talat, Türkiye’de Çizgi Romanlar, Sanat Dünyamız, çizgi roman: çiz, roman, s. 42, YKY, İstanbul, 1997.
Çil diye bir şey yoktur!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.