35,5700$% 0.4
36,5712€% -0.12
43,3153£% -0.23
3.094,94%0,06
2.705,51%-0,36
9.975,42%1,10
13 Ekim 2020 Salı
Kar, kış, kıyamet: Abdülkadir Tamer'den bir öykü
Kaleminin gücüyle ayakta kalan babam: Burhan Arpad
... Ve Zonguldak
Yer altında Romanlar ve Gebenler
"Göğü kucaklayıp getirdim sana, kokla açılırsın"
İçimdeki cinayet (Altıncı Bölüm-FİNAL)
Bodrum’a gidenler bilir. Milas’tan sonra denizi ilk gördüğünüz nokta Güllük Körfezi. Burayı geçerken kafanızı denize doğru çevirdiğinizde çirkin bir manzarayla karşılaşırsınız. Bir zamanlar yanan ormanlık alana yapılan devasa üç büyük otel. Bu yazıda oradaki otellerden bahsedeceğim. Ancak bu kez dışarıdan değil içeriden bildiriyorum…
Sanırım uzun yıllardır yaz aylarında bu kadar çok denize girdiğimi hatırlamıyorum. Lanet pandeminin belki de güzel etkilerinden biri de bu oldu. Plazalardan uzaklaşıp evlere hapsolunca her fırsatta soluğu ailece denizde aldık. Yaza doyamadık, son deniz tatilini de geçen hafta sonu yaptık. Üstelik ‘asla gitmem’ dediğim bir yerde… Bodrum Güvercinlik’teki Titanic Otel’de. Bir kez daha anladım, asla asla demeyeceksin!
Şöyle bir arşivleri kurcaladım önce. Güllük Koyu’nda yer alan Pina Yarımadası ile ilgili ilk haberlerimi 2008’de yapmışım. Önce ne olmuştu onu hatırlatmakla başlayayım.
Yarımada’da MNG Holding tarafından bir inşaat başlatıldı. Turizme tahsis adıyla yarımada uzun dönemli kiralanmıştı ancak dolgu için herhangi bir izin bulunmuyordu. Tüm Türkiye’nin gözleri önünde Bodrum’un hemen girişindeki bu güzelim yarımadada günlerce bir dolgu çalışması yapıldı. Haberler yazıldı, cezalar kesildi, kaymakam, valilik yapılan çalışmanın aleyhinde görüşler açıkladı, dönemin kültür ve turizm bakanı bile buradaki inşaatı durduramadı.
Ezcümle, bugün Pina Yarımadası’nda çamların yerine görsel zevkten uzak, çok katlı devasa bir otel var. Bodrum dönüşü Milas Devlet Hastanesi’ni gördüm. İnanın, Pina Yarımadası’ndaki otelden çok daha güzel.
Yarımadadaki otel durdurulamadığı gibi, yanına iki dev otel daha yapıldı. Neyse ki onların mimarisi yarımadaya yapılan ‘La Blanche’ kadar kötü değildi.
Şu yangın olayını da bilmeyenler için kısaca özetleyelim. Konuya vakıf olmayanlar, Güvercinlik’teki ormanlık alan yandıktan sonra oraya devasa oteller yapıldığı sanıyor. Ancak bu yanlış bir bilgi. Çünkü oradaki yangın çıkmadan çok önce bölge turizm tahsis adı altında yatırımcılara açılmıştı. Yani atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmişti.
Tüm bu olayları Radikal gazetesinde çalıştığım dönemlerde haberleştirmiştim. Aşama aşama gelişmeleri takip edip, Bodrum’a bile gitmiştim.
Radikal’den sonra Hürriyet’de Seyahat Eki’nin yayın yönetmeni olarak gazeteciliğe devam ettim. O dönem birçok yerden davet gelirdi. Titanic Otel de onlardan biriydi. Hiç gitmedim. Gitmek de istemedim. Ancak aklımda hep nasıl bir yer yaptılar acaba diye merak da yok değildi.
Bu son yaz tatili fikri eşime aitti. Sezon sonu indirimli otellerin kısa bir listesini yapmış, en mantıklı Titanic Deluxe Bodrum Hotel olduğuna karar vermişti. Ben de böylece merakımı gidermiş olacaktım. İyi yaptım kötü mü yaptım bilemem ama izlenimlerimi Ters Dergi okurlarına aktarmak istedim.
Otel yatay mimariye sahip, 400 odalı, 80 bin metrekarelik devası bir yapı. Son derece lüks bir tesis. Özellikle yemeklerine şapka çıkarmak gerekiyor. Son yıllarda gittiğim en iyi mutfağa sahip otellerden biriydi. Oteldeki şezlongların tamamı kabana şeklinde. Kabanalar ücretsiz ancak otelin sonundaki özel alandaki dev kabanaların günlüğü 40 avrodan başlıyor.
Ancak konumu ve denizi için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Güllük Körfezi zaten kapalı bir koy. Kendini temizleyemiyor. Bir de üzerine buradaki üç otelin Maldivler tarzı beyaz kum getirip sahile dökmesi sonucu sahildeki deniz suyu iyiden iyiye bulanıklaşmış durumda. Suda dururken ayaklarınız zar zor görünüyor. Yani görüş mesafesi taş çatlasa üç metreydi. Normalde Bodrum’da 20-30 metrelere kadar görüş vardır.
Üstelik sahildeki kum her yıl fırtınalardan dolayı denize kaçtığı için her yıl buradaki kumları yeniliyorlar. Her yeni kum deniz suyunun biraz daha bulanıklaşması anlamına geliyor.
Bir ara deniz kenarından yandaki otellere yürümek istedim. Normalde Kıyı Kanunu gereği kimse deniz kenarını kullanmaya engel olamaz. Titanic Otel ile yanındaki Lujo Otel sınırına geldiğimde denizin kapatıldığını gördüm. Çiçek dikilen dev saksılar iki otelin sınırını oluşturuyordu. Otelin iki güvenlik görevlisi de bu alanda nöbetteydi.
Elimi kolumu sallaya sallaya deniz kenarından sınıra doğru yürüdüm. Denizden yandaki otelin alanına geçtim. İki güvenlik de hemen kalkarak geçemeyeceğimi söyledi. Israrcı oldum. Kıyı Kanunu’ndan bahsettim. Bu kez bana pandemi nedeniyle yasak olduğunu söylediler. Böyle bir düzenlemenin de olmadığını anlattım. Genel müdürlerini aramalarını çünkü yan tarafa mutlaka gitmek istediğimi söyledim. Benim ısrarcı, ‘gıcık’ bir müşteri olduğumu anlamış olacaklar ki, şöyle bir çözüm ürettiler: Bir güvenlik görevlisi bizi takip edecekti.
Deniz kenarından Pina Yarımadası’ndaki otelin sınırına kadar yürüdüm. Ancak aynı zorluklarla karşılaşmamak için geri dönmeye karar verdim.
Kaldığım otelin tam karşısında Bodrum’a giden karayolu vardı. Her yıl oradan en az bir kere geçen, buradaki otelleri görür ve hayıflanırdım. Şimdi ise karşı tarafa bakıyorum. Yolun üzeri devasa çam ormanlarıyla kaplı. Bir zamanlar balkonundan baktığım otelin bulunduğu yer gibi. Körfezin bir tarafı yoğun bir otel yapılaşması ile kaplı, diğer tarafı hala bakirliğini koruyan ormanlarla…
Elbette ülkeye yeni yatırımlar yapılsın, turistlerin geleceği tesisler inşaa edilsin. Ancak mutlaka bir plan çerçevesinde. Bodrum bugün doğası ve denizi ile güzel. Ormanı kesip, denizi doldurursan geriye ne kalır?
Bodrum çoktan ekolojik sınırlarını doldurdu. Sadece bu üç otelle değil, aslında yıllar önce doldurmuştu. Ancak güçlü olan yapacağını yapıyor, devletten, halktan istediğini koparıyor.
Yatırımcıların bence burada bir kabahati yok. A firması, X şirketi hiç fark etmez. O ormanın kesilmesine göz yumanlar, denizin kaçak doldurulduğunu görüp buna ‘yalandan’ dur diyenlerde en büyük günah.
O otele giderek bir günah da ben mi işledim bilmiyorum. Kendi prensiplerimi mi çiğnedim emin değilim. Tıpkı Üçüncü Boğaz Köprüsü’nü, Kuzey Marmara Otoyolu’nu ya da Üçüncü Havalimanı’nı kullandığım zamanlardaki hislere kapıldım. Şimdi ben de suça ortak oldum mu?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.