DOLAR

35,5700$% 0.37

EURO

36,6609% 0.06

STERLİN

43,5636£% 0.28

GRAM ALTIN

3.101,76%0,33

ONS

2.713,92%-0,01

BİST100

9.866,73%1,30

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul AÇIK
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Hakan Çelik

Hakan Çelik

20 Mart 2024 Çarşamba

Benim için büyük, Gırgır içinse…

Benim için büyük, Gırgır içinse…
9

BEĞENDİM

ABONE OL

Belki de adım bile değildi. Bir minibüs kuyruğunda beklerken vakit geçsin diye aldığım Gırgır dergisinin ikinci sayfasında ‘Her pazartesi karikatürlerinizle birlikte bekliyorum’ diyordu. Uzun süredir zaten çevremdekilerin pek beğendiği  bir şeyler çiziktiriyordum, alıp götürmeye karar verdim.

Sonra, işte o pazartesi günleri okuduğumuz okuldan, çırak olarak çalıştığımız berber dükkanından, tamirhaneden fırlayıp koltuğumuzun altında çiziktirdiklerimizle Cağaloğlu’nun yolunu tuttuğumuz yıllar başlamış oldu.

O ilk haftayı hayal meyal hatırlıyorum, çok da büyük olmayan bir odadaki masasının etrafını benim gibi bir sürü genç çepeçevre sarmıştık. Herkesin karikatürüne dikkatle bakıyor ve bir şeyler söylüyor, bazen önündeki kağıda çizerek anlatıyordu. Arada bir arkasına yaslanıp sesini kalınlaştırarak ‘Veysel Beey!’ diye koridordan gelen çaycının ayak seslerine doğru seslenerek hepimize çay ısmarlıyordu. Çıt çıkarmadan anlattıklarını anlamaya çalışıyorduk. Kolayca çiziliverdiğini sandığımız bu şeyler amma da alengirliymiş meğerse, saatler ilerledikçe şaşkınlığım daha da artıyordu.

 Sonunda sıra bana geldi, üç tane falan götürmüştüm. Bir karikatürlere bir de yüzüme baktı, “Daha çok getir” dedi. İkisini aldı. Bir şeyler söylesin diye bekledim. Başka hiç bir şey söylemedi, hiç eleştiri de yapmadı. 

Böylece burada da paylaştığım ilk karikatürümü o hafta yani 20.04.1975 tarihli 141. sayıda, ikinciyi de ertesi hafta yayınladı. Üçüncü veya dördüncü karikatürden sonra arka sayfaya geçtim.

 Önce ikinci sayfada yayınlanırdı karikatürleriniz, sonra arka sayfaya geçerdiniz, arka sayfadan sonra işler daha da zorlaşırdı, orada uzun süre kalabilirdiniz. Çünkü arka sayfadan sonraki aşama derginin içerisine doğru yol almak demekti. Arka sayfadan bir önceki sayfada yer alan Avni’nin altı, daha sonra Hasbi’nin yanındaki dar sütun ve giderek üçüncü sayfa ve derginin diğer sayfaları size açılır, yani kadroya dahil olurdunuz.

Geçtiğimiz günlerde vefat eden rahmetli Sedat Öztürk yıllar sonra birgün bana, o yıllara ait ilk defa duyduğum bir bilgi aktarmıştı. Rahmetli uzun yıllar amatör bir ruhla çizgisini hiç değiştirmeden karikatürler çizdi. Gırgır’ın arka sayfasında karikatürlerini sıkça gördüğümüz çizerlerden biriydi. Aynı yıllarda aynı yerlerde dolaşmış olmamıza rağmen hiç karşılaşmadık, sadece ismen tanır ve izlerdim.   

Kendisiyle ancak son yıllarda çeşitli sergilerde karşılaştıktan sonra tanışma fırsatı bulabildim. Yanıma gelip kendisini tanıttığında eski bir dostu görmüş gibi olmuştum. Yıllar önce Gırgır’ın sayfalarında yan yana karikatürleri çıkmış olan bizleri birbirine bağlayan bağlar o kadar benzersizdi ki; birbirimizle hiç tanışmasak bile yıllar sonra karşılaşıtığımızda yıllardır tanışırmışız gibi koyu bir sohbete dalmaktan kendimizi alamazdık.

Bu sohbetlerimizden birinde anlattığına göre Oğuz Abi benim olmadığım bir Pazartesi Toplantısı sırasında aralarında Sedat Öztürk’ün de olduğu bir grup çizere “İçinizden birini arka sayfadan içeriye alacağım” demiş.

“Biz” dedi Sedat Öztürk, “Heyecanla beklemeye başladık acaba kimi alacak diye… Sonra bir baktık sizi aldı.” İlk defa  duyduğum ve yıllarca önemsediği için hafızasında sakladığı bu bilgiyi, bu minik anekdotu işittiğimde haliyle çok mutlu oldum. Ben o sözün söylendiği toplantıda yoktum, olayın bu şekilde cereyan ettiğinin de farkında değildim. Karikatürlerim bir gün iç sayfalarda yayınlanmaya başlamıştı. Bunun başkalarının bilincinde yer eden, sevgiyle hafızasında korunup saklanacak denli önemli bir merhale olduğunu yıllar sonra sevgili Sedat bana özenle gösterip vurguluyordu..  

Oğuz Abi ve benzersiz dergisi Gırgır, çok genç yaşlarda bir araya getirdiği, Gırgır mahallesinde top koşturan, adeta çocukluk arkadaşları sayılabilecek olan bizleri derinden etkilemiş ve ortak bir hazzı hep birlikte paylaşmamızı sağlayarak, bundan sonraki hayatlarımıza yön vererek biçimlendirmiştir.

Mühendislik diploması aldığımı duyduğunda “Herkes mühendis olabilir ama herkes karikatürcü olamaz” demişti..

Kırkbeş yıldır karikatürcü olabilmek için çabalıyorum.. 

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.