DOLAR

34,2344$% -0.06

EURO

37,2817% -0.31

STERLİN

44,7896£% 0.01

GRAM ALTIN

2.930,48%0,46

ONS

2.663,46%0,55

BİST100

8.860,30%1,85

İmsak Vakti a 05:44
İstanbul AÇIK 18°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Çizgi Roman ve Güldürü – 3

ad826x90
ad826x90
ad826x90
Pardon, bu yazıda da çizgi romana giriş yapamıyoruz

Çünkü sanırım ana konumuz olan “Halk gülmecesiyle çizgi romanın ilişkisini” daha rahat anlatabilmem için atomlara kadar uzanmam gerekiyor. 

ad826x90
Özet

Ne demiştim? Matbaanın icadı kendisine aristokrat, burjuva veya kilise hamisi bulamayan yetenekli onlarca çizere olanak tanımış oldu. Siyah-beyaz desenler de kabul görmeye başladı. Ayrıca “karikatür” sanatının yükselmesiyle birlikte kaba ve saldırgan bir çizgi anlayışı ortaya çıktı. Ek olarak da binlerce yılda oluşan elit sanat zümreleri aniden popülerleşen ve geniş kitleler tarafından kabul gören çizgi romanı bir türlü anlamlandıramadılar, evcilleştiremediler, üzerinde egemenlik kuramayarak “tu kaka” demeyi tercih ettiler.

Bir de “kalite” arayışı altında gerek çizgi roman camiası dışından, gerekse dünyayı ve sanatı kendi beğeni alanından ibaret gören her kesim çizgi roman okur kitlesi tarafından bu sanat saldırı altında kaldı.

Geriye Gidelim Biraz, Mesela 18. Yüzyıla 

İşte karikatüre karikatür denilen dönem bu 1700’lü yıllardır bilindiği üzere. Basitçe neydi karikatür hatırlayalım: Abartılı anatomik çizimlerle aktarılan gülmece/alay/iğneleme/eleştiri gayeli çizim sanatı.

ad826x90

Kimleri her zaman olduğu gibi konuyu taş devrine kadar götürüyor kimileri hemen Da Vinci’ye bağlayarak sınır çiziyor. Ancak görüşüm o ki üretim amacıyla yaygın kabul ve gelişim olmadıkça bir sanat formu sanat formu olarak tanımlanamaz. Bu nedenle tesadüf eseri kısıtlı alanlarla sınırlı kalmış olan atılımları bu çatı altında nitelemek bana uygun gelmiyor. Yani bana göre 1700’lerdeki sanatçılar onları görmemiş veya etkilenmemişse, örnek almamışsa işlevleri “ormanda ağaç düşse ve kimse duymasa o ağaç düşmüş müdür?” sorusu kadardır.

ad826x90

1700’ler. Magna Carta’nın imzasının ardından Amerika kıtasına göçen geniş kitleler Avrupa’daki krallık ve kilise egemenliğinden bağımsız bir toplumsal oluşuma gidiyorlar. Bu arada şehirler kalabalıklaşıyor. Avrupa halkı (özellikle Fransa) Amerika’daki gelişmeleri örnek almaya başlıyor. Devrimin ayak sesleri tüm Avrupa’da yankılanıyor. Sıradan halk kitleleri artık egemen sistemin söz sahibi olmaya doğru evriliyor. Çoğu eğitimsiz olmakla birlikte belli bir hak talebinde bulunan ve alım gücüne erişen insanlar olarak varlıklarını duyurmaya başlıyor. Üstelik bu kitle sanattan da yararlanmak istiyor.

İşte bu gelişmeler yarattığı enerji sanatçıların gözünü sıradan halka kitlelerine çevirmelerine neden oluyor. Resim sanatında sokak çizilmeye başlanıyor. Şenlikler, düğünler, eğlenceler, merasimler, toplantılar, köyler, tarlalar, eğlenceler…

İşte karikatür sanatı tam da bu halk kitlelerinin sesi olarak hayat buluyor benim gördüğüm. Alaycı ve saldırgan halk gülmecesi o yıllara kadar sadece belli bir zümrenin anlayışına göre eser ortaya koymuş ressamların mitoloji, din, asiller, burjuva duvarlarını yıkarak ortaya atılmış ve “ben buradayım” demiştir. Matbaa aracılığıyla da alışılmış tuval sınırlamasının dışına taşarak her yöne dağılan bir sanat olarak görünür olmuştur. Üstelik de geniş halk kitleleri tarafından okunanları/bakılanları kendinden parçalar görüldükçe daha da sevilir olmuş. 

1700’ler yeni bir alıcı kitlesi bulan resim sanatında büyük değişimler yaşandığı bir dönemdir. Karikatürle (o dönem için) ardılı sayılabilecek çizgi roman tam da bu gelişmeler ışığında ortaya çıkan yeni sanat formlarıdır. İlk başlarda resim-karikatür-çizgi roman ayrımı net yapılamasa da zaman ilerledikçe dönemin özgür ve eleştirel düşünce düsturu yavaş yavaş yapılara işleyerek onları farklılaştırmış ve sanatsal yapılarına kavuşmalarını sağlamıştır. 

ad826x90

“Hani Çizgi Roman Nerede?”

Muhtemelen bir sonraki yazıda artık rahat rahat örneklere geçebileceğiz… Umuyorum… 

Aklımdakileri derledikçe iş uzuyor farkındayım ama sanırım konu sonunda çizgi romana ulaştığında… Buralarda olursunuz değil mi? 

Olun lütfen.

Görsel: Ürdün'de antik Roma kenti Capitolias şehrinde çizgi romanı andıran duvar resmi.

umitlila@gmail.com

ad826x90
ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Alper anlatıyor: Bir progamer ile asla tartışma!

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.