35,5518$% 0.34
36,5752€% -0.11
43,4231£% 0
3.100,10%0,23
2.711,58%-0,13
9.866,73%0,00
17 Nisan 2021 Cumartesi
Kar, kış, kıyamet: Abdülkadir Tamer'den bir öykü
Kaleminin gücüyle ayakta kalan babam: Burhan Arpad
... Ve Zonguldak
Yer altında Romanlar ve Gebenler
"Göğü kucaklayıp getirdim sana, kokla açılırsın"
İçimdeki cinayet (Altıncı Bölüm-FİNAL)
Ekrem eve döndüğünde Pınar çoktan uyanmıştı. Uzun bir süre ağladığı gözünün kızarıklığından belli oluyordu. Ekrem soğukkanlılığını koruyarak yanına oturdu. Pınar’ın elinde disketteki ve ölen adamın evinin duvarındaki ile aynı olan fotoğraf duruyordu. Ekrem önce Pınar’ın elindeki fotoğrafa baktı, sonra yavaşça elinden aldı, kenara bırakıp Pınar’ın ellerini tuttu. Bir süre sessizce ne diyeceğini düşündükten sonra Ekrem gerildiğini hissetti. Pınar’ın rahatça anlatabilmesi için ona sarılarak sordu:
-Her şeyi açığa kavuşturacak sır sendeymiş gibi hissediyorum. Sonu ne olursa olsun ben hep senden yanayım. Her ne olduysa bilmek istiyorum. Bilemediğim zaman ihtimalleri düşünmekten aklımı kaybetmenin eşiğinde sürünüp duruyorum. Ne olur beni de rahatlat, anlatıp sen de rahatla.
Pınar elinin tersi ile göz yaşlarını sildikten sonra Ekrem’e doğru iyice sokularak titrek sesi ile anlatmaya başladı:
-Ev sahibini ben öldürdüm. Diğerini zaten biliyorsun. İkisi de babamın eski arkadaşları. Ben ilkokuldayken bu şerefsizlerin ikisi de beni taciz etmişti. Detayını anlatmaya dilim varmıyor. Babamın olan bitenden haberi yoktu. Ne zaman bize gelecek olsalar korkudan titrer, odama saklanırdım. Korktum, ne anneme ne de babama söyleyemedim. Yıllardır bu acı beni yaktı kavurdu. Unuturum sandım, alışırım sandım. Öyle olmuyormuş. Zaman her şeyin ilacıdır dedim, zaman geçtikçe daha da derinleşti yaralarım. Zaman çürüttü beni. Zaman beni değiştirdi. Zaman beni defalarda öldürdü. Çok kez canıma kıymayı düşündüm. Annemin öldüğümü öğreneceği zaman yaşayacağı ıstırap gözümün önüne geldi. Yapamadım. Kendime kıyardım, ona kıyamadım. Normal davranarak herkes gibi yaşamaya çalıştım. Sanırım bunu başardım da. Dışarıdan bakınca herkes gibi hayatımı sürdürdüm. Ama içimdeki yarayı benden başka kimse bilmedi. Sebebini bilmiyorum, babam bunlarla görüşmeyi kesti. Uzun süredir ne cehennemde olduklarını bilmiyordum. Aşağıdaki zilin üstünde yazan isimden ev sahibinin o şerefsiz olduğunu fark ettim. Emin olmak için görmeyi bekledim. Onu gördüğümde içimi hırs kapladı. Hala nefes alıyor oluşu kanıma dokundu. Öldürmeliydim onu. Senin anahtarını aldım bir gün. Ev sahibin beni tanımadı, yeni kiracınızın kardeşiyim dedim, balkondaki kombide sorun olduğunu, gelip bakmasını istediğimi söyledim. Orada bayıltıp elini ayağını bağladım. Uyanmasını bekledim. Yarı baygın, sersem gibiydi. Bacağını deşerken acı çekiyordu ama tepki veremiyordu. Kanı boşalırken, canı çıkarken onu izledim. Balkona bıraktığım disket ve not polisler bulduğunda sebebini anlasın diyeydi. Ama daha sonra senin de başını yakmaktan korktum. Geri geldim. Geldiğimde sen cesedi bulmuştun. Karşı balkondaki adamı görünce diğer tacizciye benzettim. Bu kadar tesadüf olmasına çok şaşırdım. Gidip öğrenmek için, onu da yok etmek için can atıyordum. Bilinçsizce evine gittim. Adı yazmıyordu zilde. Kapıyı çaldım. Adını sordum. Sandığım şerefsizdi o. Onu da geberttim. Rahatladın mı dersen içimdeki yarada hiçbir değişiklik olmadı. Ama artık o ikisinin benim yaşadığım dünyada bulunmayışı hoşuma gitti. Benim işlediğim bu iki cinayet, içimdeki cinayetlerin bir bedeliydi. Birkaç gündür sana muhtemelen hiç yaşamayacağın şeyler yaşattım. Çok üzgünüm. Karşıdaki adamı öldürdüğüm gece sen uyuduktan sonra balkondaki cesedi de temizledim. Sen bu gerilimi yaşamayı hak etmedin. Sana başıma gelenleri anlatmayı denedim, yapamadım. Seni kaybetmekten korktum. Bana kötü bakmandan korktum. Tabi sen öyle bir insan değilsin, bunu biliyorum, içini biliyorum. Ama kendimde o cesareti bulamadım. Özür dilerim.
-Pınar, ne yaşarsan yaşa, senin gönlümdeki yerin hiç değişmeyecek. Keşke daha önce söyleseydin bana, rahatlasaydın. Senden önce ben gebertirdim bunları. Eskiden olduğu gibi ne olursa olsun yanındayım. Bende sana karşı en ufak bir değişiklik yok, olamaz da. Sen benim her şeyimsin.
Daha sıkı sarıldıkları anda kapı çaldı. Bu kez irkilmediler. İkinci kez çalana kadar sımsıkı sarıldılar. Ekrem kapıya bakmak için kalktı. Pınar kendini daha iyi hissettiğini fark etti. Kapıya gelen ev sahibinin oğluydu. Ekrem derin bir nefes alıp kapıyı açtı.
-Merhaba, babam birkaç gündür kayıp, acaba sizin bilginiz var mı, gördünüz mi hiç?
-Merhaba, çok üzüldüm. Geçenlerde balkonda otururken görmüştüm ama ondan sonra görmedim bir daha. Sizin balkonda.
Ev sahibinin oğlu ‘anladım’ der gibi başını salladı, sessizce merdivenlerden çıkarak gözden kayboldu. Kapıyı kapattı, çocuğa üzülmüştü, yeniden Pınar’ın yanına gitti. Ekrem’in odaya girmesi ile aynı anda Pınar’ın telefonuna bir bildirim geldi. “Kadıköy’de esrarengiz cinayet.” Bildirime dokunarak haberi açtı. Birlikte habere göz gezdirdiler:
“KADIKÖY’DE ESRARENGİZ CİNAYET
Kadıköy’de çöp toplama kamyonunda battaniyeye sarılı bir erkek cesedi bulundu. Polis ekipleri cesedin kimliğinin tespiti ve cinayet şüphelilerinin yakalanması için geniş çaplı çalışma başlattı. Caferağa Mahallesindeki çöpleri toplayan kamyonun çöpleri çöp aktarma istasyonunda boşalttığı esnada ceset olduğunu fark eden belediye temizlik görevlileri, durumu polise bildirdi. Belediye görevlileri aktarmayı durdururken, ihbar üzerine bölgeye polis ekipleri sevk edildi. Polis ekiplerinin incelemesinde, elleri ve ayakları bağlı bir erkeğe ait olduğu belirlenen ceset, otopsi için adli tıp morguna kaldırıldı. Cesedin kimliğinin tespiti için çalışmalar sürerken, Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri olayla ilgili şüpheli ya da şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı. Ekipler, Caferağa Mahallesinde tüm işyeri ve binalara ait güvenlik kameralarını da incelemeye aldı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.”
-Kızım adamı öylece çöpe mi attın?
-Ne yapsaydım? Tören düzenleyip toprağa mı verseydim? Öylece atmadım ayrıca, battaniyeye sardım. Aşağı nasıl indirdim haberin var mı? Belim koptu.
-Merdivende gören olsaydı?
-Olmadı.
Karşılıklı tebessüm ettiler. İkisinin de içinde gereksiz bir rahatlık vardı. Belki de olması gereken rahatlık buydu. Özel eşyalarını toplayıp kaçmaya karar verdiler. İki valiz çıkarıp değerli gördükleri eşyaları toplamaya başladılar. Aslında birbirlerinden daha değerli bir şey olmadığını fark ettiler. Valizleri bırakıp küçük bir sırt çantasına sığan eşyaları ile sakin ve rahat bir halde yola koyuldular. Havalimanına giderken yolda vizesiz gidebilecekleri bir ülke seçip ilk uçağa bilet aldılar. Yeni bir hayat kurmak için kaybedecek bir şeyi olmayan ikili, görevini layıkıyla tamamlayıp huzurla emekli olan bir çalışan gibi şendi. Bir daha dönmemek üzere ayrıldıklarının farkındaydılar. Birbirinin gözlerine baktıklarında memleketleri, aileleri, arkadaşları, mazileri ve ölümü hak etmiş iki cesedi gördüler. Artık her şey gözlerinin içinde saklıydı. Arkada bıraktıkları herhangi bir şeyi özlediklerinde birbirinin gözlerine sımsıcak bakmaları yetecekti.
Karanlığı aydınlatmak karanlığın
kendisine düşer. Işığı emen karanlıkları
aydınlatmaya hiçbir ışığın gücü yetmez.
Kararan hayatların hatırasına dokunmaya
ise hiç kimsenin ışığı yetmez.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.