Memo Tembelçizer: Komedide her türlü sululuğu, seviyesizliği ve terbiyesizliği çok severim

En sevdiğiniz üç çizer kimdir?
Suat Gönülay, Frank Thorne, Robert Crumb.

En sevdiğiniz yabancı ve yerli çizgi kahramanlar kimlerdir?
Hopdediks, İhtiyatsız Adam, Red Sonja. (Yaşasın çocukluğum ve ergenliğim)

En sevdiğiniz komedi filmi/filmleri nelerdir?
Filmlerle dalga geçen ZAZ veya Scary Movie tarzı eski ve yeni kuşak bütün parodi filmlerini, Öztürk Serengil’in “Yeşşee” dediği 60’larda çekilmiş siyah beyaz Türk filmlerini, her türlü sululuğu, seviyesizliği ve terbiyesizliği çok seviyorum. You Don’t Mess With The Zohan’da anıra anıra gülüyorum mesela.

Aklınızda kalan en komik film replik/sahnesi nedir?
Şu an hatırladığım, Zohan’daki berber sürtüştürmesi sahneleri var. Daha eski, orta okulda sinemada seyrederken Evil Dead 2’de Ash kafayı yeyip kahkaha atmaya başladığında duvardaki geyik kafası ve masadaki lamba da kafalarını geriye ata ata gülmeye başlamışlardı, ben de çok gülmüştüm orada. Ondan da önce, ilk okulda yerde kıvrana kıvrana güldüğüm bir sahne, Harold Lloyd’un saat kulesi sahnesiydi.

En sevdiğiniz komedi oyuncuları (yerli/yabancı) kimlerdir?
Öztürk Serengil’in gençliği, Jim Carrey’nin gençliği, Peter Sellers.

En sevdiğiniz yazar kimdir?
Çok roman okumuyorum ama okuduğum zamanlardan sevdiğim, Stephen King.

Sizce neden uluslararası bir çizgi kahramanımız (Asteriks, Tenten gibi) yok?
Bir eserin klasikleşebilmesi için birkaç kuşak boyunca gündemde kalması, resmiyle, müziğiyle, sinemasıyla, tiyatrosuyla farklı alanlarda yeniden üretilmesi lazım. Bizde kültürel hafıza ve süreklilik bir iki kuşağı geçemiyor, on beş yirmi yılda bir sıfırlanıyor. Mizah dünyası son elli yıldaki istikarıyla bu süreyi aşmıştı ama mizah dilinin çok güncel gençlik jargonundan beslenmesi ve çok çabuk demode olması sebebiyle bu süreklilik de klasikleşmeye yol açamadı. Yurt içinde günceliyle ve klasiğiyle bir külliyat ve bir sektör olmalı ki uluslararasına pazarlanabilecek bir potansiyel oluşsun. Bireysel başarılar tabii ki olabilir ama onlar da bir “Türk çizgisi” algısı ve pazarı yaratmaya yetmez.

Çizmek için günün hangi saatlerini tercih ediyorsunuz?
Tercihim öğleden sonra ikide masaya oturmak ama çizmeye başlamam nasıl oluyorsa gece ikiye sarkıyor.

Yerinde olmak istediğiniz tarihi kişilik kimdir?
Gençken Diyojen gibi fıçıda yaşayıp, buna laf edenlere cevabı yapıştırıvermek isterdim. Artık yaşım ilerledi, fıçıda yaşamak bana biraz zor gözükmeye başladı. O yüzden normal evinde karısıyla yaşayıp cevabı oradan yapıştırıveren Nasrettin Hoca olmakla idare etmem lazım.

Gerçekleşmeyeceğini bildiğiniz kişisel hayaliniz nedir?
En çok sırtımda kanat çıkmasını ve uçmayı istiyorum. Aslında Süpermen gibi kanatsız uçsam daha şahane olur ama o da iyice gerçek dışı bir hayal artık yani.

Olanağınız olsa dünyada değiştireceğiniz ilk şey nedir?
Yazları hava sıcaklığının 25 dereceden yukarı çıkmasını engellerdim. Terlemekten bıktım.

Olanağınız olsa okullarda okutmak istediğiniz ders nedir?
Bence işletme ve muhasebe herkesin öğrenmesi gereken temel hayat bilgileri. İşe yeni giren her saftirik gencin, bir şirketin nasıl çalıştığına dair önceden fikir sahibi olmaya hakkı ve ihtiyacı var.

Kendinize şiar edindiğiniz cümle nedir?
Çorba varsa iç, kavga varsa kaç! (İlk Turist Ömer’den duymuştum).

En sevdiğiniz sözcük nedir?
Zottirifikasyon (Kendi icadım, sık sık kullanıyorum).

En nefret ettiğiniz sözcük nedir?
Hallederiz.

En sevdiğiniz ses nedir?
Sevdiğim ses bilemedim, onun yerine sevdiğim başka duyularımdan bahsedeyim: Elimi koklayan kedinin bıyıklarının tenime ufak ufak değmesi sanırım en sevdiğim dokunuş.

En nefret ettiğiniz ses nedir?
Çöp arabası uğultusu, patlamalı motosiklet egzosu bağırtısı, inşaat gümbürtüsü.

En son çok mutlu hissettiğiniz an?
Kendisine on üç yaşından önce asla cep telefonu alınmayacağına inandırdığım kızımın onuncu yaş doğum günü hediyesinin cep telefonu olduğunu fark ettiğinde yaşadığı sevinç anını gördüğüm an.

Öldünüz ve bir insan ya da eşya olarak geri döndünüz diyelim, bu ne olurdu?
İnsan ya da eşya demişsiniz ama reenkarnasyon deyince hep maymun olacakmışım gibi geliyor bana niyeyse.