• Barış Manço ile baş başa

       Ortalığı kasıp kavurduğu yıllardı Barış Manço’nun. Şarkıları dillerden düşmüyor, her şarkısı çocuk büyük demeden herkesin diline takılı kalıyordu. Televizyon programları da çok popülerdi; TRT...

    Tüm Yayını Görüntüle
       Ortalığı kasıp kavurduğu yıllardı Barış Manço’nun. Şarkıları dillerden düşmüyor, her şarkısı çocuk büyük demeden herkesin diline takılı kalıyordu. Televizyon programları da çok popülerdi; TRT 1’de yayınlanan 7’den 77’ye programı içindeki çeşitli bölümleriyle birlikte adeta bütün yaş gruplarına hitabeden bir aile, eğlence ve çocuk programıydı. Adam Olacak Çocuk, İkinci Kahvaltı, Dönence Dünya Turu gibi daha...
    107
  • “Gençler Oğuz Bey’e gelmişler”

    Merdivenden inenler şaşırarak sağda solda gelişi güzel bekleşenlere bakarlardı. “Hayrola?” diyerek kapıdaki görevlinin yüzüne baktıklarında ise; “Oğuz Bey’e gelmişler” derdi görevli başını öne eğip hafifçe...

    Tüm Yayını Görüntüle
    Merdivenden inenler şaşırarak sağda solda gelişi güzel bekleşenlere bakarlardı. “Hayrola?” diyerek kapıdaki görevlinin yüzüne baktıklarında ise; “Oğuz Bey’e gelmişler” derdi görevli başını öne eğip hafifçe gülümseyerek. Bu cevap karşısında “Haa!” diye onlar da başlarını sallayarak gülümserlerdi. Günaydın Gazetesi’nin girişindeki koyu renk deri koltuklar aynı saatlerde gelen bu kadar insanı ağırlamaya yetmezdi haliyle. Sıkış tepiş oturabilenler...
    95
  • Benim için büyük, Gırgır içinse…

    Belki de adım bile değildi. Bir minibüs kuyruğunda beklerken vakit geçsin diye aldığım Gırgır dergisinin ikinci sayfasında ‘Her pazartesi karikatürlerinizle birlikte bekliyorum’ diyordu. Uzun süredir...

    Tüm Yayını Görüntüle
    Belki de adım bile değildi. Bir minibüs kuyruğunda beklerken vakit geçsin diye aldığım Gırgır dergisinin ikinci sayfasında ‘Her pazartesi karikatürlerinizle birlikte bekliyorum’ diyordu. Uzun süredir zaten çevremdekilerin pek beğendiği  bir şeyler çiziktiriyordum, alıp götürmeye karar verdim. Sonra, işte o pazartesi günleri okuduğumuz okuldan, çırak olarak çalıştığımız berber dükkanından, tamirhaneden fırlayıp koltuğumuzun altında çiziktirdiklerimizle Cağaloğlu’nun yolunu...
    129
  • Bir zamanlar Gırgır’da

    Bu işle uğraşanlar bilir, o dönem karikatür ustaları ‘Horozlu tarama ucu’ denilen uçları kullanırlardı. Bunları edinmek de o kadar kolay değildi.

    Tüm Yayını Görüntüle
    Çok ciddi bir yasaktı. Oğuz Abi dergi yavaş yavaş oturmaya başladıktan bir zaman sonra, Türkçe’nin lastikli kelimelerinden yararlanarak bu şekilde bulunan kelime esprilerini yasaklamıştı Türkçe’de bu tip ‘Lastikli’ ya da ‘Çift anlamlı’ denilen kelimeler oldukça fazla olduğu için gerçekten de karikatür esprisi bulmaya çalışanlar için bunlar adeta sınırsız bir kaynak gibiydiler. Bazıları gerçekten de çok...
    99
  • Labirent; “Biraz mütevazı olmak lazım!”

    O sırada çok ilginç bir şey oldu, ‘Kader ağlarını örüyor’ derler ya, aynı onun gibi, Orhan Abi Hıbır’a transfer oldu.

    Tüm Yayını Görüntüle
    Yorucu bir süreçten sonra nihayet üniversite bitmiş, inşaat mühendisliği diploması almaya hak kazanmıştım. Bitirme projeleriyle sayısız sınav ve mülakattan sonra okul ve dersler dışında başkaca hiç bir şeyle uğraşamadan geçirdiğim bu sıkıntılı dönem böylece tamamlanmıştı. Bu süre içerisinde genç yaşlardan itibaren çokça emek harcadığım karikatürle, okuyucu olmak dışında bütün bağlarımı koparmıştım. Öyle yoğun zamanlarım oluyordu...
    100
  • Oğuz Abi’nin yanından kaçmak için fırsat kolluyordum

    Çok yorulmuş ve sıkılmıştım. Hiç bir anlam veremiyordum, çizdiklerimin hepsi birbirinin aynısıydı zaten. “Hayır, şöyle yap!” diyordu, o da benimkinin aynısıydı.

    Tüm Yayını Görüntüle
       Çok yorulmuş ve sıkılmıştım. Hiç bir anlam veremiyordum, çizdiklerimin hepsi birbirinin aynısıydı zaten. “Hayır, şöyle yap!” diyordu, o da benimkinin aynısıydı. Yorgunluktan bezmiş, sıkılmış ve kaçmak için fırsat kolluyordum.    Bu karikatür-vinyetin, orta sayfa için hazırlanan bir Ramazan Sayfası başlığının her iki yanındaki kulaklardan biri olması kararlaştırılmıştı. Oğuz Abi esprisi bana ait diye başkasına...
    132
  • Bir sansür ve otosansür hikayesi

       Tarih 20 Mart 1982, SES Dergisi Atmaca Mizah Eki’nin panorama sayfası. Akşam saatleri, dergi hemen hemen bitmiş baskıya gönderilmek üzere… Arkadaşlarımız Cihan Demirci ve...

    Tüm Yayını Görüntüle
       Tarih 20 Mart 1982, SES Dergisi Atmaca Mizah Eki’nin panorama sayfası. Akşam saatleri, dergi hemen hemen bitmiş baskıya gönderilmek üzere… Arkadaşlarımız Cihan Demirci ve Ali Özbek her hafta yaptıkları gibi bir konu seçmişler ve o konu etrafında buldukları esprilerle bir panorama sayfası hazırlamışlar. Seçtikleri konu ise o sıralar patlak veren banker faciaları. Bankerler birer...
    108
  • Ne maketler yaptık…

    Bu yazıda lafı kısa tutmaya çalışacağım. Çünkü asıl amacım yaklaşık yirmibeş yıl önceye ait iki sayfadan oluşan bir maketi ön plana çıkararak o yıllara ait...

    Tüm Yayını Görüntüle
    Bu yazıda lafı kısa tutmaya çalışacağım. Çünkü asıl amacım yaklaşık yirmibeş yıl önceye ait iki sayfadan oluşan bir maketi ön plana çıkararak o yıllara ait gündemi anımsatırken, bu arada zaman zaman büyük heyecanlarla hazırlamaya giriştiğimiz bu ‘maket’ konusu ile ilgili bir kaç şey söylemek. Maket, çalıştığınız veya çalışmak için teklif götürmek istediğiniz yayının yönetimine, yapmak...
    110
  • Güzel insanlar

    Böyle günlerden birinde Galip, kalkmak üzere olan bir Avrupa trenine bakarak "Şimdi şu trene atlayacaksın, nereye gidiyorsa oraya kadar gideceksin" dedi.

    Tüm Yayını Görüntüle
    Yedek Subay olarak o zamanki ‘Balıkesir Ordu Donatım Okulu’ bünyesindeki bir birlikte göreve başladığım ilk günlerdi. Bir yandan yalnızlığın ve ailemden uzak kalmanın içime çöken kasvetinden kurtulmaya çalışırken, bir yandan da yaşantımın bu ara dönemine kendimi hazırlamaya ve bulunduğum yeni ortama alışmaya çalışıyordum. O akşam ilk defa nöbet tutacaktım ve dolayısıyla da biraz gergindim. Çam...
    78