34,0306$% -0.1
37,9583€% -0.06
45,1980£% 0.11
2.801,70%-0,03
2.558,01%-0,03
9.774,49%0,17
Yürüyüşe çıktım bu sabah güneşi görünce… Yapay da olsa ‘doğa’ içinde. Peyzaj olarak dikilmiş ağaçların ve süs havuzlarının yanında… Havuzlar martılara kalmış. Dalıp dalıp çıkıyorlar. İzlemesi çok zevkli.
Bir martı dikkatimi çekti. Baktım, flamingolar gibi tek ayakta duruyor. Sonra diğer ayağını gördüm. Ayağı yok. Ya bir yere sıkıştırdı, orada koptu. Ya da insan zulmüne uğradı. Üzüldüm. Yine de ayakta dimdik duruyordu. O da benim gibi güneşe dönmüştü yüzünü. Sonra yanına başka bir martı geldi. Onu rahatsız etmeden eşlik etti bir süre… Ama ileriden, onlardan gövdece daha iri iki martı geldi. Ve orada huzurla duran iki martıyı resmen taciz edip uçurdu. Sonra o ikisi de uçtu gitti. Belki diğerlerinin peşine… Ama o aralar martılar çoğalmıştı. Hangisi hangisi takip edemedim.
Yürüyüş bitince bir banka oturup yüzümü güneşe döndüm. Güneş iyi hissettirdi. Gözlerimi kapadım. Havuzdan gelen su seslerini dinledim. Gözümü kapar kapamaz görüntüler, düşünceler geldi aklıma… “Kafanı, ruhunu boşalt” dedim. “Boşalt”, “Boşalt”… Ne kadar bir şey düşünmemeye çalışsam da o martı geldi aklıma… Hani hayvanlar aleminde kötüler yoktu, zulüm yoktu. Sadece karnını doyurmak için saldırır diyorlardı. Bu martı “insanlaşmış mı?” acaba insanların arasında yaşaya yaşaya…
Sonra gece okuyup bitirdiğim Muallim Naci’nin “Ömer’in Çocukluğu” kitabındaki satırlar geldi gözlerimin önüne… Mahalle mektebindeki hocanın 7, 8 yaşlarındaki çocukları falakaya yatırması… Disiplin sağlamak için henüz olgunlaşmakta olan küçücük ruhları parçalara ayıran o sarıklı hoca… Düşünceler birbiriyle yarıştı sonra… Benim zamanımın dayakçı öğretmenleri… Derslerden, hatta bazen hayattan soğutan…
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyen atasözüne kanıp bana yapılmadığı müddetçe kötülük, bana ne mi, demeli… Kapamalı mı gözünü? Yoksa başkasının acısını kalbinde, kendin yaşamışcasına duyunca mı insan olunuyordu?
Hani üç maymunu oynamak diye bir deyim var. Elleriyle gözünü, kulaklarını ve ağzını kapatan üç maymun. Ülkemizde genelde “görmedim, duymadım, konuşmadım” diye yorumlanır ve “üç maymunu oynamak” şeklinde bilinir. Biraz da “bana dokunmayan yılanı görmedim, duymadım, hakkında konuşmayacağım.”
Oysa bu üç maymunun kökenleri eski Japon Koshin Folk geleneklerine dayanıyormuş. Japonca isimleri Mizaru, Kikazaru, Iwazaru imiş bu üç maymunun. Bilge maymunlarmış.
İki eliyle gözünü kapatan Mizaru, kötü gözle bakmamayı simgeliyormuş.
Kulaklarını kapatan Kikazaru’nun mesajı, kötüyü dinlememekmiş.
Ağzını kapatan Iwazaru ise kötü söz söylememeyi öğütlüyormuş.
Bilge maymunları bile kendi çıkarına göre, kötülüğe uyarlayan insanoğlu, gittikçe saldırganlaşıyor. Özellikle de kimliğini açık etmeden istediği gibi girip zehrini saçabileceği sosyal medya ortamında… Sadece bunun için hesap açtığı belli. Hiç paylaşım yapmamış. Ama zehirli yorumlarda hep o…
Twitter’ı yıllar önce o yüzden kapattım. Oradaki zehir ruhumu yavaş yavaş öldürmeye başlamıştı. Şimdilik sadece Instagram’ı, o da sadece bana bir şeyler öğreten sayfalarla takip ediyorum. Zehirli dil gördüğüm gibi o sayfadan kaçıyorum. Çünkü ben, başkasının acısını, utancını kendim yaşamış gibi hissediyorum. Belki de ben o üç maymunu hala bilge olarak görüyorum.
Cüce kentlere bir de devlerin gözünden bakın
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.