DOLAR

34,2340$% -0.06

EURO

37,3110% -0.24

STERLİN

44,7975£% 0.03

GRAM ALTIN

2.931,53%0,49

ONS

2.664,58%0,60

BİST100

8.860,30%1,85

İmsak Vakti a 05:44
İstanbul AÇIK 18°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

“Beşinci Çocuk” ve annelik

ad826x90
ad826x90
ad826x90

Birkaç hafta önce okullar açıldığında, çocuğunu okula göndermeye can atan annelerle ilgili ironik denebilecek video ve capsler döndü sosyal medyada. Malum pandemi sürecinde okulların kapalı olması velileri de oldukça yordu. Bu durumda okulun ilk günü, belki de anneler için gerçekten bir nefes alma günü oldu.

ad826x90

Bunu böyle söyleyince biliyorum hoş olmuyor. Kimse anneliğine toz kondurmuyor ve hayır diyor; ben çocuğu okula gidince sevinen annelerden değilim… Tıpkı çocuklarını okula bırakırken tabir-i caizse arabadan fırlatan ebeveyn videosuna yapılan yorumlar gibi.

Bütün bunlardan yola çıkarak şunu düşünüyorum; yorulmuş olmak, bunalmış olmak anneliğin kutsallığına zeval getirir mi? Kutsallığı bozar mı? Anne kişisi yorulmamalı ve bunalmamalı mıdır?

2007 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Doris Lessing, Beşinci Çocuk kitabında da aslında böyle bir şeyden bahsediyor bana kalırsa. Tam olarak öyle değilse de şöyle;

ad826x90

David ve Harriet bir partide birbirlerine aşık olurlar ve bir süre sonra evlenirler. Oldukça geleneksel bir tarzları vardır. Mesela aile buluşmalarının yapılacağı büyük bir ev ve çok çocuk isterler. Böylelikle çok mutlu bir aile olacaklarını düşünürler. 

ad826x90

Öyle de olur aslında. Büyük bir ev alırlar, bütçeleri pek yetmese de… Ve zaman içinde bir, iki, üç, dört derken tam olarak beş çocuk getirirler dünyaya. Bu süreçte aileleri sık sık onları ziyarete gelir, sık sık evlerinde eğlenceler düzenler David ve Harriet. Fakat çevrelerindeki herkes onların bu çok çocuk sevdasını sürekli eleştirir. İlk dört çocukta her şey çok güzeldir aslında ama Harriet beşinciye hamile kaldığında işler değişir. Son bebek Ben, henüz annesinin karnındayken “farklı” olduğunu belli etmeye başlar. Zamanından önce gelişir annesinin karnında, ölümcül tekmeler atarak adeta ben geliyorum diye bağırır. Ve doğduğunda sekiz aylık olmasına rağmen beş kilodur küçük Ben.

Aslında engelli bir çocuk değildir. Doktorlar zeka geriliği konusunda da net bir şey söylemez ama farklıdır işte bu son çocuk. Annesinin deyimiyle, insanlık dışıdır, ilk çağlardan kalmadır veya uzaylıdır.

Ben, tüm aileye o eski günleri mumla aratır. Akrabalar ve David, küçük Ben’i evden uzaklaştırmaya karar verirler. Belki bir yetimhane veya çok daha kötüsü… Siyah bir minibüs gelir alır Ben’i… 

Harriet istemez bu durumu, ne olursa olsun Ben onun oğludur ama bir türlü sevemez de onu. Sadece birilerinin “evet, bu çocuk farklı” demesini bekler. 

ad826x90

Yazar, annenin içinde bulunduğu durumu anlatırken belki kendi hayatından da küçük örnekler vermiş olabilir. Bir röportajında; iki çocuğunu Güney Afrika’da babalarıyla bırakarak, zihinsel engelli oğluyla Londra’ya yerleştiğini söylüyor ve ekliyor; “Entelektüel bir kadın için, küçük çocuklarla bitmeyen saatler harcamak kadar kötü bir şey yoktur. Onları yetiştirmek için en uygun insanın ben olmadığımı hissettim…” 

Yine de aslında kitapta çaba gösteren bir anne var. Yani Ben’i gönderdikleri o ölümcül kurumda bırakmayan, ne olacaksa gözümün önünde olsun diyen bir anne… Anneler bunalabilir, yorulabilir, baş edemeyebilir. Tüm bunlar insani duygulardır ve anne de insandır.

Bunun oldukça güzel anlatıldığı, sade bir dil ve başarılı bir çeviriye sahip Beşinci Çocuk kitabı DeliDolu Kitap’tan ve 164 sayfa. İlginizi çektiyse okuyun derim, çünkü neden okumayasınız ki?

Sevgiler.

ad826x90
ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Roma’nın “terbiyesiz mizahçısı” Martialis ile tanışın!

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.