34,9568$% 0.16
36,7372€% 0.27
44,1445£% -0.29
2.979,77%-0,87
2.650,37%-1,08
10.125,46%0,66
National Lampoon, ABD’de 1970-1998 yılları arasında yayınlanmış absürt/şımarıklık tarzını yaymış, espriye bakışı değiştirmiş, kült mizah dergisidir. Derginin kurucuları özellikle İrlanda, İngiliz geleneğinden gelen, Amerikan kültürünü almış Harvard mezunlarıdır. Popüler kültüre baktığımızda genel olarak Fransızların mizahında felsefe, İngilizlerin mizahında aristokrat soğukluk, Amerikalıların mizahında da hayata karşı rahat bir algıya dayanan şımarıklık olması ulusal tabiatın işlerine yansımasıdır.
Mizah kültürünün evrensel değerleri ile ulusal değerlerinin ayrıldığı ölçütler ortaya çıkan yayını karakterize eder. Örneğin bizde de dönemsel olarak popülerleşen mizah dergileri, bu minvalde değerlendirildiğinde, genel olarak ülkede yaşanılan durumu mizah ayarlarını çağına göre en iyi harmanlayanlar olarak anlaşılacaktır.
National Lampoon’un kurucularının ABD’de 1970’li yıllarda oluşturdukları deli dolu ve dönemine göre aşırı rahat mizah anlayışı çıkarttıkları komik kitaplar, mizah dergisi, radyo parodileri ve filmlerle, içinde yaşadıkları batılı yaşam tarzı ile dalgasını geçiyordu. Zaman zaman toplumu sarsıcı bir yanı olan mizah kültürünün doğrudan ve esrikle işleyişinin bireysel yaşamı destekleyici tarafı tam da budur. Yani yaşanılan kültürü ezberci politikacılar gibi sürekli övmek ve onu devleştirmek yerine (Leviathan) biraz da onun oluşturduğu sıkıcı ritüellerin zorlamalarından bireyi kurtarmaktır. Bu mizahın doğasında olan bireye motivasyon kazandıran bir sonuçtur. Andığımız durum otoriter olan rejimlerde dolaylı hale geliyor. Yani otoriter olan rejimlerde birey olma ve yaşadığın zorluklarla dalganı geçmek zorlaştığı için kendini sana dayatılan ne ise ona ait hissediyorsun. Ritüellerle dolu toplumsal hayatta bireyleşemeyen biri olsan da yine içgüdüsel hayatta kalmak güdülerinle toplumsal rolünü oynuyorsun. Bazıları bu otoriter yapıya rağmen yine de bir yol buluyorlar ama etrafında epeyce dolanarak.
National Lampoon’ın mizah takımı yaşadıkları toplumun rekabetçi yanından da faydalanıp mizah dergisi olarak para kazanınca işleri çeşitlendirmeye başlıyorlar. Bu arada belirtmek gerekir ki bu derginin popüler olduğu dönemler kadar inişe geçtiği dönemleri de meşhur. İniş dönemlerinde kadrolarından epey kan kaybediyorlar. Ama arkadan gençler geliyor.
Derginin yazarları zaten çıkarttıkları komik kitapları ile özellikle popüler kültür ile eğlenen işler yapmaktaydılar. Bu şamatayı tavana vurduran yeni nesil hiciv, taşlama yazarları, daha geniş kesimlere ulaşmak için radyo parodilerine çeviriyorlar dümeni. Yazdıkları tekstlerden stand up’a yakın bir şeyler yapmaya başlıyorlar.
Lampoon’un yazarlarının elinden çıkan metinleri kendi yorumlarını katarak oynayan oyuncularla ortak hareket ediyorlardı. Parodiler öyle tuttu ki, nihayet National Lampoon bir mizah markası olarak kaçınılmaz bir şekilde film dünyasına girdi.
Birçoğu ülkemiz TV’lerinde de yayınlanan National Lampoon’un ilk filmlerinde Bill Murrray, Gilda Radner, Harold Ramis, John Belushi, Chevy Chase, Beverly D'Angelo gibi dünyaca tanınacak oyuncular parladılar. Aynı oyuncular National Lampoon Radio Hour ikonik komedi programı ile tanındılar. Yani ekiptiler.
Gişede ilk başarı sağlayan National Lampoon filmi ise Animal Hause oldu. Bu filmlerden ülkemizde en tanınanı Griswold ailesinin aksiliklerle dolu maceralarını anlatan Sevimli Aile serisidir. Sırası ile Tatil (1983), European Vacation (Avrupa Tatili) (1985) ve Christmas Vacation (Noel Tatili) (1989) adı ile bir seri haline geldiler. Biri kız diğeri erkek iki çocuk ile orta yaşlarındaki karı kocadan oluşan Amerikan ailesi genel olarak her yaş grubunda büyük sempati yarattı. Diğer bir seri ise ‘Kaçıklar Okulu’ydu. Özellikle orta sınıf Amerikan ailesinin ve yaşanılan kültürü oluşturan gençlerin alışkanlıklarını, eğitim sistemini, bu arada cinselliği büyük bir gırgır ile ortaya koyuyorlardı. Yani Amerikan burjuvasının kendini güzellediği 50’li 60’lı yılların Hollywood ve Walt Disney tarzı masum aile tipine 2000’li yıllarda bile birçok komedi dizilerinde görmeye alışacağımız sıradan insanın çılgın şamatasını getirmişlerdi. Böylece mizahta idealize etme devrini kapatmışlar, var olana ayak uydurmaya çalışan insanın sıradan dünyasını, erişmeye çalıştığı ideal dünyaya yönelirken yaşadıklarını karikatürleştirmişlerdi.
National Lampoon’un internet sitesinden öğrendiğimize göre NL’nin radyo saati genç bir kadronun oluşturduğu podcastler ile spotify gibi mecralarda günümüzde de devam ediyor.
National Lampoon ilk olarak 1970 yılında Harvard Üniversitesi'nin içinde şekillendi. Öğrenci kulübüne bağlı olarak yayın yapan adı Harvard Lampoon olan üniversitenin saygın mizah dergisine atıftır ilk başta. Mezun olma aşamasında olan Douglas Kenney ve Henry Beard adlı öğrencilerin dergi sektöründe şanslarını denemeye karar vermesi ile ilerde markalaşacak National Lampoon’un macerası başlar.
National Lampoon genelde bizde de olduğu gibi kişilere bağlı bir mizah dergisi gibi görünüyor. Ancak oluşturduğu tarzı devam ettiren ve fikri satın alan yeni şirketler aracılığıyla günümüze kadar devam eden bir marka oluyor. National Lampoon’un ilk editörü de derginin iki büyük yaratıcısından biri ve hayatı en hızlı yaşayanı olan Douglas Kenney’dir. Kenney yazmış, yön vermiş ve bir efsane oluşturmuştur adeta. Lampoon’un ve kendilerinden sonra artık yenilenen mizahın en büyük temsilcilerinden olmuştur. Kısa yaşamı ise giderek depresif iniş çıkışlara sahne olur. Kenney, 27 Ağustos 1980'de 33 yaşında, Hanapepe Gözlem Noktası adı verilen 35 metrelik bir uçurumdan düştü ya da atladı. Uyuşturucu kullanıyordu ve önceden intihar denemeleri vardı. Arkadaşları bu yaratıcı adamın sorunlarını çözmesine yardımcı olmaya çalıştılarsa da başaramadıklarını yazıyor metinler. Douglas Kenney’e yoğunlaşan ve kadim dostu Henry Beard’ı da merkezine alan 2018 Netflix uzun metrajlı filmi “A Futile and Stupid Gesture” bu hikâyeyi anlatıyor. Film, Kenney'nin ölümünden yirmi altı yıl sonra, A Futile and Stupid Gesture: How Doug Kenney ve National Lampoon Changed Comedy Forever adlı kitaptan uyarlandı.
Lampoon’un Kenney’le birlikte en önemli ikinci ismi Henry Beard’dı. Beard ve Kenney iki zıt kişilik olarak değerlendiriliyorlar. Kenney Beard’ı “yaşı genç olan en yaşlı adam” olarak nitelemiş. Filmi izleyenler bunun nedenini içe kapanıklığına verebilirler. Varlıklı bir aileden gelen Beard, bir hanım evladı gibi görünüyor filmde. Oysa daha çok insanlarla iletişim kurmaya kapalı biri olarak değerlendiriliyor.
Henry ve Kenney uzun süren bir dostluk kuracaklar ve dergiyi beraber inşa edeceklerdi. Douglas Kenney’in Henry Beard’a verdiği değeri ölçmek için yazdığı dış uzay ile ilgili bir romanı, Beard beğenmeyince hiç düşünmeden çöpe atmasını örnek gösterebiliriz. Beard, Kenney ve Natıonal Lampoon’a destek veren iş adamı Robert Hoffman, “1974 yılı için aylık ortalama 830.000'in üzerinde tiraja ulaşan National Lampoon'un kurucu editörleri oldular (ve o yılın Ekim sayısı bir milyon satışı aştı. Kaynak: Vikipedia). “Beard'ın orada yayınlanan kısa öykülerinden biri olan "The Last Recall", 1973'te Yılın En İyi Dedektif Öyküleri listesine dâhil edildi.”
Derginin Amerikan yırtıcı mizahı olarak tanımlanan ekolünün etkili temsilcilerinden olan yazarları da vardı. PJ O'Rourke ABD’de siyasi hicivci olarak biliniyor. National Lampoon'un en çok satan sayısında olan ‘1964 Lise Yıllığı'nı Douglas Kenney ile birlikte yazdı. Bu yıllık çalışması bir bestseller oluşturdu ve daha sonra bazı bölümleri Animal Hause adlı Lampoon filminde kullanıldı.
Michael O'Donoghue’de Lampoon’un karakomik, yıkıcı yazarlarındandı. En ünlü katkıları arasında bir bebeğin savaş yaralarının bir hatıra olarak kataloglandığı "Vietnam Bebek Kitabı" çalışmasıydı. Hayatına bakılırsa National Lampoon gibi inişli çıkışlı bir hayatı olmuş. Lampoon dışında birçok başka işe ve yapıma katkı vermiş ancak kişiliği değişken olduğundan beraber çalışmaktan çekinilen biriymiş.
Derginin kapaklarından özellikle bahsetmek gerekiyorsa da aşağıdaki alıntıyı aktarmak şeklinde ilerleyelim. National Lampoon kışkırtıcı mizahını kapak görsellerine yoğunlaştırmakta usta bir dergiydi. ABD başkanlarının kafalarının olduğu ünlü Rushmore dağı oymaları, başkanlardan birinin palyaço makyajı ile nasibini almıştı örneğin. En ünlü kapaklardan biri kafasına dayanılan silaha korkuyla bakan bir köpektir. Bu kapak ikonlaştı denebilir. Yanındaki yazıda “eğer dergiyi almazsanız, köpeği vuracağız” yazar.
Cinselliği kullanan kapakları satışı neredeyse garantilemek için başka yayınlara da örnek olmuştur. İşte buna atfen kaynaklarda Amerikalı gazete patronu William Randolph Hearst'in (1863-1951) "Bana üzerinde güzel bir kız, bebek veya köpek resmi bulunan bir dergi kapağı verin o derginin satışlarını zirveye çıkartacağım" sözünden yararlanılmış Ocak 1977 sayısının kapağında. Kapakta, anne fırından henüz çıkarttığı tepsinin içinde duran kızartılmış ve garnitürlerle süslenmiş olan evin köpeğini bebeğine servis yapıyor. Bu sıra dışı kışkırtıcı mizah anlayışı döneminde çoğu kişinin hoşa gitmeyeceği espriler üretmiş. Bunlardan biri de Che’nin yüzüne gelen pasta kapağı. Bu da derginin sonuçta ABD’li olduğunu gösteriyor. “The miracle of democracy” yani “demokrasi mucizesi” olarak Nixon’u kafaya alsa da Amerikalı tavrı dönüyor dolaşıyor. Zaten ABD burjuvazisini odağına alan şımarık bir yapısı olduğundan bahsetmiştik. Yani yazısız, soyut, entelektüel algılamaya dönük evrensel bir mizah tutturma iddiasında değiller. Adı gibi ulusal sonuçta. Belki bu yüzden yaptıkları mizah ve toplum tarafından gösterilen hoşgörü açısından mizahın rolü anlamında önemli ve açık bir örnek oluşturuyor.
Harvard mezunu iseniz zeki olarak sicilli olduğunuzdan, mühendislik filan yapmanız, ayar verecek bir konumda dünyanın gidişatını etkileyecek ciddi konumlardan birinde olmanız beklenir ilk anda. National Lampoon’u yaratan Douglas Kenney, Henry Beard ciddiyet ülkesi yerine parodi dünyasında şanslarını deniyorlar ve başarılı oluyorlar. Çıkışları ve inişleri olan ama ABD ve dünya mizah kültüründe önemli bir iz bırakan National Lampoon’u Harvard mezunu olan curcunacı bir tayfa yarattı.
Öyle ki büyük ihtimalle dönemin ülkemizdeki mizah dergilerini çıkaranları da etkiliyor. Buna dair benim somut bir kanıtım yok ama mizah anlayışı açısından yetmişlerden sonra çıkan birçok mizah dergimizin ortak noktaları var. Fırt’ın ‘Yavrunuzun Sayfası’, Çarşaf’ın cinselliği öne çıkartan kapakları, giderek gençlerin kişisel gibi görünen ortak sorunlarına deli dolu esprilerle daha fazla yer veren Mikrop, Limon gibi dergilerin alternatif mizah arayışı ile çıkışları. Gırgır’ı burada biraz ayrı tutuyor görünsem de National Lampoon’un örneğin ABD’li tipik aile yapısına hunharca bir mizah anlayışı ile sahip çıkması açısından bir ortak noktayı ima edebiliriz. Gırgır’ın mottolarından biri de “aile dergisi” olma veya Türk aile yapısına uygun davranmaya çalışmak ile cinselliği belli bir dozda tutmasıydı. Çünkü mizah dergileri gençlerin odasında olur anlayışı (veya genel okur kitlesi lise ve üniversiteli gençliktir anlayışı ki yüzde seksen doğrudur) Gırgır’da oturma odasında rastlanan ortak bir mizah öğesi ile çelişiyordu. Bize özgü bir anlayışı yine acaba National Lampoon’un tarzından esinlenmiş olabilirler mi? Burada yabancı dergilerin Oğuz Aral, Tekin Aral, Suavi Süalp, Çarşaf ve Limon yaratıcıları tarafından ne kadar takip edildiğini bilememekle ilgili bir bilgi eksikliği var. Ancak mizahçılarımızın büsbütün yabancı mizah dergilerinden haberli olmadıklarını düşünmek de saçma geliyor bana.
Konuyu biraz dağıtmak pahasına da olsa Türk mizah dergilerine dair bazı düşüncelerimi de biraz yansıtmak istedim yazıda. Burada bence apayrı bir parantez açmaya değer olan mizah ustamız ve dergisi Suavi Süalp ve Salata mizah dergisidir. Bir şekilde Süalp, Lampoon’un Türkiye şubesine en yakın isim gibi geliyor bana. Dolmuş, Pardon, Akbaba gibi dergilerle Gırgır ve sonrası Çarşaf, Limon gibi ekoller için en ayırıcı ara basamak Süalp’in Salata mizah dergisi olmalıdır. Salata, 1972’de ilk sayısını 5 Haziran’da çıkartmış. Gırgır’ın ilk sayısı ise 26 Ağustos 1972 görünüyor. İnsana o yaz Suavi Sualp ve Oğuz Aral arasında kıyasıya bir çekişme olabileceğini düşündürtüyor. Sanırım, bu konularda bilgi sahibi olan ve yayın yapan mizah yazarı arkadaşlarımız vardır, diyerek ben buradaki mizah tarihi notumu yavaştan kapatayım.
Yine de aklımdan geçenleri biraz daha açmadan edemeyeceğim. Bize National Lampoon diye bir dergi olduğundan bildiğim kadarıyla mizah dergilerimizin en popüler zamanlarında da kimse bahsetmiyor. Zaten yabancı mizah dergileri ve başka ülkelerdeki karikatüristler hakkında mizah dergilerimizde pek az tanıtıcı yayım yapılıyor. Yine Oğuz Aral bu konuda “çiçeği burnundalara” fazla da devamlılığı olmayan birkaç örnek veriyor hatırladığım kadarıyla. Örneğin Gerald Scarfe’yi bazı çizgileri ile tanıttığını hatırlıyorum. Ancak şöyle bir parantez açmalı ki Scarfe’yi bizim kuşak efsanevi “Emret Başbakanım” (Yes Minister) dizisinin jeneriğinden keşfetti. Olağanüstü karikatür portrelerindeki çizgi tadı bildiklerimizden epey farklıydı. 1980-1988 arası çekilmiş BBC Two yapımı Emret Başbakanım siyasi mizah dizisinin jeneriğindeki portrelerin karikatür çizimleri Gerald Scarfe tarafından yapılmıştı. Örneğin taşradaki bir amatör çizere bilgiler böylesi dolambaçlı yollardan gelebiliyordu. Ya da şanslıysanız, İstanbul’daki sahaflarda her şeyi bulabiliyordunuz. Bu benim kendi adıma yine ancak 1989’da keşfettiğim, öğrenci parası ile çok az yayın toplayabildiğim bir zamandı.
Haftaya: National Lampoon (2) “Çocukların biber gazı yerken okuyacakları bir şeye ihtiyacı var…”
Laz Marksist saptamalar
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.