DOLAR

33,9946$% -0.21

EURO

38,0355% 0.29

STERLİN

45,3049£% 0.5

GRAM ALTIN

2.829,51%0,96

ONS

2.589,41%1,20

BİST100

9.975,61%2,06

İmsak Vakti a 05:14
İstanbul AZ BULUTLU 21°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Hayaller Paris, Gerçekler Kupa Galipleri Kupası

ad826x90
ad826x90
ad826x90

Teknik adamlar iyi para kazanan insanlardır. Futbolcular kadar olmasa da hatrı sayılır miktarlar kazanılır. Bu normal bir şey. Zırt bırt kovuluyorsun. Bari çalıştığın dönemden üstünde bir şeyler kalması lazım ki hayatın tabii akışı sürsün.

ad826x90

Hayatın tabii akışında da iletişim kanalları bellidir. Kim, kimi, nerede, ne zaman, kiminle, kim değilse, sorularının yanıtları aslında bir futbol insanının kariyer döngüsünü anlatabilir. Süper Lig’de bir iki iyi sezon geçirdikten sonra yine kovulup bir radyo kanalında maç yorumculuğu yapmaya başlamıştım. Fena dinlenmiyorduk, bütün futbol camiasıyla bir şekilde iletişim halindeydik. Program geç saatlerde bitiyor, radyo çıkışı “Hayaller Paris Night Club”ın yolunu tutuyorduk. Futbolculuk, antrenörlük mesleğiyle en çok etkileşim içinde olan meslek dallarından biri hiç kuşkusuz dansözlük. Ama can sıkıntısından, ama parayı nereye koyacağını bilmemekten, ama herkes gidiyor diye mutlaka belli başlı gece kulüplerine gidilir, bir yerden sonra da buradaki personelle yakın ilişkiler kurulur. “Hayaller Paris Night Club”ın meşhur dansözü Prenses Nurcan da benim bu camiada en sevdiğim insanlardan biriydi. Şu sıralar o da İngiltere’de kadın futbol takımı çalıştırıyor sanırım, pek emin değilim. Her gece gösterisinden sonra benim masaya gelir, hem başkasına gitme mecburiyeti kalmaz, hem de iyi makara yapardık. 

Dolapdereli bu güzel kardeşim, mahalleye gelen VIP turistlere gösteri yapmaya başlamış, bir taraftan da ünlenmeye başlamıştı. Bu turistlerden biri de Bono’ymuş ve Nurcan’a hayran kalmış. Çektiği videoyu ülkesine döndükten sonra medyaya salınca Nurcan birden gözde dansözlerden biri haline geldi. Eskisi kadar görüşemiyorduk. Hem bende paralar suyunu çekmeye başlamış, hem de Nurcan’ın neredeyse görüşmeye etmeye hiç zamanı kalmamıştı. 

Ben de ufaktan eşe dosta haber salmıştım. İkinci, üçüncü lig dahi olsa bir yerlere kapak atmalıydım. Ama bir türlü ses çıkmıyordu. O sırada telefonum çaldı. Arayan Prenses Nurcan’dı. Hoş beş ettikten sonra ünlü Rus iş insanı Zlatan Abrahamsevic’in yatının Boğaz’a geldiğini ve akşam ona dans edeceğini söyledi. Zlatan beyefendi, Nurcan’ın da istediği bir arkadaşını tekneye davet edebileceğini söylemiş. Nurcan da sağolsun beni düşünmüş. Tekneye girdiğimde gelen kişinin tıknaz, şişman ve işsiz bir antrenör olmasından kendileri pek hoşnut kalmamıştı. Başta biraz soğuk davrandı ama sonra yemek söyledik. Eti lavaşa sarma teknikleri, sallanan bir ortamda rakı içmenin incelikleri gibi konuları anlattım. Sonra Prenses Nurcan’ın büyülü dansları devreye girdi. O kadar çok içtik, o kadar çok içtik ki, Abrahamsevic’le durmadan birbirimize “gel seni bi öpiym” demeye başlamıştık. Ruslarda öpüşme adeti fena. Ayık kafayla hayatta çekilmeyecek bir süreç. 

ad826x90

Neyse Nurcan’ın gösterisi bitti, gündelik kıyafetlerini giyip yanımıza oturdu. Abrahamsevic, Nurcan’a adeta bir kutlu yürüyüş içinde. Ben de ne hayırlı kısmet falan diye aklımdan geçirirken, Ahrahamsevic, Nurcan’a alkolün de etkisiyle “dile benden ne dilersen, şu an yapıcam” dedi. Ben telefonumdaki nöbetçi nikah memurlarını kolaçan etmeye başladım. Abrahamsevic ayılmadan bu işi yapmak icap ederdi. Nurcan “ne istersem yapacaksın ama sonra dönmek yok” dedi. “Tamam” dedi Zlatan, “ne istersen hemen yapacağım.” 

ad826x90

Nurcan’dan hiç beklemediğim bir çıkış geldi: Şimdi hocamıza soracağız, Britanya’da hangi takımı çalıştırmak istiyorsa o takımı satın alıyorsun ve baş antrenörlük görevine bizim Hoca’yı getiriyorsun.

Abrahamsevic bana döndü ve “Bizde söz namus, biz aslanız aslaaaan. Hangi takımı istiyorsun” dedi. Hayatımdaki olağandışı zırvalıklara bir yenisi daha eklenmişti. Durup dururken adam bana çalıştıracağım takımı satın alıp başına benim geçmemi sağlayacaktı. Panikledim ve “Crown Brown Town” deyiverdim. Yoksa neler neler anlatacaktım, önce gözlerini kapayacaktım ama Abrahamsevic’in yanına gelince unutuverdim. Unuttum da ne yaptım, İrlanda ikinci liginden bir takım söyledim. İkinci lig çalıştırmak içime işlemiş artık. 

İkinci ligde kötü günler geçiren takımın başına geçtiğimde İrlanda Kupası’nda takım bir şekilde finale yükselmişti. Şanslı kuralar diyebiliriz. Hem çeyrek hem yarı finali penaltı atışlarıyla kazanmışlar. Futbol şansı benim tam tersim olan bir kulüpte olduğum belliydi. Takımın başında final maçına çıktım ve bir oyuncularıma bir önceki maçta ne yapıyorsanız tersini yapın dedim. Taç atan bir daha taç atmasın. Forvet oynayan maçın 10. dakikasında stopere geçsin, sol bek santrafor olsun. Takımın bütün kimyasıyla oynadım. Finalde Cork City’yi işte bu taktikle 2-0 yenerek kariyerimin ilk kupasını kaldırdım. 

Ligdeki durumda bir değişiklik olmadı ve sezon tamamlandı. Kupa Galipleri Kupası kura çekilişinde lokum gibi bir takımla eşleştik. Antrenörlüğünü Himmet Kahraman’ın yaptığı Kasımpatıspor’la eşleşmiştik. Maç öncesinde yayıncı kuruluş mikrofon uzattığında, Himmet Hoca’nın oyuncularının dedikodusunu yapan, aslında futboldan hiç anlamayan ama Federasyon’daki lobisi sayesinde durmadan bir takımın başına geçen biri olduğunu, bu turu geçememeleri durumunda kulüp yönetiminin kendisinin görevine son vereceği yönünde duyumlar aldığımı belirttim. Bunun üzerine futbolcularla, Himmet Hoca’nın arası açılmış. Hoca gitsin diye futbolcular maçı sattı. İçeride dışarıda iki maçı da 5-0 kazandık. Gollerimizin 10’unu da rakip oyuncular kendi kalelerine attı.

ad826x90

Crown Brown Town bu maçla birlikte Kupa Galipleri Kupası’nda en son maç kazanan İrlanda takımı olarak tarihe geçti.

Comments

comments

ad826x90
ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Zengin & Yoksul: Çiçek ve pompalı

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

Araç çubuğuna atla