34,3692$% 0
36,5316€% -0.05
43,8569£% 0.01
2.881,57%0,33
2.606,38%0,27
9.226,86%-0,54
Sigmund Freud, psikanalizin babası olarak tarihe geçmiştir. Freud’un teorileri, her ne kadar kimi çevreler tarafından eleştirilse de felsefe, bilimsel tıp ve psikoloji için önemli ilerlemelerin sebebi olmuştur.
Freud bilinçaltımızı erişilmez bir bölge olarak tanımlanmıştır. Ona göre, bu bölgeye ancak bir psikanalistin hipnozu altında ulaşılabilir ve sorulan sorular sayesinde zihnimizle yüzleşebiliriz.
Freud’un teorilerine göre beynimizi bir bilgisayar olarak tanımlarsak, bilinçaltını da yazılım programı olarak düşünebiliriz. Beynimiz, vücudumuzu ancak bu yazılım sayesinde hareket ettirebilir. Doğduğumuz andan itibaren yaşadığımız her şey zihnimize kaydoluyor. Bilinç, yani okyanusun yüzeyde görünen kısmı, çoğunlukla durgun ve açık mavi… Bireyin yaşadığı, farkında olmadan kaydettiği bütün anılar ise suyun altındaki batık hazineler. Bu veriler bilinçdışında toplanır. Kişi hatırlamak istemediği, kötü olduğunu düşündüğü her şeyi suyun dibine batırır. Ama Freud’a göre birey her ne kadar bu anıları en dibe batırmak için çabalasa da bilinç yüzeyinde görünmesini engelleyemez. Bastırılmış olan hatırlanmasa dahi bir şekilde ortaya çıkacaktır. Görünmeyen görünmediği için asla yok olmayacaktır…
Buraya kadar her şey anlaşılır geliyor fakat Freud’un teorileri, bir de genlerden gelen ortak mazilerin zihnimizi etkilediğini savunuyor. Örneğin; büyük büyük babamızın yaşadığı travmalar şu anki hayatımızda bizi etkiliyor olabilir. Yapılan araştırmalara göre ailesinden şiddet görmüş çocukların büyüdüklerinde şiddete meyilli bireyler olduğu, kadınların genelde babalarına benzeyen adamlarla evlenmek istediği gözlenmiştir.
Freud, bilinçaltı teorilerinde en çok “rüyalar” kısmına çok önem vermiş, rüyalardan “bilinçaltına giden görkemli yol” olarak bahsetmiştir. İçgüdüler kendini ifade etmek isterken (yemek, içmek, yürümek vs.), üst benlik onları bastırır (sosyal hayat, toplumsal değerler, sorumluluklar vs.). Bu bastırılan duygular bilinçaltına itilir. İtilen duygular, uyku sırasında üst benlik baskısı kalktığı zaman ortaya çıkar.
Freud’un “Düşlerin Yorumu” adlı eserinde bu konuyla ilgili olarak hayli dikkat çekici teoriler yer alıyor:
– Vücudunun herhangi bir yerinde sıcaklık hisseden kimse, rüyasında ateş üzerinde yürüdüğünü görebilir. Bu durumda da rüyalardan yola çıkarak birey bazı hastalıkların ilk sinyallerini hissedebilir.
– Yolda yanımızdan geçen öylesine bir insanı, yıllar sonra rüyalarımızda görebiliriz. Unutmayın ki bilinçaltı her şeyi kaydediyor!
– Rüyalarımızda problemli olan organlarımızı görebiliriz. Örneğin; ince bir koridor görüyorsak bu ince bağırsağımızda bir problem olduğunun mesajı olabilir.
– Rüyalarda görülen böcekler ve küçük hayvanlar, istenmeyen kardeşleri temsil eder.
– Ölüm kavramı, rüyalarda yolculukla ifade edilir.
Rüyalar, bizden ve yaşanılanlardan bağımsız olamaz. Geçmişimizle, çocukluk travmalarımızla, anılarımızla, ilgili temellere dayanır. En önemlisi kim olduğumuz gerçeğinin ipuçlarını taşır.
Günümüz psikiyatristlerinin birçok tespiti, bu ilginç analizlere dayanmaktadır…
Nietzsche’nin, Dark dizisine ilham veren teorisi: Bengi Dönüş neyi savunuyor?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Bilim ve felsefe konusundaki yazılarınızın hepsini takip ediyorum devamını da merakla bekliyorum 👏